Atatürk, aramızdan ayrılalı tam 72 yıl oldu. Kim ne derse desin, bugün çağdaş uygarlık yolunda hızla ilerliyorsak, bunu Atatürk’e borçluyuz. Hele, çevremizdeki ülkelerde yaşananlara bakınca Atatürk’e olan hayranlığımız daha da artıyor. Kazanımlarımızın
Atatürk, aramızdan ayrılalı tam 72 yıl oldu.
Kim ne derse desin, bugün çağdaş uygarlık yolunda hızla ilerliyorsak, bunu Atatürk’e borçluyuz. Hele, çevremizdeki ülkelerde yaşananlara bakınca Atatürk’e olan hayranlığımız daha da artıyor. Kazanımlarımızın tümünde onun düşünceleri vardır. Onun düşüncelerinin güçlü ışığı yolumuzu aydınlatıyor. Atatürk’ün gösterdiği yol uygarlık yoludur.Atatürkçü olmak, Atatürk’ün “izinde” değil, “yolunda” olmaktır.
İz biter ama yol bitmez.
Atatürkçü olmak, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ve aşmak için çalışmaktır. Dünyanın bugününe ve geçmişine şöyle bir bakın, Atatürk’ün çağdaşı olan devlet adamları birer birer unutulup gittiler. Çoğunun heykelleri ve kurduğu sistemler yıkıldı. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet varlığını gelişerek sürdürürken, O gönüllerde hep yaşıyor.
Bilindiği gibi, ekonomide genellikle özel sektörden, devlet sektöründen ve karma ekonomiden söz edilir. Kooperatifleri de ayrı bir sektör olarak sayanlar vardır. Atatürk’ün özel sektörün varlığını kabul ettiğinden kuşku yok. Ancak Cumhuriyetin ilk yıllarında, ekonomide devlet sektörüne daha fazla ağırlık verildiği gözlemlenmektedir. Bunun nedeni de o yıllarda gelişmiş bir özel sektörün olamayışıdır. Savaş yıllarının ardından kurulan genç cumhuriyetin ilk yıllarında öne çıkan konu bu nedenle ağırlıklı olarak devletçilik olmuştur.
Kurtuluş Savaşı sonrasında, özellikle 1929 dünya ekonomik krizinin ardından ülkenin ekonomik yönden çok zayıf düştüğünü gören Atatürk, sanayileşme için devlet sektörünün devreye sokulmasını gerekli görmüştür. Atatürk’ün devletçiliğini o günlerin koşullarını göz önünde tutmadan değerlendiremeyiz. Gelişmek için kamu iktisadi kuruluşları oluşturulmuş, planlı ekonomiyle sanayi ve tarımda önemli gelişmeler kaydedilmiştir.
Atatürk, döneminde ülkenin büyük çoğunluğu köylüydü ve ilkel yöntemlerle karasabanla tarım yapmaya çalışıyordu. Ülkeyi kurtarmak için sabanın sapını bırakıp silaha, karnını doyurmak için silahı bırakıp, sabanın sapına sarılıyordu. Onun için “Köylü milletin efendisidir.” diyordu Atatürk. Onun için, köylünün kalkınmasında kooperatifçiliği gündeme getiriyordu. Atatürk’ün kooperatifleri gerekli görüşünün nedeni, küçük tarım işletmelerinin büyümesini sağlamaktı. Tarım işletmelerini ölçek büyüklüğe ulaştırmaktı. Tarımsal girdilerin ucuza getirilmesi ve ürünlerin de üreticiler lehine değerlendirilmesinde kooperatif sektörünün başarılı olabileceğini düşündüğünü biliyoruz Atatürk’ün. Kooperatifçiliğin gerçekleştirilmesi konusunda birçok yasanın çıkarılmasını sağlayan, bu konuda söylevler veren, kooperatifin kuruluşuna öncülük eden, kooperatif kuran, kooperatiflere ortak olan tek devlet adamıdır Atatürk.
1925’de Ankara’da tüketim kooperatifi’nin kuruluşuyla ilgili yasayı çıkartmış ve ilk üyesi olmuştur. Yaptığı bir konuşmada “Ben de çiftçi olduğumdan biliyorum, makinesiz ziraat yapılmaz, el emeği güçtür. Birleşiniz. Birlikte makine alınız” demiştir. Kooperatifçiliği yaşamı boyunca hep önermiş ve desteklemiştir.
