Aslında CHP'nin üzerine dört koldan yapılan hukuk saldırılarını, kurultay davası ve Kılıçdaroğlu'nun dönüş hesaplarına dair yazacaktım. Fakat malum görüntüler bunun önüne geçti.
Belleğimizden uzun süre silinmeyecek, vicdansızlığın, hukuk tanımazlığın görüntüleri.
Bu görüntüler halkın hafızasına ve Türk tarihine çakılmış bir çividir artık.
Siyah tişörtlü polislerin ortasında, kol kola alınmış insanlar yürütülüyor.
Ne kaçıyorlar, ne direniyorlar, ne de yargılanmışlar.
Sadece yürütülüyorlar.
Bir suçlu şovu, bir güç gösterisi, bir gözdağı gibi...
Ama o yürüyenler kim?
Kimi yıllarca devlete hizmet etmiş bir bürokrat, teknokrat, iş insanı, milyonların oyuyla göreve gelmiş belediye başkanı...
Henüz yargılanmamış, henüz suçu ispat edilmemiş, henüz ifadesi bile alınmamış.
Darbe dönemlerinde bile görülmemiş durum. Bir mafya, uyuşturucu çetesi çökertildiğinde görürüz bu tip görüntüleri. Orada bile bu denli olmaz. Hafızamızda sadece 15 Temmuz ve KCK operasyonlarında var bu tip görüntüler...
Siz onları yürütmediniz aslında.
Siz bu ülkenin vicdanını yürüttünüz.
Hukuku yürüttünüz.
İnsan onurunu, devlet ciddiyetini, kamu ahlakını yerle bir ettiniz.
Bu, adaletin geldiği halin teşhir edildiği bir utanç yürüyüşüdür.
Görüntülerde aslında en çok görünen şey, sizin iktidar anlayışınız, sizin korkunuz.
Ama mesele sadece onlar değil.
Bakın, o karede görünmeyen başka insanlar var;
O sabah kahvaltı masasında eşini bekleyen bir eş...
Gözleri ekrana takıldığında, nefesi durdu,
çocuğunun gözlerini hemen kapattı, “gel buraya” dedi, sesi titredi.
“Baban bir şey yapmadı,” dedi.
Biliyordu çünkü.
Biliyordu ki o yürüyen adam, ailesinin başını yere eğecek bir suçun faili değil.
Ama yine de yüreği ezildi. Çünkü onur kırılgan bir şeydir, hele ki kamuoyunun önünde ifaden dahi alınmadan bu şekilde teşhir ediliyorsan.
Çocuğu okuldan geldiğinde soramadı bile.
Gözleri yere bakarak geçti salondan.
Küçük kalbi bir şeylerin yanlış olduğunu anladı.
Ama adı yok bunun.
İşte o “adı olmayan şey”, bu ülkenin üzerine çöken karanlığın ta kendisidir.
Siz sadece kişileri değil, aileleri de yürüttünüz, yıllardır emek verilmiş yaşamları da yürüttünüz.
Sadece bireyleri değil, toplumu da kırdınız.
Bu kareyi çekip servis edenler şunu bilsin;
siz sadece bu insanlara değil, kendi halkınıza ihanet ettiniz.
Çünkü güç adil olmadığında, zorbalığa dönüşür.
Adalet görüntüyle değil, delille sağlanır.
Eğer elinizde bir delil varsa, mahkeme salonuna gidersiniz, kameraya değil.
Ama siz kamerayı seçtiniz.
Teşhiri seçtiniz.
Ve bu ülkenin en kıymetli duygusunu, adalet duygusunu tamamen katlettiniz.
Siz bu kareyi neye kanıt sandınız bilmiyorum.
Ama benim o karede ne gördüğüm büyük bir vicdansızlık, ahlaksızlık, kırılmış hayatlar, incinmiş aileler, toplumun gözünün içine baka baka yapılan bir gövde gösterisi.
Gösterecek yargı kararı yoksa, gösterilecek başka şey bulunur diyerek...
Sizden olmayan herkesi korkutacağınızı sanıyorsunuz.
Ama yok öyle bir şey.
Çünkü o karede yürüyenler, yalnız değil.
Onların yanında; vicdanı sizinki gibi kapkara olmamış toplumun büyük bir çoğunluğu var.
Bu görüntüler unutulmayacak.
Ama sizin düşündüğünüz gibi değil.
Vicdansız bir rejimin düştüğü yer olarak hep hatırlanacak.