FOTO: AHMET ÜNSAL
Manisa’da, merhum Ferdi Zeyrek’in anısını yaşatmak amacıyla kurulan Ferdi Zeyrek Vakfı düzenlenen törenle hizmete giriyor. Özgür Özel ve çok sayıda kişi fuar merkezindeki törene katıldı.
Açılış töreninde konuşan Nurcan Zeyrek,
"Ferdi sadece yollar binalar inşa etmedi. Kalplere dokundu, umutlar yeşertti. Bir hayat yaşadı geriye binlerce umut bıraktı. Manisa onun ailesiydi ailesine nasıl sevgiyle şefkatle bağlıysa Manisa'ya da aynı duygularla sarıldı. Bu vakıf onun sevgisini merhametini inancını hayallerini ve umutlarını yaşatacak. Sevgili Ferdi sen hep bizimlesin söz veriyorum senin ışığın bu vakıfla hiç sönmeyecek" dedi.
Ferdi Zeyrek'in kızı Nehir Zeyrek de,
"Babamı herkes başka bir yere koydu. Kimisi onun samimiyetini, kimisi cesaretini, kimisi de paylaşımcı ruhunu gördü. Biliyorum, çoğunuz babamı belediye başkanı olduktan sonra tanıdınız. Ama o, göreve gelmeden önce de aynı değerlerle yaşayan, herkese aynı samimiyetle yaklaşan bir insandı.
Siyaset onun için bir makam değil, bir araçtı. İnsanlara dokunmak, sorunları çözmek, gençlere umut olmak için bir fırsattı. Bugün burada sadece bir vakıf açmıyoruz; aynı zamanda onun değerini, mirasını ve geleceğini taşıyoruz.
Onu tanıyan herkesin bir tanımı vardı: Elini uzatır, gönlünü açardı. Bu vakıf, onun ilim ve gönlünün uzandığı her yerde bir umut olacak. Babamın iyilikleri saklıydı. Evde ya da dışarıda yaptığı hiçbir iyiliği anlatmazdı. Allah’ım, babamın böylesine hayırlı bir koltuğu nasip etmesinin sebebinin de bu olduğunu düşünüyorum.
Belediye başkanı olduktan sonra çok yoruldu. Gecesini gündüzüne kattı. Ama biliyor musunuz, benim babam en mutlu olduğu zamanları makam odasında değil; Sarıgöl’de bir ninenin elini öperken, Demirci’nin köyünde çocuklara internet götürürken yaşadı. O, hep insanlarla yan yana, onların derdine çare ararken huzur buldu.
Babam vefat edene kadar benim geleceğim için çalıştı. Bu salondaki insanlar için çalıştı. Manisa için çalıştı. Ve şimdi sıra bizde. Bu vakfı kurabilmek için annemle çok büyük bir yolculuğa çıktık. Bundan yüz gün önce, yasımızın daha en ağır olduğu günlerde, anneme "Anne, şimdi ne olacak? Babamın hayalleri, projeleri, sözleri ne olacak?" dedim. Annemle birlikte "Bir şey yapmalıyız," dedik ve iki ayda bu vakfı kurduk. Bu vakıf, babamın hikâyesinin devamıdır.
Biz, onun hayallerini, değerlerini, insanlara olan sevgisini geleceğe taşıyacağız. Yaşam felsefesinden beslenen bir yol haritasıyla ilerleyeceğiz. Bugün ve yarın yapılacak tüm çalışmalar, onun insana dokunan ve toplumu ileriye taşıyan anlayışından şekillenecektir. Bu vakıf, projelerden ve faaliyetlerden bağımsız olarak öncelikle bir değerler bütününü temsil eder.
Ben hayatımı babam gibi yaşamaya, onun ideallerinden sapmadan çalışmaya; Manisa’mızın her köşesinde ve bu ülkemizin dört bir yanında, vakfımızın bünyesinde babam gibi çalışmaya devam edeceğim. Dediğim gibi, artık sıra bizde. Hep birlikte onun bıraktığı bu mirası daha da büyüteceğiz.
