Yazılarıma gelen olumlu veya eleştirel tepkiler beni memnun ediyor. Doğru bir konuya değindiğimi anlıyorum. Amaç zaten konu edindiğin durumu gündeme taşımak. Yapılan bir çok yorumdan, okuyucularımın karşılıklı yazışmalarından, benim yazdığımın ötesinde çok daha derinlikli tartışılmış, yeni fikirler çıkmış oluyor. Köşe yazarı hastalığı adını verdiğim, yerelde ve ulusalda bu hastalığı tutulmuş bir çok yazar gibi “ben her şeyi bilirim”, “ben her şeyin en doğrusunu bilirim” tavrında değilim. Bu sebeple yorumlarınızı çok önemsiyorum, gelen telefon ve mesajlardan, benim gibi yazdığım konunun muhataplarının da yorumlarınızı okuduğunu bilmenizi istiyorum.
Çalışan Gazeteciler Günü’nde yazdığım yazı ile ilgili Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanı yıllardır tanıdığım, mesleğe uzun yıllarını vermiş, basın sektörünün hemen her kademesinde çalışmış, bir müddet beraber de çalıştığımız arkadaşım Cihad Taysi aradı. Yazımı okuyanlar bilirler, meclis salonunda gazeteci arkadaşların bilgisayarlarını, kağıdını kalemini koyacakları bir masa dahi olmadığından köşe bucakta zorlukla işlerini yapabildiklerini, bunun sebebinin biraz da yöneticilerin meslekten gelmedikleri için bu problemleri göremediklerinden kaynaklandığını yazmıştım. İşini hakkıyla yapan, bulunduğu yere çok yakışan Cihad bilindik mavracı uslubuyla, “Ben kabzımalım tabii” dedi. Uzun zamandır bir araya gelemediğimiz, bol kahkahalı iki laf edemediğimiz için üzüldüm o an. Cihad; yeni yapılacak belediye binasında bu konuların incelikle düşünüldüğünü, salonlarda her türlü ayrıntının planlandığını, bu tip mağduriyetlerin olmayacağını, içerisinde bir çok salonun olacağını söyledi. Ne güzel! Görüşmemizde söylediğim gibi Cihad kardeşim detayları gönderirsen burada bahsetmek isterim. Ama sen yine de şu anki salona 2 masa ayarlayıver e mi?
Son yazımda değindiğim otopark konusu ile ilgili de bir çok yorum geldi. Tüm otoparkların kapalı olmasından ötürü lpgli araçların büyük sıkıntı yaşadığı, çift sıra, otobüs durakları, kaldırımlarda park edilmiş araçlarla ilgili emniyetin yeterli çalışmadığı, otopark ücretlerinin pahalı olduğu ve benim de yazımda belirttiğim otopark kullanım alışkanlığımızın olmadığı gibi.. Dileyenler manisahaberleri.com Facebook sayfasından yazımın paylaşımının altına bakabilir. Ben birine çok güldüm, aynen aktarıyorum, Mehmet Dönertaş isimli bir okuyucum yazmış ;
“Nasıl yazı kardeş bu tam otopark sorununa sinirlenecem canım birden martini çekti.”
Denk gelirsek ısmarlarım bir gün Mehmet kardeş, borcum olsun.
 
                                                                      * * * *
 
Bazı okuyucularım da oturduğum mekanlardan bahsetmemi yadırgamış. Reklam kokan hareketler bunlar manasına gelen yorum yapmışlar. Arkadaşlar kendi beğenime göre keyif aldığım yerlerden bahsettim, bahsetmeye devam da edeceğim. Okuyan birkaç kişi dahi giderek aynı keyfi alırlarsa ne mutlu bana. Bu demek değil ki sipariş üzerine yazarım. Buradan duyuruyorum, asla! Ve bir şeyi daha belirtmeliyim, yazdığım veya gittiğim mekanlarda yemek yersem ardından ikram bir çay olabilir hatta bunu yapmayan mekanlara her Türk gibi inceden kıl olurum. Bunun dışında hesabımı öder çıkarım. O kadar…
 
                                                                      * * * *
 
Manisa’nın en okunabilir gazetesi Manşet’in haberine göre Beyazfil yıkılıyormuş. Ne yani üzerinde “Beyazfil” diye herhangi bir zamanda herhangi bir tabela, yazı vs olmadan Manisalı’ların taktığı isim de tarihe mi karışacak? Manisalı olmayan arkadaşların yol sorduğunda Beyazfil’in arka caddesi, Beyazfil’in karşı sokağı diye aldığı tarif sonucu Beyazfil heykeli aradığını bilirim. Kim, ne zaman, ne sebeple bu ismi takmış bilmiyorum. Sorduğum kimseden de bir cevap alamadım. Şayet bilen varsa ve bana bilgi verirse çok mutlu olurum. Satışı esnasında karşı çıkmış kendi sosyal medya hesaplarımdan bunu belirtmiştim. Yine itiraz Manisalı arkadaşlarımdan gelmişti. “Ne yani içerisinde yıllardır 3 kuruş dükkan kirası verenler böyle mi devam etsin?” diyenler olmuştu. Yıllardır kiracı olanlar Manisalı, bunu söyleyenler Manisalı. Bakalım yerine “muhtemelen” dikilecek ucube mini AVM’nin sahibi nereli olacak? Satın alan şirket İstanbul’dan. Tıpkı Evkur açıldığında olduğu gibi etrafında hangi Manisalı esnaflar iflas edecek? Manisalı’nın Manisalı’ya ettiğini kimse etmiyor kardeşim.
2014 yılında pek de duyurulmadan yapılan bir ihale ile binanın satışı gerçekleştirilmiş ve çok tartışılmıştı. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün bir çağrı yaparak Manisa Belediyesi olarak satın almak istediklerini söylemişti. Ama Cengiz Bey’in önerdiği rakamın yaklaşık iki katı rakama satılmıştı.
Beyazfil alanı ve eski bit pazarı dediğimiz alan Bizans döneminde pazar yeriymiş. Bina ise erken Cumhuriyet dönemi eseri. İzmir 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından taşınmaz kültür varlığı olarak da tescil edilmiş. Satın alan firmanın tescile itirazını İzmir reddetmiş ama sonuçta firmanın Ankara’ya yapılan başvurusu kabul edilmiş.
İnsanın aklına geliyor işte; “Hangi iş adamı anıtlar kurulu tescilinin iptal edileceğinden emin olmadan Beyazfil binasına 30 milyon 450 bin TL verir ki?”
“Hangi siyasi bu yolu rahatlıkla açar ki?”
Sonuç olarak satın al, tescili kaldırt ve yık..
İnsan ister istemez de soruyor;
“Dergah” yazımı okuyanlar bilirler, bir eseri yıkmadan, dokunmadan hayatına devam eden bir işletmeye eleştiri getirenler Beyazfil’i yıkıp yerine muhtemelen AVM dikilmesine tek kelam edecekler mi?
Bizim memlekette hep gücü gücüne yetene mi? Kanun dediğimiz şey Ankara’ya eli uzanmayan için mi geçerli?
Haftanız güzel geçsin…