Anadolu’nun neresine gidersen git, acıklı aşk hikayesi çıkıyor karşınıza. Hangi şarkıyı, hangi türküyü, hangi şiiri açsan, sevip kavuşamayan, sevdiği başkasına yar olmuş insan hikayeleri.

Ümit Besen’in “Nikah Masası” da öyle, Ferdi Tayfur’un “Ne o teller duvaklar, gelin mi oluyorsun?” şarkısı da öyle. Örnekleri saymaya kalksak bitiremeyiz inanın.

Son günlerde hit olan, Ünlü Şarkıcı Emir Can İğrek'in “Ali Cabbar” isimli şarkısı sosyal medyada gündem oldu. Ali Cabbar şarkısını dinleyip beğenenler, hikayesini merak edip araştırmaya başladı.

       “Ne ateş var ne de duman amma

       Tutuşur alevler yanar Ali Cabbar.

       Sevdiğin kız başkasına varmış

       Dayanabilirsen dayan Ali Cabbar.”

Yazılanlara göre; Tekirdağ'ın küçük bir köyünde yaşayan Ali Cabbar, beş çocuklu ailenin ortanca oğludur. Köydeki düğünlerde babasıyla gırnata çalmaktadır. Ali Cabbar yine bir gün gittiği bir düğünde köyünden bir kıza sevdalanır. Ancak kızın ailesi kızı isteyen bir başkasıyla nişanlar. Ali Cabbar içine kapanır, bir süre gırnata çalmayı bırakır. Bir gün babasının 'Al gırnatanı oğlum, akşama düğün var. Yürü Ali Cabbar.' demesi üzerine düğüne doğru yola çıkar.

     “Baban der, ‘Al gırnatanı oğlum.

      Akşama düğün var, yürü Ali Cabbar’

      Sevdiği kız başkasına varmış.

      Oynar el oğluyla çalar Ali Cabbar.

Ali Cabbar, gittiği düğünde gırnatasını çalarken sevdiği kızın evlendiğini görür. Hayata küser. Aşkı artık kara sevdaya dönen Ali Cabbar gördüklerinden sonra askere gitmeye karar verir. 6-7 ay sonra ise köye Ali Cabbar'ın şehit düştüğü haberi gelir.

        Gideli altı yedi ay olmuş

        Haberi de düşmüş köye Ali Cabbar.

        Sesi susmuş, gırnatası susmuş

        Bir türkü bırakmış bize Ali Cabbar...

Hikaye gerçek midir değil midir bilinmez. Dilden dile anlatılan, sosyal medyadan paylaşılan bu şekilde. Ancak hikayenin gerçekliğinden ziyade, şarkıyı paylaşanlar, dinlerden derinlere dalanlar genellikle Ali Cabbar’dan ziyade, kendi kavuşamadıkları, ayrıldıkları sevgililerine yanarlar.

Hani İbrahim Sadri, garibanlıktan oğluna araba alamayan bir babayı anlattığı “Kırmızı Araba” şiirinde, “İşte bu kara bıyıklı Süleyman’ın hikayesidir. Ve herkesin bir yerine bir gün bir Süleyman acısı değmiştir” diyor ya. Herkesin bir yerine Ali Cabbar acısı da değmiştir.

O yüzden soruyorum. Şarkıyı dinlerken, Ali Cabbar’a mı yanıyoruz yoksa kendimize mi?

Sağlıcakla kalın…