Hava bozulmasın Özel televizyonların hayatımıza ilk girdiği dönemlerdi… Bir hanım kızımız haberlerin arkasından ekrana çıkar hava durumunu sunardı. Her bölgeden bilgileri aktarır, kapanışı da şöyle yapardı; ‘Havalar nasıl olursa olsun sizi havanız iyi ol

Hava bozulmasın

Özel televizyonların hayatımıza ilk girdiği dönemlerdi… Bir hanım kızımız haberlerin arkasından ekrana çıkar hava durumunu sunardı. Her bölgeden bilgileri aktarır, kapanışı da şöyle yapardı; ‘Havalar nasıl olursa olsun sizi havanız iyi olsun!’ der, içimizin yağlarını eritirdi… Aslında ne de doğru bir sözdü… Havamız iyi oldu mu, işler de iyi olur, neşemiz de iyi olur, keyfimize de diyecek olmaz… İlk yarı sonunda Manisaspor’un havası da, neşesi de,  keyfi de yerinde… Sezon başı bu takım ilk yarıyı lider bitirir diyeni, alın bunu akıl hastanesinde bir süre dinlendirin derlerdi. Hoş bu kadar borca rağmen takıma sahip çıkan genç yöneticilere de ‘Bunların akıllarından zoru var’ denmemiş miydi? Eeee, ne de olsa burası Manisa… Mesiri, Spili ve de delisi meşhur. Sezon başındaki en kazdan nasıl lider olundu, şimdi bu konuşulacak ikinci yarının başlamasında kadar. Cepte para yok, yıldız transfer yok, statta seyirci yok… Bu kadar yokların içinde nasıl lider olunduğu merak edilecek. Tıpkı geçen sene nasıl göz göre göre düşüldüğünün merak edildiği  gibi… Geçen seneyi bir kenara koyalım. Geçmişle hesaplaşmayalım. Bize bu sene lazım. Bu takımın bu noktaya nasıl geldiğinin fotoğrafı geçen hafta Kayseri’de çekildi. Sıfırın altında bir derece de oynanan Erciyes maçında 13 yönetici, 1 gazeteci ve Nevşehir’den gelen 1 taraftar… (Millet Manisa’dan maça gelmiyor. Öğrenci kardeşimiz Nevşehir’den kalkmış Kayseri’ye gelmiş) Galibiyet golünden sonra yumruklarını öyle bir havaya kaldırmışlar ki, ağızlarından öyle bir gooolll sesi yükselmiş ki… İşte o fotoğraf dün gece liderlik koltuğuna nasıl oturulduğunun açıklaması… O fotoğraf bu yola inanmış olanların fotoğrafı…  O fotoğraf sevginin fotoğrafı… İşte o fotoğraf başarının fotoğrafı… Bence o fotoğraf, ikinci yarı yazılacak olan fotoromanın ilk fotoğrafı… Artık takımın güveni kendine geldi. Yönetim ve futbolcuların arasındaki sevgi, dağları bile delecek konuma geldi. Manisalılar hala stada gelmemekte ısrar etseler de, gelenlerle bu yola devan edilecek duruma gelindi. İlk yarıda bu takım, üzerine düşen görevi fazlasıyla yaptı. Şimdi sıra Manisalılarda… İkinci yarıda bu takımın havasının bozulmaması lazım. Bu takıma manevi desteğin ötesinde, maddi destek lazım… Devre arasında menajerler kapıyı çalacak. Şunu verelim, bunu alın diyecekler… Ama bu takıma transferden önce para lazım… Zaten gelecek olan oyuncu dün sahada basmadık yer bırakmayan Eray’ı kesecekse, solda Bülent Cevahir gibi parlayan bir yeteneği kulübeye yollayacaksa. Ya da diğer gençlere sekte vuracaksa, varsın gelmesin. Şampiyonluğa oynaya bir takımda kadro zenginliği önemlidir. Forma için rekabet önemlidir. Alternatif oyuncu olması önemlidir. Ama bir takım sezon başında beri ayranı yok içmeye, tahterevalli ile bir yerle gitmeye çalışıyorsa, takviye düşünmenin pek de alemi yoktur. Şu olabilir. Yedek kulübesine zenginlik katarsın. Maddi gücünü de zorlamazsın. Diğer türlüsü, takımın havasını bozar, sonra da üzülürsün. Manisaspor’un lider olduğu maçta bunu mu yazdın diyenler olabilir. Haklı da olabilirler. Biraz da onlar için yazayım. Akıllıca, zekice oynayan bir takım izledim. Tempoyu fazla yükseltmeden, kontrolü de elden bırakmayan bir takım izledim. Tipik bir beraberlik maçının nasıl kazanıldığını gösteren bir takım izledim. Kalesinde pozisyon vermeden golü yiyen ve maç boyunca yakaladığı iki pozisyonu da değerlendiren bir takım izledim. Bir de şunu izledim… Ve de üzüldüm. Bence her Manisalı kadar Manisalı olan birine edilen küfürlere üzüldüm. Bu takımın başına kimler geldi. Kimler geçti… Mustafa Denizli’sinden, Ersun Yanal’ına. Yılmaz Vural’ından, Mesut Bakkalına… Kimi trilyonlar harcattı, takımı düşürdü. Kimi ise Sezer Öztürk gibi değeri kaprisleri uğruna takımdan uzaklaştırdı… Şimdi o küfür edenlere sesleniyorum. Terazinin bir kefesine bu yazdığım isimlerin hepsini koyun, diğer kefesine de o küfür ettiğiniz Levent Eriş’i koyun… Sonra bakın bakalım kim ne yapmış… Bu takıma kim daha faydalı olmuş. Levent Eriş’in başarılarına kim Eriş’miş. Sonra da bir daha düşünün. Dün gece bu takıma her şeyini veren Levent Eriş’e ayıp ettiniz beyler. Hep de çok….