31 Mart Yerel Seçimleri bitti sanmayın. Film yeni başlıyor. Sandıktan çıkan sonuç öyle farklı yerlere gidiyor ki, meselenin ucu bucağı yok adeta.

Aslında sebepleri sonuca bağlı olarak herkes sıralıyor. Ama öncesinde bu sonucu görebilmek çok zor değildi.

17 Mart’ta kaleme aldığım yazı aslında önemli emarelerle doluydu. Çünkü seçime özellikle son 20 gün kala yarışın CHP lehine bir sonuca doğru gittiğini seçmen söylemlerinden görmek mümkün oldu benim için. Gelişmeleri partililerden ziyade daha çok sade vatandaş üzerinden okumak gerekiyor. Çünkü çoğunluğu onlar oluşturuyor.

Mesela Manisa’da Cumhur İttifakının 450 ile 500 arasında bir oyu vardı son genel seçimde. Ancak bu rakam ittifakın kemik oyu değil. Dolayısıyla kitlelerin tercihi de şaşırtıcı değil.

17 Mart günü, yani seçimlere 14 gün kala yazdığım yazıdan birkaç cümle aktarayım.   

“Bu seçimde beklenmedik tüm sonuçları bekleyin!

Manisa’nın nüfusunun yüzde 20’ye yakını emekli. Bunun ne önemi olabilir? Yüzde 20’lik bölüm yaklaşık 250 bini aşkın kişi demek.

Bu tek başına çok önemli bir rakam.

Bu bir yerel seçim. Emekliler seçimin kaderini belirleyen tek etken olamaz elbette. Ancak topyekûn bir mutsuzluk söz konusu. Emeklilerin büyük bölümünü, yani 15 bin ve altı maaş alanlar ile özellikle 10 Bin TL civarında aylıkla geçimini sağlamaya çalışan emeklilerde ciddi bir memnuniyetsizlik var.   

Bu mırıldanmanın sandığa yansıma ihtimali gittikçe güçleniyor. Çünkü seçmen genel seçimde kıyamadığı, güvendiği iktidara yerel seçimde acımayabilir. Bir mesaj vermek, bir tavır ortaya koyması sürpriz olmaz.

Aslında bu varsayımdan yola çıkmak istemenin ana sebebi şu: Seçimlerde ortaya çıkacak absürt, beklenmedik ya da sürpriz sonuçları şimdiden okuyabilme isteği.

Adaylardan biri 400 bin oyun altına düşerse, bu diğerinin 500 bine yakın oy alması anlamına gelecektir."

Yazı benzer tespitlerde devam ediyor.  

Ancak 500 bin rakamını telaffuz etmek belki benim açımdan riskli hatta dalga konusu olacak kadar absürt bir tahmindi. Nihayetinde müneccim değilim. Fakat seçmen hareketleri ve kitlelerin özellikle Ferdi Zeyrek’e olan ilgisi sıradan değildi.

Bunu gidişatı, objektif bakan birçok kişi gördü.

Ergün’ün aldığı oy 300 binin de altına kaldı. Bu da Zeyrek’in 507 binin üzerinde oy almasına doğal olarak yol açtı. Kitleler resmen adayını değiştirdi.

İlginçtir; CHP’lilerin de desteğiyle 2009 yılında Manisa’da seçimleri kazanan Ergün 15 yıl sonra yine CHP’lilerin karşıt oylarıyla bu kez koltuğunu kaybetti.

Şunu da not olarak düşeyim; Manisa’da kaybeden belediye başkanları kötü çalıştığı için kaybetmedi. Kazananlar da çok çok iyi çalıştığı için kazanmadı. Burada seçmen refleksi toplumsal bir mesaja dönüştü. Ve hedefte kaybeden adaylardan çok hükümet vardı.

Ben sonucu genel anlamda böyle okuyorum. Ana sebep buydu. Son iki ayda Mehmet Şimşek’le Merkez Bankası seçimlerin kaybedilmesi için ne yapılması gerekiyorsa onu yaptılar. 

Aldıkları kararlar farklı yönde olsa hiç şüphesiz bu seçmen tercihlerine farklı yansırdı.  

