2007 yılında Bodrum Güvercinlik’te çıkan yangında 223 hektar orman, 30 hektar tarım ve zeytinlik alan kül oldu. Dönemin Tarım ve Orman Bakanı kameraların karşısına geçip “Kesinlikle imara açılmayacak, ağaçlandırma yapılacak” dedi. Ne oldu? Sadece bir yıl sonra o alanlarda La Blanche, Titanic Deluxe Bodrum ve Lujo Bodrum Hotel gibi deniz manzaralı lüks otellerin temelleri atıldı. Gözümüzün içine baka baka “Tahsis işlemleri yangından önce yapılmıştı” dedi Orman Genel Müdürlüğü. Bu ülkenin aklıyla alay etmektir bu. Çünkü sen önce ormanı yakarsın, sonra "yangından önce izin vardı" diyerek her şeyi meşrulaştırırsın. Dumanın altından rant çıkarırsın.
2012 Muğla Datça-Mesudiye yangını sonrası OGM “ağaçlandıracağız” dedi, ama bölgeye asfalt döküldü, yollar açıldı, lüks villalar peydah oldu.
2013 Antalya Manavgat yangınında 100 hektar kül oldu, bir yıl sonra bölge ihaleye açıldı, yapılaşma başladı.
2017 Trabzon Sürmene yangını Karadeniz gibi yangının nadir görüldüğü bir yerde yaşandı, “kesinlikle imar yok” dendi ama 15 villa inşa edildi. Kimin villaları bunlar? Cevap yok.
2021’de Türkiye tarihinin en büyük orman yangınları yaşandı. Manavgat, Marmaris, İçmeler, Turunç cayır cayır yandı. Yangın sırasında kaçak yapılara dikkat çekenler, yangın söner sönmez sus pus olup inşaata yol verdi. TOKİ projeleri, özel villalar, "turizm tesisi" maskesi takmış beton cehennemi... Çünkü bu ülkede orman yandığında değil, ne zaman bina yapılmaya başlandığında kıyamet kopması gerekiyor ama kimsenin umurunda değil. Orman gidince hayvan da susar, insan da.
Her yangından sonra siyasilerden klasik açıklama: Terör yaktı. PKK’nın uzantısı Ateşin Çocukları... Ya da kaynak makinesi, mangal, arıcı... Faili bulamayacaksan “terör” dersin, öyleyse kimse suçlanmaz. Fail gerekiyorsa, "yanlışlıkla oldu" der geçersin. Çünkü kasten orman yakmanın cezası en az 10 yıl. Ama yanlışlıkla dersen 2 ile 7 yıl arası. 2,3 sene yatacak birine 5,10 milyon para bitti gitti. Yangın çıkarmanın cezası değil, getirisi konuşuluyorsa vaz halimize.
Şahsım adına çoktan rafa kalktığını düşündüğüm Anayasa Madde 169 der ki: “Yanan orman alanları başka amaçla kullanılamaz. Yerlerine yeniden orman yetiştirilmesi zorunludur.” Ama bu madde bu ülkede artık sadece bir dekor. Hiçbir orman ağaçlandırılmıyor, her yanık alan birilerinin rant haritasında villa parseline dönüşüyor. Anayasa var ama hukuk yok, yasalar var ama uygulayan yok. Vicdan yok, denetim yok, hesap soran yok.
Ve Türk Hava Kurumu… Her yangın sonrası tekrar tekrar tartışmaya açılan o konu. Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir” diyerek 1925’te kurduğu gözbebeğimiz. Eskiden THK için okullarda yardım toplanırdı, kurban derileri THK’ya verilirdi, yangın çıktığında anında müdahale edilirdi. Ne oldu? 2011’de dernek statüsünden vakfa çevrildi. Üniversite açıldı, gelir gider dengesizleşti. Kurban derisi toplama yetkisi FETÖ’nün güçlenmesi için elinden alındı, bağışlar kesildi. THK çökertildi. Borç batağına sokuldu. Kayyum atandı. Uçaklar hangarda çürümeye bırakıldı. “Uçamıyor” dedikleri uçak için bilirkişiler defalarca bu uçakların uçabileceğini söyledi. Uçaklar yerdeyken Türkiye yandı. Yangın çıktı, müdahale gecikti, ormanlar gitti, suçlu yine bulunmadı. Çünkü sistemin umurunda değil. Zamanında müdahale edilmiyor çünkü araç yok, kurumlar çalışmıyor. Bilerek çürütüldü her şey.
Her yaz aynı kabus yaşanıyor. Yangın sezonu geldiğinde, sadece o dönemde ortaya çıkan bir Tarım ve Orman Bakanı sahneye çıkıyor. Normal zamanda sor vatandaşa adını bilen yok, “mevsimlik bakan” yangın sezonunda iş başı yapıyor, birkaç demeç veriyor, “tüm imkanlarımızla mücadele ediyoruz” diyor. Sonra ortadan kayboluyor. Ta ki bir sonraki yangın sezonuna kadar… Mevsimlik işçi gibi çalışıyor. Bu ülkenin ormanına dört mevsim sahip çıkacak irade nerede?
Bu ülkede orman yangını kader değil, tercihtir. Rant tercihidir, suskunluk tercihidir, ihanet tercihidir. Her yanık alan yeni bir beton lobisinin oyun sahasıdır. Bu ülkede ormanlar ağaçtan değil, parselden ibarettir artık. Her ağaç bir villaya feda edilmiştir. Her yangın bir ihanetin kanıtıdır. Yangın sonrası konulan villaya hesap sormayan, dikilen hotele hesap sormayan, yangınlara üzülüyorum diyerek yangın sonrası alanların ormana değil sitelere dönüşmesine izin veren sisteme destek verenler bir kibritte sen atıyorsun bil istedim.