Ne belediyeymiş arkadaş! Paylaşılamıyor… Açıklamalar havada uçuşuyor. Başkan bir demeç veriyor, Ak Parti’den cevap geliyor, MHP açıklama yapıyor, tansiyon giderek yükseliyor. Büyükşehir belediye seçimleri yaklaştıkça bu tansiyon belli ki giderek dah

Ne belediyeymiş arkadaş!

Paylaşılamıyor…

Açıklamalar havada uçuşuyor.

Başkan bir demeç veriyor, Ak Parti’den cevap geliyor, MHP açıklama yapıyor, tansiyon giderek yükseliyor.

Büyükşehir belediye seçimleri yaklaştıkça bu tansiyon belli ki giderek daha da yükselecek.

Bir tarafta Berk Mersinli’nin deyişiyle” kadrolaştıklarını itiraf edenler…”

Diğer tarafta Tamer Akkal’ın söylemiyle “ağlayıp zırlayanlar…”

Daha seçimlere 2 yıldan fazla zaman var, tartışmalar kesilmiyor.

İnsanın aklına da ister istemez, şu belediyeyi yönetmek ne kadar kutsal bir şeymiş arkadaş demek geliyor!

**

Yol yapmak, otopark yapmak…

Park-bahçe yapmak…

Yeni tesisler açmak…

Elektrik-su hizmetlerini düzenlemek…

Ulaşım rahatlığını sağlamak…

Kültürel etkinlikler yapmak…

Şehrin havasını-suyunu, dağını ovasını, halini otogarını yapmak-düzenlemek-yenilemek için siyasiler neredeyse birbirlerini yiyecekler, didişmekten-atışmaktan geri durmuyorlar.

Demeç üstüne demeç, polemik üstüne polemik…

**

Bir partinin il ya da ilçe kongresi yapılır, kazanan veya kaybeden değerlendirilirken söz döner dolaşır, büyükşehir belediye başkanlığı adaylıklarına gelir.

Yok efendim asıl amaç zaten kongrede seçilmek değil hesaplar büyükşehir için yapılıyormuş!

Belediye meclis üyesi de olan MHP’lilerden istifalar olur, günlerce konuşulur.

Bir siyasi açıklama yapar, hemen aportta bekleyen karşı taraftan açıklama gelir.

**

Çok şanslı hissediyorum kendimi!

Büyükşehrimiz Manisa’yı yönetecek kişiyi büyük bir merak ve heyecanla bekliyorum!

Böylesine ağır yüklerin altına girecek sorumluluk sahibi kişilerin çokluğu göğsümü kabartıyor!

Seçim propagandalarını şimdiden görür gibiyim…

“Manisa’yı birlikte büyütelim!”

“Ağlayarak zırlayarak değil hak ederek!”

“Emaneti geri almaya geldik!”

“Manisa’yı 2023’e birlikte taşıyalım!”

“Ara verdiğimiz yerden sizinle yola devam!”

“Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır!”

“Yarım kalan hizmetlerimizi tamamlamak için tekrar görev istiyoruz!”

“Onlara ıslık çalın hizmet aşkımıza yol açın!”

**

Siyaset kazanı Manisa’da kaynıyor…

Büyükşehir için kaynıyor…

Halk neresinde bu tartışmanın?

Bir kentli için belediyeyi yönetecek kişinin siyasi kimliği ne kadar önemlidir?

Seçmen, oyunu yerelde siyasi partiye mi verir, hizmet yapacağına inandığı kişiye mi?

Hangisine vermelidir?

Siyasi kimlik arka planda olmalıysa, siyasi didişmeler ne kadar anlamlı ve gerekli olabilir ki?

Tartışmayı partiler üzerinden yapmak kime ne kazandırır?

Demirel’in deyişiyle 24 saatin bile uzun olduğu Türk siyasetinde 2 yıl önceden hesaplar içine girmek, 2 yıl sonrasının seçim zeminini hazırlamaya kalkışmak beyhude bir çaba mıdır, yoksa tersine aslında yapılmak istenen belediye tartışmaları üzerinden tamamen siyasi ve biraz da ego tatminine yönelik polemik yaratma çabası mıdır?

**

Çok doğru bulduğum bir deyim var demeç savaşlarında…

“Kendi evinin önünü süpürmek...”

Evet herkes önce kendi evinin önünü süpürmeli ama siyasiler değil yalnızca…

Bu şehirde yaşayan herkes…

Bu şehrin doktorları…

Bu şehrin öğretmenleri, polisleri…

Minibüs şoförleri, pazarcıları…

Rektörü…

Bakkalı, manavı, gazetecisi, lokantacısı…

Herkes evinin önünü süpürse, zaten belediyeyi veya tüm ilgili kurumları suçlamaya veya onların ağzının içine bakmaya gerek kalmaz.

Su akar yolunu bulur…