Yıllardır dilimize pelesenk olmuş bir kaçış cümlesi var. 
Eğitim şart…
Halbuki eğitimden önce şart olan bir unsur var. Birlikte yaşamanın bir gereği olan toplumsal kurallar. 
Gelişmiş toplumlarla karşılaştırıp dururuz ya kendi ülkemizi. Ve her seferinde adamlar bizden 100 yıl ileride diye de bir sonuca bağlarız kıyaslamayı.   
Çok fena yanılıyoruz.
Eğitim elbette önemli. Ancak bizim problemimiz eğitimle ilgili değil, kural uygulayıcı ile ilgili.  
En bariz örneği vermeden önce bizim yazılı olan kurallarımızdan birkaç örnek vereyim.
Mesela Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesi gereğince yere tükürmek yasak. Ve 143 lira para cezası var. 
Uygulayan var mı? 
Hayır…
Şikayet eden var mı? 
Binde bir…
Yüksek sesle müzik dinlemek suç. 
Cezası 108 TL. Hatta sürücünün de ehliyetine el konur. 
Uygulayan var mı? 
Nadiren… 
Mahalleye sarhoş girip bağırıp çağırmak suç. Cezası da var. Bu sahneyi yaşamayan var mı? 
Örnekler uzayıp gider. Bu ülkede her suçun karşılığı var. Var da var. Gelişmiş ülkelerden daha detaylı kanunlarımız var. Caydırıcı cezalar da var. O halde sorun nerde? Biz neden kuralları uyan bir toplum olamıyoruz. 
Eğitimsiz oluşumuzdan mı acaba? 
Hayır…
Bizde kural var uygulamada ciddi sıkıntılar var. Kanunları, kurallar ne zaman caydırıcı olur. Uygulandığı zaman. 
Siz bu ülkede aracın camını açıp yere çöp atan bir sürücüye hiç ceza verildiğine şahit oldunuz mu? Ben olmadım. Ya da soruyu değiştireyim. Aracından çöp atmayan var mı? 
Suç mu bu? 
Suç… 
Cezası 134 TL 
Abartı egzoz takmanın cezası 1.240 TL
Ters yönden araç kullanmak 2.475 TL
Drift ve tehlikeli hareket yapanların cezası 6.200 TL
Devam edelim… 
Emniyet kemeri takmamak 134 TL
Araçta sigara içmek 134 TL
Park yasağını ihlal etmek 134 TL
Kırmızı ışıkta geçmek 291 TL
Seyir halinde cep telefonu ile konuşmak 291 TL
Yola çöp atma, trafik işaretlerine zarar verme, trafiği engelleme 604 TL
Liste uzayıp gidiyor. 
Demek ki kurallar da belli cezaları da. Ama ihlal eden çok. Bazı kurallara hiç uyan yok. Avrupa’da ise tam tersi. Kurallara uyan sayısı uymayanlardan çok daha fazla. Dolayısıyla orada otokontrol daha kolay. Bizde ise uymayanlar çoğunlukta, uyanlar azınlıkta olduğu için otokontrol çok zor.  
Eğitimle bu işi çözemediğimiz ortada. O zaman kuralları sıkı bir şekilde uygulamak tek çare değil doğru olan yöntemdir. 
En son örnek çok net bir ispattır.
İçişleri Bakanlığınca 2019 yılı "Yaya Öncelikli Trafik Yılı" ilan edildi. Ülke genelinde "Öncelik Hayatın, Öncelik Yayanın" sloganıyla kampanyalar yapıldı ve Manisa’da da benzer etkinlikler yapıldı.
Birçok noktada trafik polisleri bizzat sürücüleri uyardı. Farkında mısınız bilmiyorum, son haftalarda yayalara yol verme alışkanlığı hızla yayıldı. Belki henüz yeterli değil ama bir iki ayda bile ciddi mesafe alındı. 
Eğitimle edinilemeyen alışkanlık kural uygulayıcının caydırıcı etkisiyle birkaç ayda hızla yayıldı. 
Belki kabahatler kanununda suç sayılan birçok kötü alışkanlık aynı yöntemle ortadan kalkabilir veya en aza inebilir. 
Burada püf nokta, devlet otoritesinin toplumsal huzuru sağlama kararlılığında saklıdır. İnsanlar yere tükürmenin yanlış olduğunu bildiği halde yere tükürebiliyor. Ancak bunu yaptığı zaman ceza alacağına inanmış olsa bu davranışı sergileyemez. 
Herkes eğitimli olmayabilir ama kurallara uymak zorunda…