“Dayak cennetten çıkmadır”... “Kızını dövmeyen dizini döver”... “Kocanın vurduğu yerde gül biter”... “Kocadır, sever de, döver de”... “Eti senin kemiği benim”... “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin”... “İyilikle uslanma

 

“Dayak cennetten çıkmadır”... “Kızını dövmeyen dizini döver”... “Kocanın vurduğu yerde gül biter”... “Kocadır, sever de, döver de”... “Eti senin kemiği benim”... “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin”... “İyilikle uslanmayanın hakkı kötektir”... “Eşek sudan gelene kadar dövmek”... **   Ve daha onlarcası... Bu sözleri atasözü diye belleyen bir toplumda kadına karşı şiddetin tavan yapması doğal değil mi? Eminim ki, binlerce okurumuz arasında bile yukarıdaki sözlerden bir veya birkaçını doğru bulanlar vardır. **   Artık dövmek de kesmiyor erkekleri, öldürüyorlar... Öldürmek bile yetmiyor, boğazını kesip defalarca bıçaklıyorlar... O da yetmiyor, cesedi halıya sarıp evi ateşe veriyorlar! Bu nasıl bir nefrettir? Bu nasıl bir hastalıklı yapıdır ki, insanlık dışı bu davranışlar azalacağı yerde giderek artıyor, artarken daha da vahşileşiyor? Nasıl bir toplum olduk biz böyle? Bizi toplumsal bir histeri nöbetine sokan nedir? Şiddetin giderek kol gezdiği bir ülkede yaşamaya başladık. “Cinnet”le açıklanamayacak cinayetlere tanık olmaya başladık. Planlanmış, bilerek-isteyerek yapılmış, sonrasında pişmanlık bile duyulmayan cinayetler... **   Haber hizmeti sunduğunu iddia eden ulusal bir gazetemiz de, bu şiddete dikkat çekmenin yolunu sırtından bıçaklanmış kadın fotoğrafını manşetten vermekte bulmuş! Genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı’nın özrü kabahatinden büyük. İçimizi acıtmakmış amacı! Kadına yönelik şiddetin dayaktan ibaret olmadığını, ne boyutlara geldiğini göstermekmiş! Rahatsız etmekmiş amacı bizi!   Evet rahatsız oldum, içim acıdı! Bir insan olarak, bir erkek olarak utandım, rahatsız oldum. Ve bunun için o fotoğrafa ihtiyacım yoktu! Ölen kadının babasının da içi acıdı “Sayın” Fatih Altaylı sayesinde! Abisi de rahatsız oldu, kardeşinin belleğinde kalan son görüntüsünün o olması sağlandı! **   Şiddetin kötülüğünü göstermenin, insanları harekete geçirmenin yolu şiddetin kendisini göstermek değildir! Aynı mantıkla, her gün şehitlerimizin ölüm anlarını yayınlayalım o halde, bitsin bu terör belası! Cinsel istismarların görüntülerini mi yayınlayalım sürekli, önüne geçebilmek için? Tacizlerin, tecavüzlerin? İntihar edenlerin? Trafik kazasında parçalanmış cesetlerin?   Madem dikkati olabildiğine çekmekti gazetenin amacı, neden internet sitesinde mozaiklendi o halde aynı resim? Bu çelişki de neyin nesi? **   Her haber için (kaza, cinayet vs.) bizim de haber servisine birçok fotoğraf gelir. Gazeteci karşılaştığı her anı görüntüler. Bu onun görevidir. Duyarlı ve dikkatli olması gereken, kitlelere haberi ulaştıran yayıncıdır. Kentimizde gerçekleşen son cinayet haberini manisahaberleri.com olarak 3 ayrı haber olarak verdik. Hiç birinde fotoğrafı net olarak vermedik. Felaketten prim sağlamak olmadı amacımız hiçbir zaman. Murat YALÇIN, mesleğinde son derece titiz, duyarlı ve dikkatli bir gazetecidir. Sıkça karşılaştığımız kaza haberlerinde de aynı titizliği gösterir. Son olayı da tüm titizliği ve duyarlılığı ile sizlere ulaştırdı.   Haber sitemizde binlerce kez okundu, yorumlandı. Doğru ve tarafsız bilgilendirmek olan ilkemiz de hedefine ulaştı. **   Şiddeti yapanlar içimizde yaşıyor. Hepsi bu toplumun ürünü... Kadına uygulanan vahşice şiddetin, öldürmelerin önüne geçmeliyiz. Hep birlikte. İşe de “şiddet” kavramına bakış açımızı değiştirerek başlayabiliriz. Bir tokatı hoş gören anlayış, zamanla öldürmeleri bile kendi kafasında meşru görmeye başlayabilir. Şiddetin küçüğü her zaman büyüğüne yol açar. Kadına karşı şiddeti yok etmek için “şiddet” kavramını hayatımızdan çıkarmalıyız.   Ve atalarımızın her zaman doğruyu söylemediğini bilmeliyiz!..