“Sus lan…” * “Şerefsiz herif…” “Hayvan herif…” * “Erkeksen dışarı gel…” * “Hırsız…” “Haysiyetsiz…” * “Kıvıra kıvıra bir hal oldun…” * “Sen adisin…” ** Yukarıdaki hitaplar Meclis tutanaklarından! Şunlar da siyasi liderlerimizin ya da parti ü

“Sus lan…”

*

“Şerefsiz herif…”

“Hayvan herif…”

*

“Erkeksen dışarı gel…”

*

“Hırsız…”

“Haysiyetsiz…”

*

“Kıvıra kıvıra bir hal oldun…”

*

“Sen adisin…”

**

Yukarıdaki hitaplar Meclis tutanaklarından!

Şunlar da siyasi liderlerimizin ya da parti üst yönetiminde yer alan siyasetçilerimizin özlü sözlerinden:

*

 “bahtsız bedevi”

“aman ha kutup ayılarına dikkat et”

*

“Babalar gibi satarız”

*

“şeyini şey ettiğimin şeyi”

*

“ananı da al git buradan”

*

“Artistlik yapma…

*

“Ayak takımı bunlar…

Cahiller…”

*

“Yahu…

Be…

Ulan…”

 

YAZ YAZ BİTMEZ!

***

Türkiye’de herkes siyasetin seviyeli, nezaket ölçülerinde olmasını istiyor ama iş uygulamaya geldiğinde, buna pek kimsenin uyduğu söylenemez.

Genel başkanlardan il-ilçe yöneticilerine kadar siyasetin her ayağında giderek daha da artan bir seviyesiz üslup, nezaketsizlik aldı başını gidiyor.

Milletvekili, taşıdığı sorumluluk, temsil ettiği görüşler bundan zarar görür mü diye düşünmeden, son derece gereksiz, anlamsız, gerçekten hiç yakışık almayan bir tweet atıyor; karşı görüşün temsilcileri de hemen bunu fırsat bilip içinde “ayak bağları”, “haddini bildirmek” gibi son derece nazik(!) ifadeler barındıran sözlerle karşı taarruza geçiyorlar. Üstelik Türk siyasetinin parti ayırt etmeksizin bu tür yakışıksız sözlerle dolu tarihi olduğunu unutarak…

Siyaset yapanlar böyle bir üslup zenginliği(!) içinde yaşarken, vatandaş da onlardan geri kalmıyor elbet; hemen yorumlarıyla müdahil oluyorlar:

*

“Sen kimsin millet adına konuşuyorsun.

Artistlik yapma…”

*

“yalan makinasına bağlasalar makinayı şaşırtırlar”

*

“CHP milletvekillerini ya hapishaneden ya da tımarhaneden seçiyor.”

*

“AKP tutuşmuş valla…”

*

“Boşuna kendinizi yormayın. Ak Parti Gümbür gümbür geliyor.”

*

“4 yıldır Manisa’ya çivi çakmayan Cengiz Ergün’ü başarılı belediye başkanı diye pazarlamaya çalışanlar avucunuzu yalayacaksınız.”

*

''4 yıldır Manisa’ya çivi çakmayan Cengiz Ergün'' yazmış bir vatandaş çok merak ediyorum nerede yaşıyorsun sen ey mübarek”

 

YAZ YAZ BİTMEZ!

***

Daha ilk Meclis’in açılmasından günümüze dek sayısız örnek var. Türk siyaseti maalesef nezaket ve siyasi etik konusunda, tarihi boyunca başarılı sınav vermemiştir.

Ancak günümüzde bu seviyesizliğin daha çok alıp başını gittiğini, hani neredeyse “yerlerde süründüğünü” söyleyebiliriz.

Bunun sebebinin, hem toplumsal olarak hem de siyasi olarak kutuplaşmasının artmasından kaynaklandığını düşünüyorum.

Salt kendi görüşünün doğru olduğunu sanma saplantısı, eleştiriye tahammülsüzlük, eleştiri ile hakaret arasındaki farkı bilme yoksunluğu, siyasi fanatiklik, tartışma ve empati kültüründen habersiz olma, gelinen durumun başlıca sebepleridir.

**

Yani aslında, siyasete ait gibi görünen sorun toplumsaldır. Toplumun modernizmi, sanki marketten alınacak bir meta gibi görmesi, teknolojinin yanında verilen kullanıma hazır bir paket gibi algılamasıdır.

Bir arada yaşama kültürünü yani gerçek anlamda demokrasiyi içselleştirememiş olması, işin kolayına kaçmasıdır.

Benim yazımın altına, “Asım Uslu, senden tiksiniyorum” yazan okur, “okur” olduğunu sanıyor!

Öfkesini kusmayı düşünce özgürlüğü sanıyor.

Murat Yalçın’a, aklınca alaycı dille eleştiri yaptığını sanıp hakaret ederek kör fanatikliğinin kurbanı oluyor.

Benzer şeyler ve daha fazlası siyasi haberlerimizin altında onlarca var.

Ama dediğim gibi, karşı karşıya olduğumuz seviyesizlik ve tersine işleyen modernizm sorunu bugünün sorunu değildir.

Bugün olan, durumun çok daha net, bütün çıplaklığıyla kendini belli etmesidir.

Ve sanırım çözüm için; önce kendi evimizin önünü süpürmeye başlamaktan başka çıkar yol görünmemektedir.

 

Not: Meclis tutanaklarından olduğunu belirttiğim ifadeler Taha Akyol'un 29 Nisan tarihli Hürriyet Gazetesi'ndeki "Meclis'te Çirkin Konuşmalar" yazısından alıntılanmıştır.