Bir üyemizin, insanın içini ısıtan hatırası.

"Bundan yıllar önce, memleketten tanıdığımız, çok sevdiğimiz komşu bir ninemiz vardı. Kayınvalidem  her konuda ona çok yardımcı olurdu. Bu kalbi güzel ninemizin büyütüp, evlendirdiği  bir de torunu vardı. Alaybey'de de virane bir evleri...

Müteahhit arsa karşılığında nineye iki daire vermişti. Nine dairenin birini torununa verdi.  Torunu ne yapıp edip, diğer daireyi de üzerine almıştı. 

Bir gün bu ninemizi Huzur Evine yatırdıklarını öğrendik. Çok üzüldük.

Torunu iki dairesini alıp; "Ben sana daha iyi bakarım, benim yanımda rahat edersin. Gözüm arkada kalmaz." Diye yanına aldığı nine, bir müddet sonra torununa ağır gelmeye başlamış.

"Ninem sana huzurevinde daha iyi bakarım. Hem orada yaşıtların var." Diye ninesini kandırmış. Ninesini huzur evine yatırdıktan sonra bir daha yanına hiç gitmemiş.

Biz nineyi her hafta ziyarete gider, ihtiyaçlarını karşılardık. Her ay, yaşlılık maaşını çeker, onu ziyaret  ederdik.

Kayınvalidem 3- 5 günde bir gider, hal hatır sorar, kirlilerini eve getirirdi. Bazen de onu alır eve getirirdik.

Devamlı bizimle kal derdik, ama o, torunu tarafından uğradığı, haksızlığa, hayal kırıklığına hala alışamadığı için... Kimseye yük olmamak için bizde kalmazdı.

Her ay bankadan aylığını çektikten sonra bana; "Beni torunuma götür." Derdi.  Ninenin bu isteğini torununa söyleyince, torunu bin bir yalan ve bahaneyle bizi yolcu ederdi.

Bize getirip, gün boyunca misafir ettikten sonra, huzurevine son  gidişimizde, odasına yerleştirdikten sonra, bana ; "Oğlum ben 100 yaşına kadar yaşayacak değilim. Ölüm hak vaki olduğunda benim cenazemi sen kaldır...

Bugüne kadar her türlü fedakarlığı yapıp, bakıp büyüttüğüm torunum beni başından atıp, huzurevine bıraktı. Arayıp sormadı. Onu çok sevdiğim için hatalarını, nankörlüğünü görmezden geldim.

Ama siz; sen, eşin, bana, evlat oldunuz; kayınvaliden de kardeş ... Burada bile beni hiç yalnız bırakmadınız.  Bana can oldunuz, can yoldaşı aile oldunuz. Sizin hakkınızı ödeyemem.

Dualarımdan düşürmediğim, Allah'a şükür sebebimsiniz.

İyi ki rabbim sizleri karşıma çıkardı... İyi ki böyle karşılıksız yardım eden hayırlı insanları tanımayı nasip etti. Allah'a ne kadar şükür etsem azdır. Oğlum, benim cenazemi torunuma bırakma, sen kaldır..." Dedi. Bunları söylerken ağlıyordu.

Gözyaşları yanaklarından süzülürken, minnetle ellerimi sıkıyordu. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum.

Eşim, kayınvalidem, ben, onu hiç yalnız bırakmadık. Bir gün Huzur evi müdürü aradı;   "Gelseniz iyi olur." Dedi . Gittik,kendini iyi hissetmediğini söyledi. Hemen Devlet Hastanesi'ne götürdük.

Eşim bir tekerlekli sandalye buldu, onu doktorun odasına aldılar. On beş dakika sonra eşim ağlayarak dışarı çıktı.

Ninemizin vasiyet ettiği gibi cenazesini kaldırmak bize nasip oldu. Allah rahmet eylesin, hiç yatağa düşmedi, bilincini hiç kaybetmedi ve eminim Allah’ın sevgili kullarındandı. Ne ekersen onu biçersin, ben buna inanıyorum..."

Allah böyle iyi niyetli, merhametli komşuları hayatımızda hep var eylesin...