Sizlerle unutamadığım bir anımı paylaşmak istiyorum.

Manisa, Gediz ovası meşhur üzümü kadar bir zamanlar pamuğu ve tütünüyle de tarımda söz sahibi illerden biriydi.

Eskiden yazları çoğu aileler bağa ya da tarlaya giderdi.

Üzümcüler bağ, pamuk, tütün vs. yetiştirenler ova derlerdi. Yazın gidenler bağ damlarında hasada kadar kalırdı. Benim köy bağlantım olmadığı için bu merakımı komşuların tarlalarına giderek, aklımca köy hayatını öğreniyordum.

Ara sıra gittiğim pamuk toplama işi benim için çok ilginç ve eğlenceliydi. En çok da traktörle gidip gelme, öğlen paydosları hoşuma giderdi.

Pamukların birinci el, ikinci el toplamasını, pamuk sepetlerine kelter denildiğini, balyalama vs işlerini çiftçilerin yaşantılarını görüyordum.

Bir öğlen vakti herkesten önce ellerimi yıkamak için tulumbaya koşuyordum.

Kimse beni geçmemeliydi tam tulumbaya yaklaşmıştım ki birden durdum!..

Gözlerime inanamıyordum...Tulumbanın yanında, yandaki tarlanın sahibinin bir buçuk yaşlarındaki oğlu vardı. Kucağında da bir yılan...

Çocuk yılanı seviyor, ağzına götürüyor, yılanın başını tulumbanın önündeki su birikintisine sokuyor, yılan da çocuğa sarılıyor beline, boynuna dolanıyor, adeta çocukla oynuyordu. Yılan biraz uzaklaşınca çocuk ağlıyor, yılan geri dönüp çocuğun kucağına geliyor, çocuk yılanla sevinç içinde oynamaya devam ediyordu.

Ben gördüklerim karşısında şaşırmıştım.

O sırada diğer insanlar gelince yılan çocuğun kucağından kaydı, otların arasında hızla kayboldu.

Benim korkuyla karışık şaşkınlığım geçmemişti ki çocuğun annesi geldi. Ben heyecanla; "Teyze çocuğun yılanla oynuyordu" dedim. Kadın çocuğu kucağına alırken, üzüntülü bir sesle;

"Demek yılan bile oğlumun kör olduğunu anlamış da dokunmamış. Oğlum doğuştan görmüyor." dedi. On iki yaşındayken yaşadığım bu olayı o an hisettiğim acıyı ve o annenin çaresizliğini hiç unutamadım...

Bir de yılanın o masum yavruyla kurduğu iletişimi...

Çocuk yılanı o kadar hırpalarken, yılanın ona hiçbir şey yapmaması...

Öyle derin, öyle anlamlıydı ki...

Gözleri görmeyen masum yavruya, annesinin dediği gibi yılan bile dokunmamıştı.