1929’da “Zirai Kredi Kooperatifleri Kanunu” nu çıkartmıştır.
01 Şubat 1931’de İzmir’de yaptığı bir konuşmada “Kanaatim odur ki, muhakkak surette birleşmede kuvvet vardır. Kooperatif yapmak, maddi ve manevi kuvvetleri, zeka ve maharetleri birleştirmektir…. Müstahsillerin birleşmesinden şahsi menfaatlerinin zarar göreceğini düşünenler tabi şikayet edeceklerdir” diyerek, kooperatifçiliği destekleyenler kadar, karşı çıkanların da olacağını ortaya koymuştur.
1936 yılında İçel’in Tekir köyünde sahibi bulunduğu çiftlik civarındaki üreticilerle birlikte “Tarım Kredi Kooperatifi”nin kurucusu ve bir numaralı ortağı olduğunu bilmeyen kooperatifçi yoktur. 01 Kasım 1937 tarihinde TBMM’nin açılış konuşmasında, makine kullanmada kooperatifçiliğe verdiği önemin yanında tarımsal sanayide de kooperatifçiliğin gerekli olduğunu belirterek, “Ziraat sanayii bilhassa üzerinde meşgul olacağımız mevzu olacaktır. Bu arada sütçülüğe, süt sanayine hususi önem vermekteyiz. Sırasıyla şehir ve kasabalarımızın temiz ve ucuz süt mamülleri ihtiyacını temin edecek fabrikalar tesisine ve bununla ahenkli bir surette köylerdeki sütleri kıymetlendirecek ve satışı kolaylaştıracak kooperatifler teşkiline çalışılacaktır.” demiştir.
Kooperatifçiliğe ilişkin söylediklerini ve yaptıklarını dikkate alarak Atatürk’ün kooperatifçiliği konusunda söylediklerinin salt yaşadığı dönemle ve salt ülkemizle ilgili olmadığını evrensel ve kalıcı olduğunu görürüz. Ülkenin iç dinamiklerini harekete geçirmede kooperatiflerin uygun çözüm olduğu tüm gelişmiş ülkelerde kabul görmekte ve uygulanmaktadır. Günümüzde başta ABD olmak üzere tüm gelişen ülkelerde kooperatifçilikten yararlanılmaktadır. Kooperatiflerin bulunmadığı tek bir Avrupa ülkesi yoktur… Bu nedenle Atatürk’ün düşünceleri ulusal olduğu kadar evrenseldir de.
Atatürk milletimizin belleğinden ve yüreğinden silinemez. Çünkü Atatürk’ün gösterdiği yolu bilimin ışığı aydınlatıyor. İnsan soyu var oldukça, birlikte iş görme yöntemleri ve araçları gündemde kalacak. İnsan soyu var oldukça kooperatifçilik kalkınmanın etkili aracı olarak önemini koruyacaktır. “Kooperatifçilik dünyada en yaygın ekonomik ve toplumsal örgütlenme biçimidir. Dünyanın her kıtasında kooperatifçilik gelişmiştir. Ülkemizde de 8.5 milyon insan kooperatif ortağıdır. Kooperatifçilik günümüzde Atatürk döneminin “altın çağı” ile kıyaslanamaz elbet. Çekilen tüm sıkıntılara nitelik ve nicelik törpülenmelerine karşın, ayakta kalan kooperatifler ve geleceğe umutla bakan kooperatifçiler vardır. Her başımız sıkıştığında, dilek ağaçlarına bez bağlama yerine, Atatürk’ü gündeme getirmemizin nedeni O’nun söylediklerinin evrenselliğidir. Atatürk’ün önem verdiği ve özenle koruyup geliştirmeye çalıştığı kooperatifçilik hareketinden, sağlıklı kentleşmede olduğu gibi, tarımda ve ticarette de yararlanılmalıdır. Ortak sorunların ortaklaşa çözümünü kolaylaştıran kooperatiflerden yararlanılmaması ülkemiz için büyük kayıp olacaktır. Kooperatifler salt ekonomik fayda sağlamazlar. Kooperatifler toplum içinde birlikte iş görme alışkanlığının ve yardımlaşmanın yaygınlaşmasına en önemlisi de çok ihtiyacımız olan toplumsal barışın güçlenmesine katkı sağlarlar.