Sabah uyandığınızda bir böceğe dönüştüğünüzü görmek nasıl olurdu? Düşünmek bile ürpertici, ürkütücü. Neyse ki akla ve mantığa aykırı olan bu durum doğa yasalarına da uygun değil; yalnızca düş ürünü olabilir, ya da usta bir kalemin elinde toplumsal bir

Sabah uyandığınızda bir böceğe dönüştüğünüzü görmek nasıl olurdu?

Düşünmek bile ürpertici, ürkütücü.

Neyse ki akla ve mantığa aykırı olan bu durum doğa yasalarına da uygun değil; yalnızca düş ürünü olabilir, ya da usta bir kalemin elinde toplumsal bir yergi unsuru.

“Dönüşüm”, Kafka’nın 1912’de yazdığı, eserlerinde en belirleyici yer tutan hikayesidir. Kafka, başka hiçbir eser ortaya koymamış olsaydı bile, yalnız bu kısa yapıtıyla da edebiyat dünyasında yer bulurdu kanısındayım.

Öykü, bir firmada pazarlamacı olarak çalışan Gregor Samsa’nın, bir sabah insan büyüklüğünde bir böceğe dönüşmüş olarak uyanmasıyla başlıyor. Fiziksel olarak bir böcek ama içsel olarak hala bir insan. O yüzden bunu kısa süreli bir kabus sanan Samsa, zamanla gerçek olduğunu anlıyor ve onunla anne-babası, kız kardeşiyle olan ilişkisine tanık oluyoruz.

Hikaye üç bölümden oluşuyor.

Birinci bölümde; Samsa’nın bu durumu kabullenemeyişini, kavrama aşamasını, onu bu durumda ilk gördüklerinde ailenin yaşadığı sarsıntı ve şoku izliyoruz.

İkinci bölümde; Aile tarafından odaya hapsedilişine, kız kardeşinin yemek getirip odayı temizlemesi dışında terk edilmişliğine, bütün geçim yükünü üstlenen Gregor’un iş göremez olması nedeniyle anne, baba ve kız kardeşin çalışmaya başlamasıyla birlikte oluşan yeni ev düzenine tanık oluyoruz.

Üçüncü bölümde ise; Samsa’nın aile tarafından istenmediğini anlaması, ölümü, ailenin “huzur”a kavuşmasıyla öykü sonlanıyor.

Bir insanın böceğe dönüşmesi gibi akıl dışı bir olayı, yazar aradan çekilerek ve bizi Samsa’nın odasına ve beynine iterek yıllar sonra Marquez ve Saramago’nun yaptığı “büyülü “gerçekçilik” düzlemine aktarıyor.

Okur olarak sabah Samsa ile birlikte onun yatağında uyanıyoruz. İrkilerek tabi ki.

Samsa’nın o sırada tek sorunu yataktan kalkabilmek, trene yetişip işe gidebilmek. Ancak yeni bedeni buna engel oluyor. Ailesinin patronundan aldığı borç yüzünden bu işe daha bir süre devam etmek zorunda, bu yüzden işi aksatmamalı. Bir an önce kendisini yataktan kurtarmak istiyor, ancak, “Doğrulup kalkabilmesi için eller ve kollar gerekliydi; oysa Gregor’da bir sürü bacakçık vardı yalnız ve bu bacakçıklar durmadan değişik devinimlerde bulunuyor, bir türlü denetim altında tutulamıyordu.”

Neyse ki bir süre sonra bunu ‘yere düşerek’ başarıyor. Yeni bedenine uyum sağlamaya çalışıyor.

Bir süre sonra firmanın müdürü eve geliyor, onun ve ailenin ısrarlarıyla odasından yoğun uğraşlarla çıkınca, karşılaştığı tepkiyle, yaşadığının bir yanılsama olmadığının bilincine varıyor.

Sonraki haftalar, odasında yalnız ve çaresiz yaşıyor. Yalnızca kız kardeşi onunla ilgileniyor, o da bir süre sonra bu ilgisini yitiriyor. Aile artık durumu kabullenmiş, çevreden gizledikleri bu “felaket” ile yaşamaya alışmışlardır. Zaman zaman odasından çıkmaya yeltenen Samsa zorla odasına sokulur, hatta bir keresinde babasının fırlattığı elmalardan biri nedeniyle yaralanarak.

Çevresini insan gibi algılayan Samsa, insanların yediği ve önüne konan yiyeceklerden yemez, böcek bedeni yorgun ve dirençsiz kalır ve sonunda ailesinin aslında kendisinden kurtulmak istediğini duyduğu akşamın sabahında ölür. Alelacale hizmetçi tarafından evden yok edilir ve aile bir gezintiye çıkarak yeni geleceklerini umutla planlarlar.

Çocukluğu boyunca babasıyla sorunlar yaşayan Kafka’nın bunu diğer eserlerinde olduğu gibi “Dönüşüm” de de yansıttığını görüyoruz. Kafka’nın eserlerinde baba hep baskıcıdır, otoriterdir, sevgisizdir. Samsa’nın babasında da sevginin izlerini göremeyiz. Gregor Samsa’nın böceğe dönüşmeden önce de bir böcek gibi görüldüğünü anlarız.

Hayattaki itilmişliklerin, ailedeki sevgisizliklerin, toplumsal yabancılaşmanın kusursuz bir betimlemesidir “Dönüşüm”.

Ya da “Değişim” de diyebiliriz.

Çünkü bu eserin Türkçe çevirisinde bir birlik yok. Cem Yayınevi’nden Kamuran Şipal “Değişim” diye çevirmiş. Can Yayınları’nda Ahmet Cemal ise “Dönüşüm” olarak. Aynı şekilde Bordo Siyah Yayınları da “Dönüşüm” olarak çevirmiş.

Eserin Almanca özgün adı “die verwandlung”, Ahmet Cemal’in verdiği bilgiye göre, “Almanca’da  değişimden daha köktenci  bir olguyu, tümüyle başkalaşmayı dile getiren bir sözcük”, bu yüzden “Dönüşüm” ü tercih etmişler. Eserde bilinçli bir değişmenin değil, insanlıktan çıkıp böceğe dönüşmenin anlatıldığı düşünüldüğünde bana da daha akla yatkın geliyor. Üstelik Almanca basımlarında kapak tasarımlarında kelebek kullanıldığını görüyoruz; kelebek tırtılın değişiminin değil dönüşümünün sonucudur.  

Kafka aslında toplumsal anlamda sorunlu biri olmasa da ruhsal olarak çok farklı bir kişilikti. Bunu sorunlu çocukluğuna, baba figürünün ezici üstünlüğüne, hatta belki Prag’ın kasvetine bile bağlayabiliriz.

Her ne ise; sonuçta iyi ki Kafka yaşamış, vasiyetine uymayıp dostu Max Brod ölümünden sonra eserlerini yakmayıp yayınlamış ve yalnız 40 yıl yaşayıp bu dünyadan göçüp gitmiş bir ustanın yapıtları günümüze kadar gelebilmiş. Mühim olan bu…