Türkiye’de kamu yayıncılığı anayasal bir yükümlülüktür. Bu nedenle TRT’ye her yıl milyarlarca lira aktarılır. Son 20 yılın ekran verileri gösteriyor ki bu kamu kaynağı kamu yararı için değil, siyasi çıkar için kullanılıyor. Bazen sosyal medyada TRT’nin eski siyasi tartışma programlarına veya zamanın başbakanı ile yapılmış bir programa denk geliyor ve inanamıyoruz. Hele yeni nesil için ütopik görünüyor. TRT gazetecisi öyle sorular soruyor, öyle sıkıştırıyor ki başbakanı terletiyor..
Vergi uzmanı Ozan Bingöl’ün analizine göre; 2004-2023 yılları arasında vatandaşlardan kesilen bandrol ve dolaylı vergilerle TRT’ye aktarılan toplam kaynak 10.8 milyar dolar. Bu devasa bütçe, objektif yayıncılık, kamu çıkarı için yayıncılık yapmak yerine, seçim dönemlerinde siyasi mühendisliğe dönüşen bir medya makinesine harcandı.
2023 Genel Seçim döneminde TRT ekranı bu çürümenin en net kanıtı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) verilerine göre TRT, seçim döneminde AK Parti’ye 32 saat 42 dakika süre ayırırken, CHP’ye sadece 25 dakika 29 saniye; İYİ Parti’ye ise yalnızca 48 saniye yer verdi. Evet, yanlış duymadınız: 48 saniye.
Bu durum anayasal suçtur.
Zira Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 133. maddesi şunu açıkça belirtir:
“Radyo ve televizyon kuruluşları kamu tüzel kişiliği olarak özerk ve tarafsız yayın yapar.”
Bu kadar açık ve net bir maddeyi bile görmezden gelecek kadar çürümüş bir kurumdan, kamu yararı beklemek mümkün mü?
Yetmedi, halkın vergileriyle kurulan dijital yayın platformu “tabii”, aynı halka yeniden ücret karşılığı sunuluyor. Yani hem vergilerin harcanacak oluşturuluyor, hem de bir dizi izlemek istersen bir daha ödeme yapman gerekiyor. Çok absürt.
Bu platformun önem verdiği dizilerinden biri olan “Gassal”, adıyla bile sosyal gerçeklikten kopuk bir ironi, ilk çıkışında her yerde, ilkokul önlerinde dahi "Ölünce beni kim yıkayacak" sloganıyla görmüştük. Emekli maaşının 14 bin lira olduğu, geçim sıkıntısının arttığı bir ülkede, milyonlarca lira harcanarak tüm billboardları kaplayan dizi reklamları bir yandan kamunun kaynak kullanımındaki israfı, diğer yandan ise halktan kopukluğun simgesi. İşim gereği outdoor reklam maliyetlerini bilirim. Şu an ikinci sezonun tanıtımı için kafanızı nereye çevirseniz billboardlarda, clplerde, direklerde "Gassal" afişi. Yine yüz milyonlar harcanmış belli ki. Bunun satın alması, ihalesi nasıl yapıldı? Harcanan tam tutar nedir? Söyleyin de bilelim. 14 bin lira ile geçinmeye çalışan emekli de bilsin "Gassal" reklamlarına ne harcadığını.
Gerçeklikten uzak, ideolojik tarihi dizilerle kamu kaynaklarının propaganda malzemesi haline getirilmesi ise başka bir sorun. TRT'nin son yıllarda ekranlara taşıdığı dizilerin çoğu; iktidarın dünya görüşüne uygun olarak yeniden yazılmış, tarihi çarpıtan, güncel muhalefete üstü kapalı göndermeler yapan, kurgu ile ideolojiyi iç içe geçiren yapımlar.
Ve şimdi bu yapı, yani mevcut iktidar; bir kez daha anayasa masasına oturmak istiyor. Bu kez de “en mükemmelini yapacağız” deniyor. Oysa geçmişte de böyle dendi, yapılan her anayasa birkaç yıl içinde revize edildi. Artık anayasa, AK Parti iktidarı için bir yapboz oyununa dönmüş durumda.
Anayasa bir toplumun uzlaşma metnidir, ortak akıldır. Zırt pırt değiştirilemez. Makamına, konumuna bakılmaksızın her vatandaşı bağlar ve uyulması zorunludur. Bu yüzden Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in “Ben Erdoğan’la anayasa değil, menemen bile yapmam” çıkışı gayet yerinde.
Çünkü menemen yumurtasız olmaz, ama Erdoğan tüm yumurtaları elinde tutuyor ve sürekli tavanın dışında bir yere kırıyor.
Mevcut kendi yaptığı anayasaya uymayan biriyle nasıl yeni anayasa yapılacak? Bu tıpkı defalarca çeklerini ödemeyen bir adamla tekrar ticaret yapmak gibi: “Al abi bu malları, kes bir çek daha…”
TRT’de yaşanan bu çürüme bir medya problemi değil. Bu, devletin kurumlarıyla birlikte ideolojik olarak çökmesidir. Halktan toplanan vergilerin, kamunun gözünün içine baka baka bir partinin kampanya bütçesi gibi kullanılmasının adıdır. Cumhuriyet tarihinin en pahalı propaganda makinesine dönüştürülen TRT, bugün yapılmak istenen anayasayla ilgili tartışmalarda, hepimizin gözü önünde en sembolik gösterge olarak ortada duruyor.
Yeni anayasa mı diyorsunuz? Buyurun, önce anayasamıza göre tarafsız ve kamu yararına göre yayın yapan TRT’ye bakın. İşte tarafsızlık, işte kapsayıcılık.