Geçtiğimiz hafta ilginç bir etkinliğe katıldık. Aslında etkinliği ilginç kılan kahvaltıyı yaptığımız yerin arıtma tesislerinin birkaç metre yanında olmasıydı. Evet, arıtma tesisi dendiğinde akla ilk gelen şey arıtılan su miktarı değil koku oluyor. Ağır bir koku, dayanılmaz hatta…  

Güzelyurt Mahallesi zenginlerinin pardon sakinlerinin iyi bildiği bir sorun bu. Manisa OSB’nin arıtma tesislerinden kaynaklanan koku mahalleyi sarıyor. O güzelim sitelerde insanlar kapıları, pencereleri açamaz duruma geliyor zaman zaman.  

Ama şunu test ettik, onayladık. Her tesis kokmuyormuş!

Maski’den sevgili Göksel arayıp “Önce kahvaltı yapıp ardından Manisa Atık Su Arıtma Tesislerini gezeceğiz” dediğinde hakikaten şaşırdım. ‘Herhalde kapalı alanda kahvaltıyı yaparız sonra da maskeleri takıp tesisleri dolaşırız’ diye düşünürken, gittiğimizde bir kez daha şoke oldum. Kahvaltı masası arıtma tesisinin, yani atık suyla dolu havuzun sadece birkaç metre uzağına kurulmuştu.    

Kahvaltıyı şaşkınlık içinde herhangi bir koku almadan yaptıktan sonra tesisleri gezdik. MASKİ Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Çevik, tesisleri 2014 yılında devraldıklarında Manisa’daki atık suyun sadece yüzde 35’nin arıtılabildiğini, bugün ise şehrin yüzde 80’ninin atık suyunu arıttıklarını ifade etti.

Özellikle Gediz ve Bakırçay’ın aşırı kirlenmesiyle ilgili de çarpıcı ifadeler kullanan Gökhan Çevik, arıtma tesislerinde sadece evsel atık suyun arıtıldığını, fabrikalar ve diğer işletmelerin hatta diğer şehirlerin de desteği olmadan Gediz’in temizlenmesinin mümkün olmadığını dile getirdi.       

İlginç bir bildi daha verildi. Manisa’dan tertemiz doğan Nif Çayı Kemalpaşa’yı dolanıp tekrar Manisa’da Gediz Nehrine çok kirli bir şekilde boşalıyor. Kemalpaşa tarafında, Armutlu bölgesinde çok fazla fabrika var. Gelişigüzel kurulan bu fabrikaların pisliği Manisa’ya akıyor.

Ve bu sorun çözülemiyor. Çünkü o bölge kontrolsüz bir şekilde alt yapıdan yoksun büyümüş, büyüyor.  Ceremesini Manisa çekiyor.

Tesisleri gezerken ben Güzelyurt’u, Karaali’yi düşündüm. Dericiler Sitesi’nin yanı başında, çevre yolunun kuzeyinde yer alan Manisa Merkez Atık Su Arıtma Tesisinin yanında rahatlıkla kahvaltımızı yaparken OSB’nin arıtma tesisi neden bu kadar ağır kokar? Koca bir mahalleyi nefes alamaz duruma getiren OSB arıtma tesisinin Maski’nin tesislerinden farkı ne?    

Acaba diyorum, çalışan tesis kokmaz mantalitesi OSB’nin tesisi için neden geçerli olmuyor. Ya da orada fabrikalardan akan suyun içerdiği maddelerden mi kaynaklanıyor bu ağır koku?

Tüm bu soruları unutup tek bir soru soralım. OSB’nin arıtma tesisindeki kokunun önüne geçilmesi hiç mi mümkün değil, hiç mi bir şey yapılamaz?

İşin kötü yanı OSB’deki arıtma tesislerine ek tesisler yapıldı. Eğer böyle giderse koku daha da artacak gibi görünüyor.

Manisa’nın en güzel, en modern mahallesinin OSB’nin tam dibine kurulması da ayrı bir mimari başarı!

Sonuç olarak işin teknik açılımı nedir, fark nereden kaynaklanıyor bilemiyorum. Ama gördüğüm şey şu: Maski’nin atık su arıtma tesisinin birkaç metre yanında kahvaltı yaptık. OSB’nin arıtma tesisine yanaşamıyoruz bile. Bu farkı OSB yetkililerinin izah etmesi halinde seve seve yazmaya hazır olduğumu belirteyim.

Amaç problemin nereden kaynaklandığı sorusuna cevap bulmak. Bugüne kadar tüm arıtma tesisleri kokar diye biliyorduk. Ama bu gerçek değilmiş, anladık.  

Bu durumda kafaları kurcalayan, Güzelyurt sakinlerini canından bezdiren sualin muhteviyatı değişti.

“Arıtma tesisi neden kokar” sorusu yerine “OSB’nin arıtma tesisi neden koku yayıyor” diye soralım.   

Cevap hem bizi aydınlanmış olacak hem de Güzelyurt sakinlerini…