Hadi bir anlığına her şeyi bir kenara bırakalım. İdeolojileri, siyasi aidiyetleri, lider hayranlıklarını ya da öfkeleri...
Sade bir soruya yanıt arayalım;
Recep Tayyip Erdoğan'a yeniden seçilme hakkını anayasamıza rağmen almalı mı? Öyleyse neden yeniden seçilmeli?

Bu soruyu özellikle “Erdoğan devam etmeli” diyen yurttaşlarımıza yöneltip sakin ve ön yargısız bir muhasebe yapalım istiyorum.

Mesela ekonomiden başlayalım.
TÜRK-İŞ’in Haziran 2025 verilerine göre:

Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 26.115 TL.
Yoksulluk sınırı 85.066 TL.
Bekâr bir çalışanın yaşama maliyeti ise 33.587 TL.
Mevcut asgari ücret ise 22.105 TL.

Yani, Türkiye’de tek başına yaşayan bir çalışanın yaşama maliyeti, asgari ücretin 11.482 TL üzerinde.
TÜİK’in açıklamasına göre enflasyon yıllık bazda %35,41, ENAG gibi bağımsız kuruluşa göre %71,23. Dünya Bankası verilerine göre Türkiye, OECD içinde en yüksek gıda enflasyonuna sahip 3 ülkeden biri.


İstihdam mı?
TÜİK verilerine göre işsizlik oranı %8,5 görünüyor. Ancak geniş tanımlı işsizlik (umudunu yitiren, eksik istihdam edilen ve işbaşı yapamayanlar dahil) %24’ü geçiyor.
İstanbul Planlama Ajansı’na göre bu oran gençlerde %31’in üzerinde.

Peki ya dış politika?
2000’lerin başında “komşularla sıfır sorun” vizyonuyla yola çıkan Türkiye, bugün neredeyse tüm komşularıyla sorunlu.

En uzun sınırımızı paylaştığımız Suriye paramparça. Milyonlarca mülteciyle ekonomik ve sosyal sorunlarımız derinleşiyor.

Kürtlerle ortak bir Suriye devleti ihtimali her zamankinden daha somut.

5. nesil savaş uçağı F-35 programından çıkarıldık. F-16 modernizasyonu için İsveç’in NATO üyeliğini onayladık, ama henüz net bir sonuç alınamadı. Bu pek konuşulmayan çok çok büyük bir sorun.
Yunanistan F-35’lerini teslim aldı bile.


İç güvenlik?
Sokakta kadın cinayetleri, mafya hesaplaşmaları, silahlı çatışma, dolandırıcılık, çocuk istismarlarıyla dolu haberler sıradanlaştı. Doğru düzgün ceza dahi almıyorlar. Hapishanelerimiz kapasitesinin %30 üzerinde mahkumu barındırıyor.

Sağlık mı?
MHRS’den randevu almak artık neredeyse piyango gibi.
Görüntüleme için haftalar, bazı branşlar için aylarca bekleniyor.
Sağlık personeli tükenmiş durumda.

Eğitim?
OECD’nin PISA verilerine göre Türk öğrenciler okuduğunu anlamada, matematikte ve fen bilimlerinde son sıralarda.
Dünya üniversite sıralamalarında ilk 500’de bir Türk üniversitesi yok.
Devlet okullarıyla özel okullar arasındaki uçurum derinleşti. Orta sınıf çocuğu ya imam hatipte ya da kalitesiz özel okullarda…

Adalet sistemi?
Bağımsız ve tarafsız yargıya güven, yapılan tüm anketlerde kamuoyunda en düşük seviyede.
Soruşturmaların ve tutuklamaların siyasi araç olarak kullanıldığına dair endişeler yaygın.

Toplumsal barış?
Türkiye hiç bu kadar kutuplaşmamıştı. Ailelerin, arkadaşlıkların siyasi tercihler yüzünden dağıldığı bir ülkedeyiz artık.

Peki bu şartlarda Erdoğan neden devam etmeli?

Lider karizması mı? Evet, Erdoğan bu topraklarda çok güçlü bir siyasi figür.
Ama mesele artık karizma değil, yönetim kalitesi.
Ve bu tablo, ülkenin daha fazla aynı yöntemlerle yönetilmemesi gerektiğini açıkça gösteriyor. Tek adam üzerine kurulu yönetim sistemleri dış müdahaleye en açık sistemlerdir.

Bu yazı bir muhaliflik manifestosu değil.
Bir yurttaş olarak, memleketine dair kaygı taşıyan herkesin zihninde olması gereken soruların altını çizme çabası.

Tek bir makul sebep gösterin Erdoğan’ın neden devam etmesi gerektiğine dair, hatta yazımın altına yorum bırakın okuyanlar da faydalansın...

Çünkü ben, neden etmemesi gerektiğine dair fazlasıyla sebep sayabiliyorum.