Telefonunun alarm sesiyle uyandı her sabah olduğu gibi. Sağ eliyle telefona uzandı, yüzüne yaklaştırdıktan sonra gözlerini araladı. Alarmı kapatıp, facebook uygulamasını açtı. Hızlıca ekranı kaydırdı aşağıya, o uyurken çok önemli bir şey olup olmadığın

Telefonunun alarm sesiyle uyandı her sabah olduğu gibi.

Sağ eliyle telefona uzandı, yüzüne yaklaştırdıktan sonra gözlerini araladı. Alarmı kapatıp, facebook uygulamasını açtı. Hızlıca ekranı kaydırdı aşağıya, o uyurken çok önemli bir şey olup olmadığını kontrol etti. Gece kuşu arkadaşlarının paylaşımlarına baktı, şarkı paylaşanlar, kadeh tokuşturanlar, ya da şiir dizeleriyle geceyi noktalayanları gördü.

Haber sitelerinin güncellemelerinde önemli bir şey yoktu. Ya bir önceki günün haberlerinin yeni başlıklarla sunumu, ya komik fotoğraf galerileri, ya da bir magazin ünlüsünün şok açıklamaları…

Durum yazısına tıklayıp, “günaydın herkese, iyi haftalar olsun” yazdı, akşamdan twitterdan kopyaladığı manzara resmini fotoğraf galerisinden yükledi ve paylaş sözcüğüne tıkladı. Artık güne başlayabilirdi…

Akıllı telefonunu eşofmanının cebine koyarak doğruldu yataktan, bir-iki gerindi, sonra banyoya gitti. Lavaboda yüzünü yıkadı, dişlerini fırçalarken o gün yapacaklarını kafasından geçirdi, telefonu cebinden çıkarıp alafranga tuvaletine oturdu ve haber sitelerinin uygulamalarını açarak göz gezdirdi. Hava durumuna baktı. Sonra twitterda dolaştı biraz, birkaç tweeti favlayıp bir o kadarını retweetledi, banyodan çıktı.

Ütülü iş giysilerini giyerken, whatsapp’ın mesaj sesini duydu, ekrandaki ön izlemeye baktı, “günaydın… akşam yemeğini unutma…” yazısını görünce, kimden geldiğini de, devamında ne yazdığını da anlayıp gülümsedi. Güne gülümseyerek başlamak en sevdiği şeylerdendi…

Arabasına biner binmez, akıllı telefonunun telefon özelliğini kullanarak, birkaç iş görüşmesi yaptı, kimin neyi ne zaman yapması gerektiğini söyledi, sonra motoru çalıştırıp müziği açtı ve işe doğru yola koyuldu. Kırmızı ışıkta telefonun şarjının azaldığını gördü ve hemen vites kolunun altındaki kabloya uzanarak enerji yüklemesi yaptı en yakın arkadaşına…

Trafik sıkışıklığında arasından geçtiği binaların ve güneş ışığının yansımasının fotoğrafını çekti, siyah-beyaz yaptı fotoğrafı ve instagramda paylaşarak, “çok güzel bir gün başlıyor yine” notunu yazarak #gün #sabah #güneş # diye etiketlemeyi unutmadı. Birazdan görüşeceği iş arkadaşıyla mesajlaştı, radyodan sıkılıp bir müzik uygulaması açarak bluetoothla arabaya verdi sesi.

İş yerine gidince masasına oturur oturmaz swarmdan yer bildirimi yaptı, bilgisayarını açtı, maillerine göz gezdirdi, yanına gelen arkadaşıyla şakalaştı, ona akşam çektiği fotoğrafları gösterdi telefonundan, sonra işine gömüldü.

Öğle yemeğine giderken bir yandan yürüyüp bir yandan twitterdaki gündeme göz attı, bir-iki retweet yaptı, yemeğini yedikten sonra kahvenin yanına sigarasını koyup fotoğrafını çekti, “öğle yorgunluğu” yazarak facebookta paylaştı.

Yemekten döndükten sonra “iyi ki doğduuuun” sesleriyle karşılaştı, doğum gününü unutmayan arkadaşlarına teşekkür etti, mumu üfledi, kendi telefonuyla fotoğraflar çektirdi, hem instagrama, hem de twitter ve facebooka koydu, gelen bütün facebook kutlama mesajlarını beğenip bazılarına yorum yazarak teşekkür etti.

İşten arta kalan zamanlarında Can Yücel’den bir iki dize, iki tane de özlü söz paylaştı takipçileriyle. Sonra işi bitince arabasına atlayıp akşam yemeği için restorana gitti.

Masada sevgilisini beklerken, google’a girip biraz dolaştı, iki köşe yazısı okudu, ülke gündemine dair yorumlar yazdı, messenger’da gündüz yanıt veremediği mesajları okuyup bazılarına yanıt verdi, sonra whatsapp’daki arkadaşlarıyla lafladı, sinemada hangi filmlerin oynadığını merak etti, seanslarına bakarken, sevgilisi geldi, öpüştüler, yerlerine yerleştiler. Kadının elinde süslü bir paket vardı, doğum gününü kutladı, paketi açtı, içinden çıkan yeni model tableti görünce “ah sen yok musun” bakışı attı sevgilisine, sonra yemek siparişlerini verdiler.

İkisi de telefonlarını çıkarıp çok güldükleri paylaşımları tekrar izlettiler birbirlerine, yanan telefon ışıkları, mesaj sesleri arasında yemeklerini yediler. Yan yana oturup kendi fotoğraflarını çektiler, sonra da garsonu çağırıp masayı da alan bir resim çekmesini istediler, sosyal medya hesaplarında paylaştılar, kahvelerini içerken de, beğenileri gözden geçirip yorumlar yaptılar, yapılan yorumları birbirlerine okuyup bolca güldüler.

Adam bir bara gitmeyi teklif etti, sevgilisi şehir dışından kardeşlerinin geldiğini, maalesef geceyi uzatamayacağını, evde kendisini beklediklerini söyledi. Sonra “sizi tanıştırayım dur,” dedi, telefonunu çıkarıp görüntülü arama yaptı, kardeşleriyle sevgilisi ekrandan tanıştılar, karşılıklı gülüşüp el salladılar.

Artık yaşlanıyorum diye düşündü adam, eskiden olsa sabaha kadar eğlenirdim, arkadaşlarla buluşurdum, artık doğum günleri bile sade geçiyor, yorgunluk çöktü iyice diye söylenerek eve gitti. Bir film buldu televizyonda, elinde telefon, bir gözü televizyon, bir gözü telefon ekranında uyuyakaldı…

**

Buradaki kişi, bir kadın da olabilirdi, bir üniversite öğrencisi de, bir öğretmen veya bir esnaf da olabilirdi. Fabrikada işçi, bir doktor veya bir polis…

Hangi sınıftan veya gelir grubundan olduğumuzun önemi yok. Önemli olan akıllı telefonumuzun olması…

Yukarıdakiler bir fazla veya iki eksik olsun ama yeter ki telefonumuz akıllı olsun!..