Bugün burada olduğunuz, bize güç verdiğiniz, babamın adını ve değerini yaşatma yolculuğunda yanımızda durduğunuz için hepinize gönülden teşekkür ediyorum" ifadelerine yer verdi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa’da gerçekleştirilen Ferdi Zeyrek Vakfı Açılış Töreni’ne katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Çok teşekkür ederim. Hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz. Hem çok zor bir geceyi, akşamı birlikte yaşıyoruz; hem de çok gururlu, çok ileriye doğru umutlarımızı artıran. Yasımızı elbette yüreğimizin bir yerinde yaşıyoruz başta anneciği, kızı, eşi olmak üzere. O gün 40 mum yandı hepimizin yüreğinde. Her gün biri sönüyor, sönüyor ama o son mum ömrümüz boyunca Ferdi’nin adı her geçtikçe, Ferdi’yi her düşündükçe yüreğimizi yakmaya devam edecek” dedi. Özel, şöyle devam etti:
“FERDİ YAŞIYOR OLSAYDI BUNU YAPMAMIZI İSTERDİ”
“Ama diğer yandan da Ferdi’ye layık olmak durumundayız. Bir ömür boyu sadece yas tutmak, onu hatırlayıp üzülmek, ağlamak, erken kaybına isyan etmek, bu Ferdi’nin tarzı işler değildi. Ferdi yaşıyor olsaydı bu akşam burada yaptığımız işi yapmamızı isterdi. Şimdi onu yapıyoruz. Ferdi, bizim çocukluktan, gençlikten beri tanıdığımız, birlikte olduğumuz bir arkadaşımız. Arkadaş çok önemli. Birlikte askerlik yaparsın, asker arkadaşı olur. Birlikte ticaret yaparsın, iş arkadaşı olur. Bir ömür geçirirsin, hayat arkadaşı olur. Ferdi de benim birlikte hayal kurabildiğim ve hayallerimizi gerçekleştirmekten zevk aldığımız bir arkadaşımızdı. Bazen o daha ileri hayaller kurar, ben onu dizginlemeye çalışırdım. Bazen ben daha ileri hayaller kurardım. Ferdi’yi ona ikna etmeye ben çalışırdım, o beni yavaşlatmaya çalışırdı. Ama hep hayatımız adım adım başarısızlıklarla, başarılarla ama kararlılıkla omuz omuza yürüyerek ve bir büyük başarıya motive olarak ilerledi.”
“BU GÜZEL İNSANLA BİZ SİYASETİ DE BİRLİKTE YAPTIK”
“Manisa’da Kuyumcular Çarşısı’ndan Tıraşçı Ahmet’in oğlu, Manisa’nın evladı. Mimar olmuş, okumuş gelmiş, memleketinde çalışmak istemiş. Meslek örgütü gibi Mimarlar Odası’nın başkanlığını genç yaşta yapmış, Manisa Akademik Odalar Birliği’nde çalışmış. Şu içinde bulunduğumuz veya yanında bulunduğumuz Sümerbank arazisi için, fabrika için hep birlikte mücadele etmişiz. Manisa’nın sembol binası Beyaz Fil ayakta kaldıysa, yıkılmadıysa, AVM olmadıysa Ferdi sayesinde olmamış. Mimar Sinan’ın o tek heykelini, Mimar Sinan’ın kalfalık dönemini bitirip ustalık dönemine geçtiği Muradiye Camii’nin önüne diktirene kadar inat etmiş. Zaman zaman derdim ‘Ya Ferdi boşuna mı bu iş acaba?’ diye. ‘Hayır abi, Mimar Sinan’ın heykeli olmadan olur mu?’ derdi. Manisalı mimarlarla işte Mimarlar Günü’nde gitmiş orada Mimar Sinan’ı anmış. Mesleğini seven, yaşadığı şehri seven, insanları seven, çocukları seven, yaşamın kendisine değer veren bambaşka birisi. Kim tanısa etkisinden kurtulamayacak, tanıyıp da kimsenin düşmanlık edemeyeceği, dost olacağı, arkadaş olmak isteyeceği birisi. Uzak kaldığınızda özlediğiniz, insanın kardeşini özler gibi özlediği birisidir Ferdi. Bu güzel insanla birlikte biz siyaseti de beraber yaptık. Manisa’da gün oldu ilçe başkanlığına aday oldu, kaybetti. Gün oldu imkansız görünen zamanlarda imkansız işleri başardık hep beraber.”
