Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in vefat haberi Manisa ve ülke genelinde büyük hüzne dönüştü. 7’den 70 herkes adeta yas tutarken, böylesine başarılı, iyi bir insanın aniden aramızdan ayrılışını herkes kendi dünyasında sorguladı.
Kimisi nazara geldi dedi, kimisi iyi bir insan olduğu için erken öldüğünü öne sürdü. Kimisi ise ihmal ya da kasıt iddiasında bulundu. Ancak gerçek olan şu ki Ferdi Zeyrek bir daha dönmeyecek.

Manisa CBÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Ahmet Erdinçli çok dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. “İyiler Neden Hep Erken Ölür?” başlığıyla hazırlanan yazıda soruya dini açıdan cevap veriliyor.

Dr. Ahmet Erdinçli şunları yazdı:

Manisa’da üzüm sezonu açıldı: İlk kuru üzüm 3 Bin 500 TL’den alındı
Manisa’da üzüm sezonu açıldı: İlk kuru üzüm 3 Bin 500 TL’den alındı
İçeriği Görüntüle

“İyiler Neden Hep Erken Ölür?”
Toplum olarak iyiliği herkesçe bilinen genç yaşta hayata veda eden birini duyduğumuzda veya gördüğümüzde: "İyiler neden hep erken ölür?", “O kadar iyi bir insandı ki… Allah sevdiğini erken alıyor.” “Daha yapacak çok şeyi vardı…” gibi cümleleri sıklıkla duyarız. Çoğu zaman bu kişiler genç, yardımsever, diğergâm, çevresine ışık saçan, iyilik yapan vicdanlı insanlardır. Bu yüzden bir yandan cenazeyi kaldırırken bir yandan da bu sorunun farklı yönlerden mantıklı cevabını arar dururuz. Bu soruya birkaç açıdan cevap vermek mümkündür:

Dini Boyut
İslam inancına göre ölüm, bir yokluk ve son değildir. Bilakis tüm insanlar için geçerli olan asıl yolculuğun ve cennette ebedi birlikteliğin başlangıcıdır. Kur’an’da her insanın ölümlü olduğu “Her nefis ölümü tadacaktır.” (Âl-i İmrân, 185) ayetiyle açık bir şekilde ifade edilirken, ölümün ne zaman, nasıl ve nerede olacağının yalnızca Allah’ın bilgisinde olduğu birçok ayette vurgulanmaktadır.

Aynı şekilde Peygamber Efendimiz (s.a.v), Allah’ın bazı kullarını büyük imtihanlardan korumak için gençken yanına aldığını ifade ederek ölümün iyiler için bir azap değil, bir rahmet olduğuna dikkat çeker. Bir hadis-i şerifte: “Allah bir kulunu severse, onu imtihanlarla temizler; bazen de dünyaya daha fazla bulaşmaması için yanına (erken) hemen alır.” (Tirmizi, Zühd 58) buyurarak insanlar tarafından erken olarak nitelenen ölümün birçok hikmet barındırdığını ifade eder. Bu açıdan bakıldığında, iyi insanların –bize göre- erken ölmesi bir ceza değil; aksine onların iyiliklerinin karşılığında dünya sıkıntılarından erken kurtarılmaları olarak yorumlanabilir. Bu kimselerin ardından yaşanan büyük üzüntü ise, toplumun aslında ne kadar kıymetli bir kişiyi kaybettiğini göstermektedir. Ayrıca dünyada hiç yaşamayan veya savaş, hastalık vb. durumlarla çok az yaşayan insanlara göre bu kimseler kıyaslandığında bu kimseler uzun yaşamış sayılır bu da uzun veya kısa yaşamın göreceli bir kavram olduğunu açıklamaktadır.

