İl Kültür ve Turizm Müdürü'müz Erdinç Karaköse, geçtiğimiz günlerde görevden alındı. Görevden alınması herhangi bir gerekçe gösterilerek mi oldu, keyfi mi? Hiç bilmem.  Belki de başka bir göreve atanmak üzere alındı, onu da bilmiyorum. Ben bu yazı

    İl Kültür ve Turizm Müdürü'müz Erdinç Karaköse, geçtiğimiz günlerde görevden alındı. Görevden alınması herhangi bir gerekçe gösterilerek mi oldu, keyfi mi? Hiç bilmem. 

Belki de başka bir göreve atanmak üzere alındı, onu da bilmiyorum.
Ben bu yazıda Karaköse ile ilgili bildiklerimi paylaşmak istiyorum. 

   Manisalı'dır. Halitpaşa'da doğmuştur. Muhtemelen eğitim ve askerlik gibi zorunlu nedenler dışında Manisa'dan pek ayrılmamıştır.

    Ve öyle sanıyorum ki; işte tam da bu nedenle, Manisa'yı çok iyi tanır. 

    Manisa'yla ilgili herhangi bir konuda bir bilgi veya veriye ihtiyacım olduğunda ilk aradığım insanlardan biridir. Bildiklerini paylaşır, çok iyi bilmediğini düşündüğü konularda kaynak gösterir.
     Manisa il genelini köy köy bilen, tanıyan ender insanlardandır. Sizin, benim, hiç birimizin hiç duymadığı, bilmediği dünyaca örf, adet, gelenek, görenek, mani, ninni, masal, türkü vardır bu topraklarda. Çoğunu ilk Erdinç Müdür’ümden duymuş ve dinlemişimdir.
     Manisa'ya dair bildikleri sadece kentin kültürel dokusu ile de sınırlı değildir. 

     Çünkü kendisi aslında il planlama uzmanıdır. Manisa ile ilgili birçok araştırmanın altında imzası vardır.
     Yıllar önce yazdığı "Manisa'da Sanayileşme ve Sosyo Ekonomik Gelişme" adlı kitabı, zaman zaman hala yararlandığım bir kaynak kitap olarak kütüphanemde durmaktadır.
Bildiğim kadarı ile Manisa'ya ‘Avrupa'nın Yatırıma En Uygun Kenti ‘ünvanını kazandıranlardan biridir. Çok detayını bilmiyorum ama Manisa'ya  bu ödülün verilmesinde pay sahibi olduğunu biliyorum.

     "Dünya yatırım haritasında Manisa da yer almalı" cümlesini ilk ondan duyduğumu hatırlıyorum. 

      Keza "Marka Kent" kavramını da.
     "Kent, nasıl marka olur acep?" sorusunu ilk aklıma düşürenlerden biridir.
Bugün, anlasın anlamasın herkesin bir şekilde içinde yer almak istediği "Marka Kent Manisa" kavramı -üstelik- Kültür Bakanlığı nezdinde kabul gördüyse bu, İl Kültür Müdürlüğü'müzün hazırladığı yüzlerce sayfadan oluşan dosyalar sayesindedir. O dosyalarda yer alan inceleme, araştırma, değerlendirme raporlarına, onları hazırlayanların emeklerine Manisa olarak ne çok şey borçlu olduğumuzun keşke farkında olsak. 

     Nerdee? Bir önceki yazımda da değindim, yazık ki takdir etmeyi, tebrik etmeyi, teşekkür etmeyi sevmiyor, eleştirmeye ise bayılıyoruz.
     Eleştirelim tamam da, hakkını da teslim edelim ama.
     Erdinç Müdür hakkında zaman zaman "insanı detaylarla fazla yoruyor, bir konuya taktı mı takıyor, bazen ısrarcılığı ile bezdiriyor" gibi  düşünmüşlüğüm olduysa da görevinin hakkını verdiğini teslim etmek zorundayım.
     Bu kabulde, bence son derece geçerli birçok neden var.
     İlk anda aklıma gelenleri sayayım.

