20 Nisan 2023. Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu çıktı ve dedi ki: “86 terörist kaldı. 29 Ekim’de bir tek PKK’lı kalmayacak. Alkış kıyamet, her şeye inanan insanımız yine inandı yalaka basın her yerde zafer manşetleri attı “Devlet kazandı, terör bitti”. ya sonra?
*
Takvim yaprakları 22 Ekim 2024’ü gösterdiğinde bu kez Devlet Bahçeli çıktı sahneye: Abdullah Öcalan’a, örgütü lağvetmesi koşuluyla umut hakkı başvurusu yapmasını ve DEM Parti Grup Toplantısında konuşmasını önerdi. 1 Yıl önce, hani 86 terörist kalmıştı? Hani dağlar temizlenmişti? Ne oldu da bir yıl içinde bu ülkenin en ağır güvenlik sorunu “mecliste konuşma” seviyesine indirildi? Ben söyleyeyim. Terör örgütünün kendini fesih açıklaması 1924 anayasası düşmanlığı ve Lozan Anlaşması ile başlıyor. Yani ortada var olan anayasa değişikliğine sinyal gönderiyor yani diyor ki “referandum var, DEM oyları olmadan sandık açılmıyor destekleyin.” İşte bu kadar net. Bu yüzden 1 sene içerisinde bebek katili tekrardan Sayın oldu, hatta takım elbise ile meclise gelsin konuşsun denildi. Düpedüz kirli siyaset.
*
Bu millet çözüm sürecinde ne yaşandığını çok iyi hatırlıyor. Ben hatırlıyorum. Sen hatırlıyor musun bilmiyorum ama ben Sur’u gördüm. Harabeye dönmüş halini. Evlerin duvarlarında mermi izlerini. Sokaklarında kan kokusunu. Beton bloklar ile çevrilmiş halini, kazılmış hendekleri… Konuştum onları yaşayan insanlarla çözüm süreci denilen süreçte verilen imtiyazları duydum kulaklarımla…
*
Bu ülkede cezaevinde yatan PKK'lıların örgüt bilinci hala çok yüksek, varsa etrafınızda cezaevinde çalışan bir İnfaz ve Koruma memuru oturun anlatsın size koğuşlarda olan olayları. Eğer yarın kapılar açılırsa, ellerine silah değil ne verirseniz verin gidip yine örgüte koşacaklar. Çünkü fırsat buldu mu beyni sadece bu düşünce ile yıkanmış birini engelleyemezsin. 1999'da Öcalan yakalandıktan sonra da aynısı oldu. PKK iki barış grubu kurup kendini “feshettiğini” açıkladı. 1999-2002 arası sessizlik… Sonra ne oldu? Yine kan, yine bomba, yine tabut…
*
Bu senaryo yeni değil, tekrar ediyoruz. Her barış şovu sonrası daha da örgütlenmiş, daha da yayılmış bir PKK bırakıyoruz ardımızda. Turgut Özal dönemi ilk örneği bunun... O dönemde de saldırmazlık ilan ettiler. Ne oldu? Halepçe’den kaçıp kurtardıklarımızın bir kısmı daha sonra PKK’ya katıldı. Sen onları kurtardın, onlar seni arkadan vurdu. İhanetin kaçıncı perdesi bu?
*
Düne kadar “CHPKK” diye ortalığı yakanlar, şimdi ne oldu da “AKPKK – MHPKK” çizgisine evrildi? İstanbul seçimlerinde “PKK ile kent uzlaşısı kuruldu” diye bağıranlar şimdi hangi pazarlığın içindeler? Pkk ile yürütülen Oslo – İmralı – Dolmabahçe hattı şimdi kimin eliyle yeniden kuruldu?
SORU NET: Ne verildi de PKK “misyonunu tamamladım” dedi? Özerklik mi geldi? Eyalet sistemine mi geçtik? Anayasadan “Türk milleti” ibaresini mi çıkardınız da haberimiz yok? Hangi masa, hangi imza, hangi teslimiyetle bu noktaya geldik? Ne istediniz devlet adına sizle görüşenler ne verdi? Korkumuz şu 2014 yılında FETÖ’ye Sn. Erdoğan’ın sorduğu “Ne istediniz de vermedik ne isteniz de alamadınız” sorusu başka bir terör örgütüne daha tekrarlanmasın…
*
Birleşmiş Milletler ’in 2010 tarihli “Organize Suç Tehdidi Raporu’na göre sadece eroin kaçakçılığından yılda 50 ila 100 milyon dolar arası gelir elde eden bir yapıdan söz ediyoruz. Bu para şimdi kime aktarılacak? Feshedilen PKK'nın PJAK’ı, PYD’si, TAK’ı, YPS’si, SDG’si ne olacak? Sol cepten al, sağ cebe koy siyasetini mi yine izleyeceğiz? Siz PKK haricinde aynı örgütün kaç tane kolu var biliyor musunuz? Hiç araştırdınız mı? Girin bir araştırın…Ben burada şemayı anlatmaya kalksam bu yazıyı 1 saat okursunuz…
*
Ve siz sanıyor musunuz ki Apo bu işin “barış meleği”? Emekli Albay Hasan Atilla Uğur’un Öcalan’ı sorgularken çektiği videoları izleyin. İzledikten sonra kafanızda şu izlenim canlanacak”. Bunlar pazarlık masasında ya da Devlet adına görüşenleri parmaklarında oynatıyorlar ya da koltuk sevdası bu duruma getirdi olayları. “Apo'nun barış çağrısı” denilen şeyin ne kadar Amerikan güdümlü bir tiyatro” gidin yeni nesil barış meleğimizin ağzından dinleyin terör örgütünü.
*
Şimdi şunu diyorum “Biz yaptık oldu” siyasetiyle bu ülke düzelmez halk neden hiçbir şey bilmiyor, basın sadece devlet ajanslarının geçtiği kadarını biliyor, süreçte yapılan pazarlıklar neden halk ile paylaşılmıyor. Unutmayın: barış, suçluyu affetmek değildir. Barış, suçun tekrarlanmayacağına güvenebilmektir. "Biz bu güveni; ne dağ da ne ova da, ne 1993'te ne 1999’da gördük, ne de 2013’te. Şimdi neden görelim?
*
Şimdi Türk Halkı Adına Soruyu Ben Sorayım:
Dağdan inecekler. Ne karşılığında?