Eksik yaşarız çoğu zaman hayatı... Hayatın bize verdiklerini ve bizim ondan söke söke aldıklarımızı. Hep bir eksikle tamamlarız hayalleri bize sunulan tüm umutları ve kederleri. Öyle ya dertler bile eksilir ömrümüzde. Hırçın bir deniz manzarası b

Eksik yaşarız çoğu zaman hayatı...

Hayatın bize verdiklerini ve bizim ondan söke söke aldıklarımızı.

Hep bir eksikle tamamlarız hayalleri bize sunulan tüm umutları ve kederleri. Öyle ya dertler bile eksilir ömrümüzde.

Hırçın bir deniz manzarası beliriverir önümüzde. Hayatı adım adım korka korka yaşarız sırf bu eksikliklerden dolayı…

Peki hiç sordunuz mu? kendinize tam anlamıyla bütün olamamak sorusunu. Ne ilişkiler de ne dostluklarda hatta kendi içimizde neden hep bir eksik var diye.

Öyle ya bir kandırmacayla başlıyordu her şey ve bütün bir ömür, o kandırmacayı doğrulamaya çalışmakla tüketiliyor oldu.

Küçük bir çocuk görmüştüm yolda ayakkabısı düşmüş annesine gösteriyordu ayakkabım düştü dercesine parmağıyla! Hayatta bize göstermiyor mu aslında ve biz neden göz göre göre kabul ediyoruz ve nedensiz yere sahipleniyoruz bizim olmayan eksikliklerimizi…

Aklımız oyun oynarcasına hadi bunu da yap yapabilirsen derken asileşiyoruz hayata... Kendimize kızıyoruz en kötüsü de bu işte!

Misilleme yapıyoruz kendi benliğimize. Eksiklikleri bir yapboza benzetirsek eğer parçalar yerini bulmuyor aslında manzara belli ama yerler yanlış…

Düşünmeye çalıştıkça yok oluyoruz oluruna bırakıyoruz ama hep bir eksik çarpıyor yüzümüze.

Sezgisel bir tepkime değil bu tamamıyla mantık giriyor işin içine. Ama nedense çözemiyoruz içimizde ki o büyük boşluğu kim bilir eksiklik belki içimizde ki o dipsiz kuyu...

Yüzeye çıkmış nilüfer çiçeği gibi değil de içten içe bir kaos olan bataklık misali içine çekiyor hayatın eksiklikleri o dipsiz kuyuya ve biz asileştikçe batıyoruz…

Kelimenin tam anlamıyla yitiriyoruz tüm umutları ve uğruna dünyaları vereceğimiz hayalleri.

En kolay görünen en zor şeydir insanın kendini suçlaması, öfkelenmesi ve küsmesi…

Sonrası mı tabi ki de sonu olmayan koca bir yalnızlık!

Deyim yerindeyse ordusu bozguna uğramış askerler gibi! kalıp bozuk paralar gibi yuvarlanıyorsak kaldırımlarda eksiğiz işte…

Kendine izah edemediğin hisleri bulaştırdığında vücuduna, hiçbir şey iyi edemiyor insanı. Sıhhatin korunması için eksiklikleri göz ardı etmemeli, boyun eğmemeli hayata...

O kadar eski ki acılarımız O kadar derinlerde ki kime sarılsak hep yalnızız ve eksik sayfalar bırakıyoruz ömrümüzde yapacağım deyip boş bırakıyoruz hayat denilen o büyük defter yapraklarını…

Yazılacak her cümle eksik aslında, söylenecek tüm sözler anlamsız manasını yitirmiş bir hiç oldu belki de hayat.. Karamsarlık değil bu gerçekleri o boşluklarla doldurmak bi nevi anlaşılmaya çalışmak.

Yalnızlığımızla çoğalıp kalabalığımızla eksiliyoruz ve öylesine kalabalık ki yalnızlığımız. Bir yanımız eksik bir yanımız ise çok uzaklarda kayıp…