Manisa’nın son 50 yılını belki de en iyi anlatan bir tespit. Yeni garaj, eski garaj ve en eski garaj! Manisa 3.kez garaj değiştirmek zorunda kalıyorsa bu bir sonuçtur.  Nedenlerin genel adını söyleyeyim;   Büyüyoruz…  Evet gelişigüzel büyüyoruz. Esk

Manisa’nın son 50 yılını belki de en iyi anlatan bir tespit. Yeni garaj, eski garaj ve en eski garaj! Manisa 3.kez garaj değiştirmek zorunda kalıyorsa bu bir sonuçtur.  Nedenlerin genel adını söyleyeyim;  

Büyüyoruz… 

Evet gelişigüzel büyüyoruz. Eskiden plansız ama küçük bir şehirdik. Şimdi plansız ve büyük bir şehir olma yolundayız. OSB ve diğer sanayi sitelerinde neredeyse 70-80 bin kişinin istihdam edildiği bir il küçük değildir artık. İşsizlik oranının yüzde 5’in altında olduğu bir şehir asla küçük sayılmaz. Ki 15 dakika ilerideki İzmir’de işsizlik oranı yüzde 11-12’nin üzerinde iken Manisa hiç de küçük değil. 

Aslında itiraf edin Manisa’nın büyümesini istemiyoruz. Hani çocuğunuz büyüse bile onu hep küçük zannederiz ya…  Ya da öyle isteriz.  Manisa da öyle biraz... Eskiden küçük ve şirin bir şehirmiş. Manisa’nın kaderi OSB’nin kurulmasıyla değişmiş. 70’li yıllarda OSB, 80’li yıllarda Kenan Evren Sanayi Sitesi, 90’lı yıllarda üniversite kurulmuş ve sonrasında orta ölçekli sanayi siteleri ile irili ufaklı bir sürü fabrika ve tavuk çiftliği… 

İşçi göçüyle birlikte nüfus hızla artmış. Bülent Kar döneminde Doğu caddesindeki kaldırımlar genişletilmiş, yol daraltılmıştı, hatırlayın. Buna ciddi tepki olmuştu. Ancak bugün Manisa ciddi bir insan trafiği problemiyle karşı karşıya! Kaldırımlar yetmiyor, yol yetmiyor…  Otopark sorunu had safhada! İki yeni otopark bu bağlamda çok çok önemliydi, yapılıyor…  Emeği geçenlerden Allah razı olsun.  

İşin en vahim yanı büyüme hızla devam ediyor, gazdan hiç ayağını çekmiyor. Son 5-10 yılda iki katı büyüyen OSB ile hızla yeni birimlerin açılmasına bağlı olarak öğrenci sayısı artan CBÜ, Manisa’yı hazırlıksız yakaladı. Rahmetli Bülent Koşmaz bu konuya yıllar önce dikkat çekmiş ve bir an evvel önlem alınması gerektiğini söylemişti. Öngörü bu… Bugün tam anlamıyla bir “sonuç”u yaşıyoruz. 

Her sonuçta bir suçlu aranır ya, biz öyle yapmayalım. Buna gerek yok. Daha doğrusu sorunun çözümüne katkısı yok.  Ama hızla büyüyen Manisa’yı hiç olmazsa bundan sonrası için sağlıklı bir yetişkin olarak büyütmenin bir yolu vardır değil mi?

Bence var… 

Olmazsa olmaz ilk şart, bu şehri yöneten Vali ve belediye başkanlarının mutlak ve mutlak birlikte çalışmasıdır. Zaman kaybına asla tahammül yok. Bunun bir sonucu olarak şehrin önümüzdeki en az 50 yılını güvence altına alacak bir imar planı hazırlanması şarttır. 

Sadece kenarlar için değil şehrin merkezi için de radikal kararlar almaktan başka çare yok. Şehrin bakir bölgelerine müteahhit girmeden devletin girmesi gerekir. Yoksa iş işten geçtikten sonra yola sıfır bina girişleri, yolun üzerine gelmiş balkonlar, çapraz, yamuk, çarpık binalar görmek hiç de sürpriz olmuyor. Örnek mi; Muradiye!!!  

Asıl yapılması gereken planlamak. Planınız varsa hesap sorabilirsiniz. Yoksa neye göre soracaksınız? 

Bu şehir doğusu batısı, kuzeyi güneyiyle dünyanın en verimli ovalarından birinin üzerinde duruyor. Tarım alanlarını mutlak koruyan bir imar planı hayal etmemiz lazım. Ben Manisa’ya “vardiyalar şehri” diyorum. Siz “öğrenci” deyin, bir başkası “tarım kenti” desin. Bu çok önemli değil.  Önemli olan plan program! Ne yapacağımıza karar vermeden vizyonumuzu çizemeyiz.  Bunun yolu kavgadan değil, konuşmaktan, bir araya gelmekten geçer. Ne olur “sonuç”a varmadan önce nedenleri hazırlayalım. Geç kalıyoruz!