Gazze’de tarihin en kanlı soy kırımlarından biri yaşanıyor. Üstelik dünyanın gözü önünde...
BM yetkilisi Fletcher, dün gece yaptığı açıklamada, yardımların zamanında ulaşmaması halinde Gazze'de 14 bin bebeğin 48 saat içinde ölebileceğini söyledi.
İngiltere İsrail’le olan ticari ilişkilerini sınırlandırma kararı aldı.
İngiltere, Fransa ve Kanada'nın hazırladığı, çok sayıda Avrupa ülkesinin katıldığı ortak açıklamada İsrail'den Gazze'ye saldırılarını derhal durdurup insani yardımlara izin vermesi istendi.
Fransa Filistin’i tanıma kararı alacağını açıkladı.
Birçok ülke İsrail’e tavır aldı, bazıları ticari bazıları diplomatik tepki koydu ortaya.
Türkiye İsrail’e başından bu yana en çok tepki gösteren ve tavrı sergileyen ülke oldu. İspanya Meclisi, İsrail'e silah ambargosu getirilmesini talep eden tavsiye kararını dün gece kabul etti.
ABD Başkanı Trump bile “Gazze halkına daha iyi davranılmalı” demek zorunda kaldı.
En taraflı ülkeler bile İsrail’in bu vicdan sınırlarını yok eden soykırımına karşı tepki göstermeye başladı. Buna mecbur kaldı.
Çünkü İsrail devleti tarihin en büyük, en ölçüsüz, en vahşi, en insanlık dışı katliamlarından birini gerçekleştiriyor.
Bugüne kadar 50 binden fazla kişi öldürüldü. En az 62 bin kişi açlıktan öldü. Enkaz altında 10 binden fazla kişinin olduğu tahmin ediliyor. Dolaylı ölümlerin bundan birkaç kat daha yüksek olduğunu ileri sürenler var.
Kurbanların çoğunluğunu siviller oluşturuyor. Bunların en az yüzde 50'si kadın ve çocuklardan oluşuyor.
Yaralı sayısı 100.000'den fazla; Sağlık merkezlerinin yüzde 84'ü yıkıldı ya da hasar gördü.
İsrail, bugüne kadar Gazze’ye birkaç nükleer bombaya eşdeğer patlayıcı attı.
Ve atmaya devam ediyor.
Ve daha fazla kişiyi öldüreceğiz diyor.
E peki İsrail’e tüm dünya tepki gösterirken Yahudi asıllı vatandaşlar neden susuyor veya neden daha yüksek sesle tepkilerini ortaya koymuyorlar.
Olanları tasvip ediyorlarsa bir daha Hitler’i ağızlarına almasınlar. Bu çok tezat bir duruma dönüşür çünkü.
Yok eğer tasvip etmiyorlarsa o halde konuşacaklar, bağıracaklar.
Son örnek Linet…
İsrail asıllı şarkıcı Linet diyor ki: Ben İsrail’e tek bir laf etmem. Ama bu ülkede konser de veririm, para da kazanırım. Hatta Hamas’a da ağzıma geleni söylerim.
E hal böyle olunca tepkiler de kaçınılmaz oluyor.
Linet, geçtiğimiz hafta sahneye çıkmaya hazırlanırken, mekân önünde Filistin bayrakları açan grubun eylemi üzerine kendisini kulise kapatmıştı. Polis göstericileri uzaklaştırırken, Linet'in konseri iptal edildi.
Öncelikle şunu söyleyeyim. Linet’in bir gurup tarafından demokratik bir şekilde protesto edilmesi gayet normal bir durum. Polis de zaten olası bir taşkınlık ihtimaline karşı önlem alıp kalabalığı uzaklaştırıyor.
Ünlü şarkıcı sosyal medya hesabında konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. O açıklamayı sonuna kadar tek tek okudum.
İsrail devletinin estirdiği terörizme karşı Linet’ten tek bir tepki duymamak çok manidar. Çocukların ölmesine üzülüyorum demiş. Öldüren kim? Ona bir sözün var mı?
Yok…
Ama Hamas’a neler demiştin neler…
Hamas soykırım yapmadı, Hamas hastane bombalamadı, bebekleri öldürmedi. Hamas bu haliyle teröristse İsrail nedir peki?
Nedir ha!
Söyle...
Severek dinlediğim Linet’i bir daha dinlemem veya dinlemeyiz olur biter. Ama onun da bir suçu yok aslında. İsrail devletinin bu vahşi ve alçak politikası yüzünden belki de tüm dünya genelinde Yahudi asıllı vatandaşlar sıkıntı yaşayacak, tepkilerin hedefi olacak. Mutlaka ve samimiyetle üzülenler, yaşananların bir devlet vahşeti olduğunu kabul edenler vardır. Ama sadece o kadar…
En büyük tepkiyi Yahudi vatandaşlar vermeli ki bir anlamı olsun. İnandırıcılığı olsun.
Linet ve onun gibi susanlar samimi değil.
Ben televizyon izleyemez duruma geldim. Yüreğim o körpeleri izlemeye dayanmıyor. Vicdan sahibi herkes aynı duygular içinde, biliyorum. Acı çekiyoruz.
Çünkü bu katliam bir gün herkesi yakacak.
O masum çocukların bir gün; öldüren, susan, izleyen herkesten hesap soracağından zerre kadar şüphem yok.