Aslında izleyemedim. Sadece arkadaşlar izlerken sesleri duydum. Sonra haberin detaylarını okudum.
Haber şu: Antalya'nın Serik ilçesinde bir ilkokulun bahçesinde kız ve erkeklerden oluşan 11 kişilik grup, bir kız öğrenciyi tekme, yumruk dövdü, saçından tutup sürükledi.
Haberin devamında ürküten detaylar var. 11 öğrenci bir kız öğrenciyi öldüresiye dövüyor. Öğrenciler kavga ederken diğerleri görüntü çekiyor. İnanılır gibi değil!
13-14 yaşındaki öğrencileri bu kadar acımasız yapan sebep ne kadar önemli olabilir?
Olduğunu varsaysak bile öldüresiye dövmek, başını kaldırıma çarpmak, tekmelemek...
Bu çocuklara neler oluyor?
O yaşlarda biz de kavga ettik; ama iki kişi kavga ederken beş kişi ayırmaya çalışırdı. Şimdi ayırması gereken beş kişiden üçü görüntü çekiyor, ikisi izliyor ve bundan zevk alıyor.
Buna benzer olaylar son yıllarda arttı ve normalleşti. En korkunç olanı da bu. Bu yaşta bu kadar acımasız, duygusuz olan çocuklar büyüdüklerinde nasıl bir insana dönüşecekler? Ve bu ergenler, gençler ileride memleketi yönetecek makamlarda olacaklar.
Moralinizi bozmak istemiyorum ama şu soruyu da sormam lazım:
Vicdansız bir nesil mi yetişiyor?
Asgari Ücret 46 Bin Olsa!
Asgari ücret kaç lira olacak senaryoları dolaşıma girdi. Yıl sonu ya... Memleketin en önemli mevzusu, ücret belirleninceye kadar bu. Hâlbuki enflasyonun olmadığı ülkelerde böyle bir sorun yok; böyle bir tartışma söz konusu bile değil.
Zam pazarlığı yok, sendikalar, çalışanlar ve hükümetlerin böyle bir gündemi yok.
Çünkü fiyatlar aynı, maaşlar da aynı.
Bizim ben bildim bileli temel sorunumuz enflasyon. Ahlaki ve ticari yozlaşmanın, bozulmanın temel nedeni de bu. Enflasyon olduğu sürece gelecek kaygısı bitmez, çünkü geleceği öngöremiyorsunuz.
Bir yıl sonrasını hesaplama şansınız yok.
Batmakla batmamak aynı sepetin içinde; tıpkı bir tombala torbası gibi. Şansınıza ne çıkarsa...
Bu çok tuhaf bir sistem ve nedeni enflasyon.
Güçlü ülkelerin güçsüz olanlara dayattığı bir şey...
Bütün toplumsal sorunların temelinde enflasyon var. İnsanları olduğundan daha kapitalist, daha endişeli ve daha acımasız bir yaratığa dönüştürüyor. Sürekli fiyatlar değiştiği ve arttığı için herkes parasal kaygılar içinde.
Bir mantık yürütelim...
Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını 12 Aralık Cuma günü saat 14.00'te gerçekleştirecek.
CHP: 39 Bin TL,
DEM Parti: 46 Bin TL,
Yeniden Refah Partisi: 45 Bin TL,
Deva Partisi: yüzde 50,
Gelecek Partisi: 40 Bin TL
istiyor...
Diyelim ki asgari ücret 46 bin TL oldu.
Vay sen misin 46 bin TL maaş alan!
O para daha cebine girmeden darmadağın olur.
Ekmekten başlar zam, pazarda devam eder.
Aklına gelebilecek iğneden ipliğe her şeyin fiyatı katlanır.
Piyasalar bu orana göre hemen şekillenir. Her şeye ama her şeye zam gelir.
Abartmıyorum, 46 bin lira birkaç gün içinde matematiksel anlamını kaybeder.
Mesele asgari ücretin ne kadar olacağı değil, asgari ücretten sonra nelerin olacağıdır. Hâl böyleyken bu tartışmaları ve kavgaları izlerken üzülüyorum.
Asgari ücret 46 bin olsa ne olur, olmasa ne olur?
Sistem değişmediği sürece bir şey değişmez, sadece rakamlar değişir.
Birkaç yıl önce 100 bin TL olan araba şimdi 1 milyon TL.
Birkaç yıl önce 200 bin TL olan ev şimdi 4 milyon TL.
Enflasyon varsa sadece rakamlar değişir, oran değişmez.
O yüzden asgari ücret yüksek çıksa sevinmeyin, düşük çıksa üzülmeyin.
Enflasyon kontrol altına alınmadığı sürece çile devam eder.