Toplumsal Boyut
Toplumsal hayatta “iyi” olarak tanınan kişiler, çoğu zaman başkalarının yükünü omuzlayan, kendi çıkarlarından çok toplumun faydasını düşünen kişilerdir. Bunlar genellikle empati kurarlar, adaletli davranırlar, ellerinden geldiğince tanıdığı tanımadığı herkese yardıma koşarlar. Ne var ki bu insanlar, bu yüksek hassasiyetleri nedeniyle bedenen ve ruhen daha çabuk yıpranırlar. Bu kimseler zamanla yaşadıkları duygusal yük, çektikleri acılar ve stres yüzünden sağlıklarını dahi erken kaybedebilirler. Bu nedenle bazen iyiliğin bedelini sağlıkla, hatta yaşamlarıyla ödeyebilirler.

Toplumumuzda "erken ölen iyiler"e her zaman özel bir yer ayrılmıştır. Onlara verilen bu değer, toplum açısından ortak bir vicdanın göstergesidir. Çünkü iyilik, gittikçe kıymeti artan ama nadir bulunan bir erdem haline gelmiştir. Kötü insanların ölümünü kabullenmek, çoğu zaman daha kolaydır. Ancak iyi insanlar bize umudu, ahlakı ve huzuru temsil ettiğinden, onların yokluğu bizi daha çok sarsmaktadır. Bu yüzden “iyiler hep erken ölür” sözü, aslında geride kalanların yaşadığı boşluğun, kaybın ve hatta yeterince sahip çıkamamanın verdiği suçluluğun ifadesidir.

Bilimsel açıdan iyilik, her ne kadar ömrü uzatmasa da onu anlamlı kılmaktadır. Unutmayalım ki insanların akıl ve gönüllerine dokunma açısından başkalarına iyilikle geçen kısa bir ömür, faydasız geçen uzun bir hayattan daha kalıcıdır…

Gerçekten Erken mi?
Konuya bir de şu açıdan bakmak gerekir: Belki de biz “erken” diyoruz ama Allah katında o zaman, tam vaktidir. Zira ayete göre ecel ne bir saniye önce, ne bir saniye sonra gelir. İyilerin ölümü bize göre erkendir; çünkü biz onlara doyamamışızdır. Oysa onların dünya misyonu tamamlanmıştır. Bazen bir insan, kısa ömründe yüzlerce insanın hayatına dokunur; iz bırakır, umut olur. Belki de hayattaki asıl başarı; Uzun yaşamak değil, yaşadığı süreye anlam katmaktır.

Sonuç Yerine…
Sözlerimizi tamamlarken hepimiz “iyiler erken ölür” yerine, “iyiler arkalarında derin izler bırakır” demeliyiz. Çünkü asıl mesele insan ömrünün uzunluğu değil, bıraktığı yankıdır. Bu açıdan din, dünyada zerre miktarınca yapılan iyilik veya kötülüğün ahirette karşılık bulacağını haber verir; geride kalanlar ise insanı dünyada anılarla yaşatmaya devam eder. Bizlere düşen, iyilerin ardından sadece gözyaşı dökmek değil; onların yaşattığı ve çoğalttığı iyiliği devam ettirmektir. Toplumda iyilikler devam ettirilirse, iyiler hiçbir zaman ölmez bilakis gönüllerde yaşamaya devam eder. Çünkü toplumlar, iyi insanların ardından sadece dua etmez; onları bir hafıza gibi yaşatır.

Rabb'im cümlemize hayırlı bir ömür, imanlı bir ölüm, arkamızdan iyi bilirdik diyen şahitler ve gök kubbede hoş bir sada bırakmayı nasip etsin..

Son olarak dün ebedi âleme yolcu ettiğimiz, kendisi için yüzlerce sosyal medya mesajında kullanılan "iyiler neden hep erken ölür?" sorusunu sorduran, toplumun her kesimi tarafından iyilikleriyle anılan Belediye Başkanımıza ve iyiliğin yeryüzüne egemen olması için çalışan tüm güzel yüreklilerden vefat edenlere Rabbimizden rahmet, iyilik için çalışmaya devam edenlere başarılar dilerim.