Ergün'ün son dönemde yaptığı hataların da ciddi payı var. 

CHP’nin Özgür Özel önderliğinde doğru stratejisi, mantıklı aday tercihleri tepkili, kızgın seçmen için adresi belirledi. 

Ve CHP Manisa’da inanılmaz bir başarı hikayesi yazdı. Sadece büyükşehir değil 14 ilçe belediyesi de CHP’ye geçti.

Ferdi Zeyrek’in rüzgarı ilçe belediye başkan adaylarına da yansıdı.

Bugün ilk devir teslimler yapıldı. Gözler Büyükşehir Belediyesindeydi.

Ferdi Zeyrek belediye önüne geldiğinde kopan alkış tufanı bana Kuzey Kore liderinin alkışlandığı o görüntüyü hatırlattı. Sanki alkışlamayan kovulacak, alkışlayanlar hatta tezahürat yapanlar görevde kalacaktı. Eleştirmek değil amacım. Elbette alkışlanacak. Ama bazı tavır ve davranışlar pek samimi değildi.

Ben Ferdi Zeyrek’in genel bir işten çıkarım hamlesi yapacağına kesinlikle ihtimal vermiyorum. Buna gerek de olmamalı. Mutlaka kendi beyin takımını oluşturacaktır. Kadrosunda değişiklikler yapacaktır. Ama alt kademede çalışan personellerin işine devam edeceğini düşünüyorum.  

Ve gelelim Ergün-Zeyrek mücadelesinin 2. bölümüne…

Birinci bölüm aslında yıllar önce başladı. Ferdi Zeyrek’le Ergün daha önce birkaç farklı mevzuda karşı karşıya gelmişti. Derken seçimlerin gelmesiyle birlikte Zeyrek CHP’nin büyükşehir belediye başkan adayı oldu.  

Ve ilk bölümün final sahnesi çekimleri de böylece başlamış oldu. 31 Mart’ta ise film Ferdi Zeyrek adına mutlu sonla bitti. Daha doğrusu biz bitti zannettik. Meğer ikinci bölümün çekimlerine başlanmış bile haberimiz yok!

Bugün Büyükşehir Belediyesinde gerçekleşen devir teslimde Ferdi Zeyrek çok sıcak değildi. Ergün ise daha çok bir ağabey edasıyla çeşitli tavsiyelerde bulunup koltuğu Zeyrek’e devretti.  

Törenin ardından Ergün, MHP il binasında basının karşısına çıkıp, belediyede son 2 gündür yaşananlarla ilgili iddiaları yanıtladı. Çünkü Ferdi Zeyrek önceki gün Manisa Adliyesine giderek Cengiz Ergün hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Peki bundan sonra ne olur?

MHP’deki toplantıda söz alan MHP İl Başkanı ile Ülkü Ocakları Başkanı, Ergün’ü destekleyerek, Ferdi Zeyrek ve CHP’ye çeşitli mesajlar içeren söylemlerde bulundular.     

Sonuç itibarıyla filmin ikinci bölümünün çok gergin sahneleri olabileceği ihtimaline karşın şunu söylemekte fayda var. Ergün-Zeyrek mücadelesinde her ne yaşanacaksa, çerçevesi hukukun dışına taşmamalı. Yoksa 2.bölüm karakolda bitebilir. Bu da kimseye fayda getirmez.  

Bu film devam edecek. Çünkü mahkemelik süreçler olacak. Zeyrek’in hukuki girişimleri olacak. Cengiz Ergün de bugünkü söylemlerine bakılırsa pek köşesine çekilmeyecek. Verilen vaatleri takip edeceğini söyledi. Siyasetin içinde kalacağı kesin gibi duruyor.

Çok uzattım, son cümleler…

Ferdi Zeyrek’in bir an evvel işine odaklanıp, vaatlerini yerine getirebilmek için harekete geçmesi gerekiyor. Büyükşehir meclisinde çoğunluk CHP’de olacak. Dolayısıyla birçok kararı rahatlıkla alabilecek CHP grubu. Bu da Ferdi Zeyrek açısından büyük avantaj demek.

Umarım bu avantaj Manisa’ya güzel yansır.