Ne desek yarım kalıyor. Eksik, tamamlanamayan cümlelerden düşüveriyor kelimeler. İnsan hiç yazarken üzülür mü, üzülüyormuş işte! Acıyı, çileyi yazarken yıkılıyormuş insan...

Metin Altıok'un sözleri geliyor aklıma; "...bir şey yok paylaşacak acıdan başka." Kuzeyden güneye her yanı acı memleketin.

Saat 4:17 Şubat'ın 6'sı. Birçoğumuz uykudayken oldu olan. Meğer ne kara geceymiş o gece. Ne kadar da uzaklaşmış güneş memleketimizden. 

Sabah internette ilk haberler, çok sayıda ölüm, enkaz, yıkım...

Bir anda yıkıldık...

Bir anda eridik...

Bir anda tükendik...

Bu depremden çıkarmamız gereken çok şey var. Ondan evvel enkazdan çıkarmamız gereken canlar var. Yavrular, kardeşler, anneler, babalar... Enkaz altında halen bekleyen canlar... Bir umut, bir ihtimal, bir mucize... Diyorum ya yarım kalıyor işte. Ne yazsak yarım kalıyor, gücümüz alınmış, yalnızca anlamaya çalışıyoruz olan biteni...

İnsan hiç kepçe olmak ister mi?

Ahbap Derneği'nin kurucusu ve şarkıcı Haluk Levent, depremin ilk sabahından beri orada. Kuzenini yitirdi depremde. Üzüntüye rağmen kalktı, depremzedeler için ayakta durmaya çalıştı. Uyumadı, yardım etti, yardım topladı. Sen ne güzel insansın Haluk abi...

Haluk Levent'in Twitter'dan yaptığı paylaşım beni çok etkiledi: "Haydi, uyu' demek kolay. Yanıbaşımda yardım edemediğim göz göre göre ölümü bekleyen çocuklar var, anneler-babalar var. Olmuyor işte, uyuyamıyorsun. İnsan ne olmak ister? Hiç kepçe olmak ister mi? Şu an olsam keşke... Tek tek enkazların üzerini açsam..." 

Milyon kere var ol Haluk abi. İyi ki senin gibi bir sanatçımız var. İyi ki varsın, birçok kurumun vermediği güveni tek başına veren güçlü adam.

Çok üzdü

Deprem başlı başına acıyken, yaşanan bazı trajik olaylar da yürek yakıyor. Enkaz altından çıkan acı haberler kadar üzüyor insanı bazı olaylar. Beni üzen olaylardan biri de, şuydu; bir TV muhabirinin konuştuğu depremzede, ekiplerin gelmediğini söyleyince, muhabirin sözü kesip oradan uzaklaşmasıydı!

Bilmeyenler için özetleyeyim; 

"Kendisinin enkazdan çıktığını ama ailesinin hala enkaz altında olduğunu anlatan bir genç kız, mikrofon uzatan mubabire konuşup, “Kaç gündür bekliyoruz, tek bir araç bile göndermiyorlar. Ben kardeşimden ses duydum ‘Abla ne olursun beni kurtar’ dedi. Hiç kimse gelmiyor asla” diye konuşurken muhabir birden araya girdi. Kameraya başka yöne çevirdi. Depremzede yüzünde şaşkınlıkla kalakaldı. Muhabir ve kameraman depremzedeye sırtını dönüp gitti. Çok ama çok ağır bir tablo. İzleyince yıkıldım. Ciddi bir olay. Belki de medya derslerinde uzun süre konuşulacak bir hadise.

Sen bir muhabirsin, gazetecisin. Zorlu bir işin neferisin. Hele böyle bir süreçte halkın yanında olmayacaksan kimin yanında olacaksın! Sen o depremzedeye nasıl olur da sırtını dönersin! Kaygın ne, derdin ne? İzledikçe bitiyorum. O görüntü, tıpkı bir enkaz gibi hafızamda kaldı.

Beyler, tartışma zamanı değil!

Beni üzen bir diğer konu da siyasilerin enkaz alanındayken, hakarete varır seviyede açıklamaları oldu. Acı hepinizin, keder hepimizin. Hakaret edince daha mı çok üzülmüş oluyorsunuz! 

İhmaller var ise kesinlikle araştırılmalı. Deprem sınavı sadece bugün için değil yarın da karşımızda olacak. Marmara depreme gebe, Ege depreme gebe. Oturup ivedilikle rasyonel çözümler üretmek gerekirken, bu öfke, bu kötü dil neden! 

Yeni bir deprem kapıyı çalmadan...

Bilim ışığında, yeni depremler olmadan hazırlıklı olmamız gerekiyor. Yapı mevzuatları, standartlar yeniden revize edilmeli. Gerekirse imar barışından yararlanan haneler bile yeniden gözden geçirilmeli. Can paradan değerli. Bu bilinçle olası depremlere hazırlanmalıyız.

Kader mi?

7.7 şiddetindeki deprem, Japonya'da ciddi tahribat yaratmayıp Türkiye'de 10 kenti yerle bir ediyorsa, kader algımızı da revize etmemiz gerekiyor. Depremin kaderin mi yoksa ihmalin mi sonucudur, bunu yeniden düşünmemiz gerekiyor.

Duygulanmamak elde değil

Mahallemizde muhtarlık önünde toplanan yardım malzemelerini, halkın telaşını gören bir Suriyeli şöyle diyordu: "İnsanlarınızın bu kadar yardımsever ve birlikteliğini görünce çok hayret ediyoruz." 

Borçta, sıkıntıda, zorluğa rağmen bir çorap, bir battaniye ile depremzedelere yardım için telaşlanan bu halk... Tarih sizi unutmayacak...