BU İŞKENCEYE BİRİ DUR DESİN Manisa nefes darlığı çeken hastaya benziyor. Şehir tıkanıyor hızla. Yollar malum. Caddeler dar. Trafikte sık sık ambulans ve itfaiye sirenleri duyuyoruz. Bu aslında çaresizliğin sesi. Bütün bunlar şehrin planlamasıyla ilgili
BU İŞKENCEYE BİRİ DUR DESİN
Manisa nefes darlığı çeken hastaya benziyor. Şehir tıkanıyor hızla. Yollar malum. Caddeler dar. Trafikte sık sık ambulans ve itfaiye sirenleri duyuyoruz. Bu aslında çaresizliğin sesi. Bütün bunlar şehrin planlamasıyla ilgili yapılan yanlışların faturası. Yani şu saatten sonra Doğu caddesini genişletemezsiniz. Veya İbrahim Gökçem Bulvarı’ndaki evleri yıkamazsınız. Ama bir şeyi yapabilirsiniz… Trafiği hiç olmazsa azda olsa rahatlatmak için bazı kurallar koyabilir ve şehri buna alıştırabilirsiniz.
Bir fotoğraf var yazının içinde. Bu işkence fotoğrafını özellikle paylaşıyorum. Sadece siz değil, bu ilin trafiğini sözde yöneten İl Trafik Komisyonu Üyeleri ve bu işin yetkililer de görsünler diye… En önde açık kasa bir arabanın üzerinde davul zurnalı şenlik ekibi! Onun arkasında iki adet at, arkasında mutlu insanlar! Ondan sonra konvoy oluşturmuş bir kaç mutlu araç sürücüsü. Ve onların arkasında atların ilerlemesini bekleyen onlarca mutsuz sürücü ve insan!!! Aralarında hastası olan var, işine yetişmeye çalışan var, ambulansın içinde ölmek üzere olan var. Var, var, var… Anlayan var mı acaba? Ailelerin sünnet düğünü yapması ve o mutluluğu doyasıya yaşaması kadar doğal bir şey olamaz. Buna hiç kimsenin lafı yok. Ama düğün derneğin de bir yeri olur. Her sünnet yaptıran atları alıp, doğu caddesine çıkarsa ki çıkıyor, o zaman bu gelenek olmaktan çıkar işkence olur. Diğer insanların hakkını, hukukunu ayaklar altına almak olur. Cumhuriyet caddesinde, Doğu caddesinde, İbrahim Gökçem Bulvarı’nda, Karaköy’den geçen İzmir caddesinde at’ın, devenin ne işi olabilir? Onlarca araç atların hızına göre mi ilerleyecek? Bu işkenceye kim dur diyecek? Bu caddeleri konvoyların geçişine kim yasaklayacak? Var mı fikri olan? Biz bu kafayla büyükşehir olacağız bide!
