Son günlerde daha doğrusu seçime 3 gün kala A Partisinden istifa edip, B partisine geçen isimler var. Geçenlerde adaylardan biri adaylıktan çekilmişti. Daha başka örnekler de var. Bir sürü tutarsızlıklara şahit oluyoruz. Ve bunla toplumun önünde oluyor. 

Haberleri doğal olarak servis ediliyor.  Biz, Manisahaberleri.com olarak bu haberlere yer vermedik. İki nedeni var. 

Birincisinden başlayayım. 

Samimi değil… 

Haberde samimiyet aranır mı?

5 N 1 K kuralı içinde samimiyet maddesi yok. Ama sadece habercilikte değil, tüm insani ilişkilerde olmazsa olmaz bir kural var. Kul hakkı! 

A Partisinden B Partisine istifa edip geçmek çok anormal bir şey değil. Hele ülkemizde…

Ancak bu geçişin zamanlaması var ya işte bakmamız gereken detay tam burası. 

Seçimlere kalmış 3 gün, parti değiştiriyorsanız kusura bakmayın ben bu menfaat ilişkisine aracılık etmem.  Çünkü bile isteye bir kul hakkı yenmesi söz konusu. 

Konuyu biraz daha açalım… 

Doğru yaparken yanlış anlaşılmak bizim meslekte sıkça düştüğümüz bir durum. Ama benim hiç umurumda olmadı bu. Çünkü doğru neyse öyle davranmanın mesleki açıdan, etik değerler açısından çok daha uzun vadeli bir tavır olduğunu defalarca yaşadım.  

Samimiyet dedik ya... Siz bir adayla yola çıkmışsınız, kader birliği yapmışsınız ancak birden belki bir kızgınlık belki farklı bir nedenle tam karşısındaki adayın yanına geçiyorsunuz, ekibine dahil olup ilk yola çıktığınız kişiye seçimi kaybettirmeye çalışıyorsunuz. İhanet ediyorsunuz. 

Ve bunu seçime 3 gün kala yapıyorsanız bu tutarlı değil, doğru değil. 

Her türlü söylentiye, iddiaya açık bir alan oluşturmuş olursunuz kendinizle ilgili. Siyasi hayatınız ve geleceğiniz için aslında kendi kendinize çamur sıçrattınız, farkında mısınız? 

Belki haklı sebepleriniz var, belki çok mecbur kaldınız buna. Ama nereden bakarsanız bakın zamanlaması bakımından hoş değil, şık değil. 

İkinci neden çok daha vahim. 

Bıraktığınız, istifa ettiğiniz partinin adayı, ekibi aylardır sahada çalışıyor, koşturuyor. Herkes, her parti ve her aday emek sarfediyor. Para harcıyor, ailesini, sevenlerini ihmal ediyor.  Bu son dakika transferi ya o insanların kaybetmesine neden olursa… Ki amaç bu zaten. O halde o insanlara haksızlık anlamı taşımaz mı? 
Bu yapılan kul hakkına girmek değil midir? 

Bu yazdıklarımı parti ayrımı yapmadan düşünün. Seçim yarışı hiç başlamadan bu geçişler, bu transferler olsaydı eyvallah. Kimse bir şey diyemezdi. 

Ama bu geçiş tam da seçime üç gün kala oluyorsa durup düşünmek lazım. 

Evet, siyasette bunlar oluyor demekle bu işin içinden sıyrılabiliriz. Ama ben öyle diyemem. Bunu normal karşılayamam. 
Burada bir menfaat, bir pazarlık söz konusu olabilir.  Değilse bile akıllara bu gelir. 

Şimdi soruyorum. Seçime 3 gün kala parti değiştirmenin transferi yapan partiye bir faydası olur mu? Eğer bunun adı ihanetse tekrar etmeyeceğini kim garanti edebilir? 

Benim ciddi şüphelerim var.

Transferi yapan parti şunu yapamaz mıydı mesela? 

“Yok kardeşim, seni seçime 3 gün kala üye yapmamız ahlaki değil. Bizim buna ihtiyacımız yok… Bize faydan olsa bile bu transfer etik değil” denebilir miydi? 

Vay be! 

Dense ne şık olurdu değil mi?   

Ama olmadı…