Son günlerde asgari ücrete zam gelme ihtimali bile A'dan Z'ye her şeyin zamlanmasına neden oldu.

Sadece benim bildiklerim:

Motorin ve benzinin fiyatı arttı. Hem de birkaç kez! Damacana suyun fiyatı 36 liradan 41 liraya yükseldi. Çayın fiyatı çoğu kahvehanede 4 liradan 5 liraya çıktı.  Paket çayın fiyatı %30'un üzerinde zamlandı.  Ekmek 5 TL ama eli kulağında... Bugün yarın gelir zam haberi.  Süt ve süt ürünlerinde son birkaç gün içinde fiyatlar jet hızıyla değişti.  Marketlerde dokunduğunuz hemen hemen her şeyin fiyatı arttı ya da artacak.  Sigarayı malumunuz 4-5 TL zam geldi. 

Zam rüzgarı öyle esiyor ki herkesi sattığı ürünü artırma telaşına sürükledi. 

Gerekçe hazır: Her şeyin fiyatı artıyor... 

Marketler muhtemelen WhatsApp gruplarında yeni fiyat tarifelerini paylaşmıştır bile. 

Asgari ücret %34'lük bir zam oranı ile 11 bin 402 lira oldu. Daha asgari ücret zammı maaşlara yansımadan inanın bir bölümü gitti.  Böyle bir şey olamaz... 

"Keşke asgari ücret artmasaydı" demeyeyim de ne diyeyim? 

Zam "zamcık"a dönüştü resmen. 

Seçimler bitti, siyasi tartışmalar bitti sayılır ama enflasyon bir türlü bitmedi, durmuyor, durmak bilmiyor. 
Ve durdurulamıyor... 

Bu böyle gitmez. 

Zam furyasına dur demediğimiz sürece istediğiniz kadar zam yapın, anında misilleme geliyor.  Tüm firmalar tüm markalar senkronize olup düzenli olarak sürekli fiyatları değiştiriyor. 

Piyasada kontrol kaybolmuş durumda. Serbest piyasa dedikleri bu değil yanlış anlaşılmış.  Herkes kafasına göre zam yapamaz, fiyatları artıramaz.  Piyasanın disipline edilmesi lazım, yapılan her zammın gerekçesinin sorulması lazım. 

Ama soran yok!

Birkaç zabıta ile birkaç marketi denetlemek yetmiyor demek ki. Sadece araba fiyatlarından yola çıkalım. Herkes birbirine bakıp fiyatları artırıyor. Araba sayısının yetersiz olduğu iddiası gerçek değil. İkinci el piyasasına şöyle bir bakın... Belki milyonlarca araç ilan sitelerinde satışta... Kime yetmiyor bu kadar araba?  Yani sıfır araba üretiminde kısıtlama olabilir ama genel araba sayısında bir kıtlık yok, tam tersine...  Bu panik niye? 

Piyasa öylesine kontrolden çıktı ki artık zam yapmak istemeyen bile mecburen zam yapar duruma geldi.  İşin ürkütücü tarafı da bu.  Zam yapmak bir usül bir geleneğe dönüştü. Yapmayanı ayıplar duruma geldik! 

Ama şunu bilelim:

Elbirliğiyle kendi ayağımıza sıkıyoruz.  Gemiyi batırmak için her şeyi deniyoruz.  Bu işin baş sorumlusu hükümet. Fırsatçısı, stokçusu, bankalar, kurumlar ve bu ateşe odun taşıyan herkes... Hiç birimiz masum değiliz. Fakir fukaranın, tek maaşla çalışan insanların, geçim derdindekilerin vebali hepimizin boynuna... 

Allah sonumuzu hayretsin!