     Mesela,Manisa Tanıtım Merkezi Projesi’

Diğer illere örnek olacak nitelikte özgün bir proje ve Zafer Kalkınma Ajansı destekli.
Bilen bilir, kalkınma ajanslarından proje geçirmek kolay değildir. Herhangi bir il müdürlüğümüz 1 tane proje onaylatabilirse bu başarı sayılır. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'müz benim bildiğim 3 ya da 4 proje onaylattı ajansa.
     Peki, yüzlerce yıldır yaşata geldiğimiz Mesir'in UNESCO Dünya Kültür Mirasları kapsamına alınmasına ne demeli?
     Son yıllarda il olarak katıldığımız bütün Ulusal ve Uluslararası Fuar'larda Manisa Standının ödül alması tesadüf mü?
     Az başarı mıdır bunlar? Kolaylıkla yok sayılabilir mi?
     Karaköse’nin emeğine hiç üşenmeyen tarafı, kasıntısız tavrı, iş görmek adına mesai saatleri ile sınırlı olmayan çalışma anlayışı özellikle Mesir Festivali ön hazırlıkları esnasında ve festival süresince çok net fark edilir. Hiç düşünmeden diyebilirim ki festivalin en fazla yorulanıdır. Yükü sırtında en fazla taşıyanlardan biridir. Onca stres yüküne ve fiziksel yorgunluğuna rağmen, sorun değil, çözüm üretir. Titizdir, dikkatlidir. Yine de en ufak aksaklığın hesabı O'ndan sorulur.  Ama O, yılmaz, küsmez, kapris yapmaz, sinirlenir ama kin tutmaz, sonuç odaklıdır. "Bu adam bu enerjiyi nereden buluyor?" diye her sorduğumda sorunun cevabı da yanında hazırdır. "Çünkü, işini çok seviyor."
     Yani özetle, liyakatsa liyakat, birikimse birikim, çalışmaksa çalışmak, başarıysa başarı.
     Eksiği neydi de müdürümüzün görevden alındı bilemedim.
     Eğer konunun, geçtiğimiz Mesir'de yaşanan protokol krizi ile bir ilgisi varsa, sahiden üzülürüm, hiç hak etmediğini düşünürüm.
     Orada olmadığım ve ne yaşandığını bilmediğim halde, o gün orada her ne olduysa, kasıtlı ya da art niyetli olmadığından ve olamayacağından adım gibi eminim.
     Sebebi, yaklaşık 20 yıldır organizasyon işiyle uğraşıyor olmamdır. Azıcık organizasyon deneyimi olan herkes takdir eder ki bu tür şeyler Mesir gibi büyük organizasyonlarda olabilir.      

     Olgunlukla karşılanıp, krize dönüştürülmemesi gerekir. Ayrıca bu tür durumlarda faturayı tek kişiye kesmek, o kişiye haksızlık etmekten öte bir şey değildir.
     Şunu da belirtmeliyim, olay basında protokol krizi başlığı ile yer aldığı için, bende kriz lafını kullanıyorum. Yoksa o gün orada krize yol açacak nasıl bir protokol hatası yapılmış olabilir inanın hiç bir fikrim yok.
     Çünkü Mesir, çok değil bir kaç yıl önce Sayın Cumhurbaşkanı’mızın takdir ve tebriklerine mazhar olmuş bir organizasyon. O yıl, bu takdir ve tebrikle onurlanan Manisa Valiliği, İl Kültür ve Turizm Müdürü'müze takdirname vermemiş miydi? 

     Yanlış mı hatırlıyorum?
     Umarım, Erdinç Karaköse'nin görevden alınmasının bu konuyla hiç bir ilgisi yoktur.
     Umarım yanılıyor ve yanlış düşünüyorumdur.
     Protokol bilgisinin en üst düzeyde gerekli olduğu bir mevkide, Manisa Valiliği'nde, yıllarca Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü olarak görev yapmış birini "protokol hatası yaptı" diye görevden almak epey bi traji komik olur çünkü.
    Bence o gün orada protokol hatası olmamıştır da;
    Velev ki oldu.
    Sebebi tek kişi midir?
    Velev ki tek kişi.
    Cezası "görevden alma" mıdır?
    Bu şehirde Insanların hata şansı hiç yok mudur?
    Bir tek olumsuzluğun, diğer bütün artıları bir anda götürmesine göz mü yumalım?
    Görevinde başarılı olduğu aşikar birini, bir kent bu kadar kolay harcayabilir mi?
    Bu haksızlığa hiç bi kimse ses etmez mi?
    Ve son soru. Manisa'nın genel fayda ve ortak çıkarlarını, şahsi kaprislerimizin üzerinde tutmayı ne zaman öğreneceğiz?
    Neyse, olan olmuş. Bu aşamadan sonra, bu kentin sosyo-kültürel hayatıyla yakından ilgilenen biri olarak dileğim ve isteğim odur ki;
   Umarım, yerine getirilecek kişi nitelikleri ve titr'i ile bu göreve layık biri olur. 

   Çünkü bence kültür, bir kentin en az ekonomisi kadar önemli, hassas bir konudur.