Biliyorum, farkındayım. Başlık pek hoş değil. Ama yumuşatacak veri yok bu ifadeleri.

İstatistiklere göre erkekler daha erken ölüyor. Ya da kadınlar daha fazla yaşıyor.

Aslında mesele kadın erkek meselesi değil. Eğer öyle olsaydı "Erkekler erken ölür" başlığını atardım.

Hatta bu gerçek maalesef dünyada da böyle...

Babalar erken ölüyor.

Doğuşta beklenen yaşam süresinin dünya genelinde 73,2 yıl; erkekler için 70,8 yıl ve kadınlar için 75,6 yıl olduğu tespit edilmiş.

Türkiye’de erkekler için 75,6 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresinin dünya ortalamasından yüksek olması iyi. Türkiye’de kadınlar için 81,2 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresi de dünya ortalamasının üzerinde.

Sonuç itibarıyla ve her hâlükârda kadınlar ortalama ömürde daha şanslı.

Bu istatistikler nerden çıktı?

Dün Babalar Günü’ydü...

Sosyal medyada, çeşitli platformlarda insanların buruk paylaşımlar yaptığını görüyorum. Çünkü çoğunun babası maalesef hayatta değil.

Anne ve baba hayattayken çoğumuz kapladıkları alanı hesaplayamıyoruz. Ne zaman bu dünyadan göç ederlerse dönüp bir bakıyoruz kocaman bir boşluk.

İşte o zaman dünya başımıza yıkılıveriyor.

Ve hele anne ve babaysak aynı zamanda, arkamızdaki dağın artık olmadığı gerçeği yüzümüze bir tokat misali çarpıyor.

İnsan doğarken statüsü bebek. Sonra çocuk, sonra ergen, sonra genç, sonra evli ve sonra anne veya baba...

Erkek egemen toplum yapısı kadınların da çalışma hayatına daha çok katılması ile birlikte yavaş yavaş değişirken baba olmanın o ağır sorumluluğu asla hafiflemedi.

Baba koruyucudur. Evin direğidir. Statüsü gereği aldığı sorumluluk hata kabul etmez. Çok ince bir çizgide yürür baba. Aksi halde fatura ona kesilir.

Babanın en önemli görevi sanki doğuştan DNA'larına işlenmiştir; Herkesi mutlu etmek...

En ufak bir sıkıntının sorumlusu odur. Herkes kapris yapar ama ona bu yasaktır. Herkes ağlar ama o ağlayamaz. Bilakis teselli etmektir görevi.

Ne yaparsa yapsın kimseyi yeterince mutlu edemez.

Baba özverilidir. Yemez yedirir, giymez giydirir. Ama eksik olan her şeyin müsebbibi odur.

Güzel olan her şey Allah'tan, kötü olanlar ondan bilinir.

Babalar asla masum değildir. Suçlu aranacaksa adres babadır. Değilse bile suçu üstüne alır, sorumluluğu kabullenir.

Buna mecburdur çünkü güçlü olan odur.

Baba; anne ve eş arasında yıkılmamak için ayakta durmaya çalışan köprüdür.

Bir gün dayanamaz ve yıkılır.

Suçlu yine odur.

Baba derdini anlatamaz, içine atar. Duvarı nem insanı dert yıkar.

Baba son ana kadar hissettiremez, belli etmez içinde kopan fırtınayı.

Ailesinin, çoluk çocuğunun geleceğini inşa etmeye çalışırken kendisini unutuverir.

Ölümü de...

Derken saçlar beyazlar, derin çizikler oluşur yüzünde.

Yürümekte zorlanır ama yine de dik yürür. Çünkü evin direğidir, bükülmemeli.

Derken bir gün bu dünyadaki görevi son bulur. Ömür biter... Ve bu istatistiklere yansır.

Babalar erken ölür, çünkü...

Çünkü baba olmak baba olmaktan ibaret değildir. İnsanoğluna verilmiş sorumluğu en ağır statüdür. Ve bu sorumluluğu ancak ve ancak babalar taşıyabilir.

Ömürleri boyunca, ömürleri yettiğince...

Not: Baba olmayı beceremeyen, bu sorumluluğu taşıyamayan istisnalar, yukarıdaki kaideleri bozmaz.