“BELEDİYE BAŞKANI OLMASINI EN ÇOK MANİSA İÇİN İSTEDİM”
“Alınyazısı, ömrünün süresi doğduğunda belliyse, işte daha dört ay bile olmadı, dört ay önce gencecik yaşında hayatı sonlanacaksa eğer herhalde Ferdi’nin son bir yıl üç ayını geçirmesi için en mucizevi şey, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı olması olurdu. Çünkü kenti seven, insanı seven, Manisa’ya aşık ve Manisaspor’a aşık, belediyeciliği seven Ferdi için hem mimar olmasından, hem de insana hizmet etmeyi sevmesinden dolayı en uygun iş belediye başkanlığıydı. O Yunus Emre Belediye Başkanı olmayı çok istiyordu. Geçen seçim gösterebilsek kesin kazanırdı. Zaten yedi oyla kaybedilmişti geçen seçim. Bu seçimde kesin kazanırdı ve orayı çok istiyordu. Ben de Yunus Emre Belediyesi’ni, Şehzadeler’i kazanabileceğini biliyordum ama onun Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmasını hem partimiz adına, hem kendi adına ama en çok da Manisa adına istiyordum. Manisa’nın sokaklarında, hem Manisa’yı iyi tanıyan, siyaseten belli bir birikime ve belli bir noktaya gelmiş, bakınca anket okuyabilen ama en çok sokağı okuyabilen bir siyasetçi olarak Manisa’dan bu sinyali alıyordum zaten. Buna benim dışımda bir kişi daha inandı. Böyle şeylerde genelde Ferdi inanır. Ferdi inanmadı, Nurcan inandı.”
“‘SÜTTE LEKE VAR, ONDA LEKE YOK’ SÖZÜ ONU ÖZETLER”
“Onu büyükşehir adayı yapmak istediğimizde şöyle bir lafı vardı, çok hoş: ‘Abi o binanın çatı katından İzmir görünüyormuş, hiçbir bizi oraya oturturlar mı?’ ‘Ferdi’ dedim, ‘Seni oturtmayacaklar da kimi oturtacaklar? Sen o kadar Manisalısın ki, sen o kadar Manisasın ki.’ ‘Oraya bizden birini oturtacaklarsa seni oturtacaklar ve sen bu göreve talip olduğunda Manisa bunun için kenetlenecek senin arkanda’ dedim. ‘Beni ilçelerde tanımıyorlar, daha dört aylık il başkanıyım’ deyince dedim ki ‘İlçeler de tanıyarak sevecek. Manisalılar seni tanımayanlara seni anlatacaklar.’ O videodaki Teyze gibi. ‘Sizi hiç görmedim ama çok seviyorum’ diyor. Bu herkese, her faniye nasip olacak bir şey değildir. Hele hele bir siyasetçi için mucizevi bir avantajdır, özelliktir. Ertesi gün adaylığını ilan edeceğiz. Yine Ferdi, gün boyunca üç - dört kez itiraz etmiş. Baktım arıyor. Biraz da öfke püfleye telefonu açtım, ‘Efendim Ferdi ya’ dedim. Dedi ki Nurcan ‘Abi benim.’ ‘Ne oldu Nurcan?’ dedim. Dedi ki ‘Ya bu neredeyse ağlayacak. Yunus Emre’yi istiyor.’ Dedim ki ‘Öyle bir ihtimal yok. Sen Ferdi’nin kazanacağına inanıyor musun?’ ‘Vallahi inanıyorum abi.’ ‘Ben de inanıyorum Nurcan. Kapat telefonu, hayırlısı olsun’ dedik. Kapattık telefonu. İş zor; tanıtmak, anlatmak lazım. Anlatmak için dünya kadar hazırlıklar yapıyorsunuz, fikren hazırlanıyorsunuz falan. Ferdi’nin tanıtım toplantısı için hiçbir not hazırlamadım, içimden gelmedi. ‘Ben Ferdi’yi bildiğim gibi anlatayım. insanlar bunu anlarlar, bunu alırlar’ diye düşündüm. Öyle kalkıp buradaki o sahneye gelene kadar aklımda Ferdi hakkında ne söyleyeceğim yoktu. Ama bir cümle söyledim, sonra da onu her yerde tekrarladım. Herhalde Ferdi’yi tanıyan herkesin altına imza atacağı cümle odur, Ferdi’yi özetleyen. ‘Sütte leke var, Ferdi’de leke yok kardeşim’ dedim. Gerçekten öyleydi. O günden sonra otobüsün üstünde, meydanlarda bunu söylediğimizde herkes buna yürekten, biraz önce sizin katıldığınız gibi katıldı. Tanıdıkça da Ferdi çalıştıkça da herkes buna hak verdi.”
“HYDE PARK İLE YARIŞIR, MANİSA NEFES ALIR”
“O en üst kata çıktığımızda, İzmir falan görünmüyor tabii oradan, o tevatür. Ama o makam odasından baktığımızda bile, ki yıllardır Spil Dağı’ndan aşağıya çok bakmışlığımız var bizim Ferdi ile. Orada kurduğumuz bir hayale daha yaklaştığımız hissettik. Manisa Büyükşehir’in karşısında Batı Kışla var. Şehrin ortasında devasa bir alan. Kimi zaman dediler ‘Burası Katarlılara satılacakmış.’ Kimi zaman dediler ‘Burası imara açılacakmış.’ Ödümüz koptu. İçinde binlerce ağaç ve küçük binalar… Artık askeriyenin dışarı gitmesi lazım. Ferdi ‘Ben burayı istesem bize verirler mi abi?’ dedi. Dedim ‘İste.’ Hatta Cumhurbaşkanı Yardımcımızla konuşacaktı bu konuyu. ‘İsteyenin bir yüzü kara’ dedim, ‘Vermezlerse iktidar olunca biz sana vereceğiz mecbur burayı.’ Şimdi o alan Cumhuriyet Halk Partisi'nin. Yunus Emre Belediyesi CHP’de iken, Büyükşehir CHP’de iken o alan güvencede. Ümit ederim vakıf, büyükşehir belediye başkanımız ilgili bakanlarla, Cumhurbaşkanı Yardımcımızla, gerekli görüşmeleri yapar. Çünkü Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Bey tanışmıştı ve Ferdi’yi ölümünden önce de karşılaştığımızda bana çok olumlu şekilde anlatıyordu. Önayak olurlar, yardımcı olurlarsa iktidar partisinin milletvekilleri orası Türkiye’nin en büyük kent ormanı olabilir. Adı da elbette ‘Ferdi Zeyrek Kent Ormanı’ olacaktır. Tahmin ediyorum Hyde Park‘la, Central Park’la yarışacaktır şehir ölçeğinde baktığımızda. On binlerce ağacın olduğu ve gerçekten Manisa’nın nefes aldığı bir yer olur. Bu bizim Ferdi ile yarım kalan son hayalimizdi. Bunu gerçekleştirmek er ya da geç mutlaka bize nasip olacak, bu dönem ya da önümüzdeki dönemde.”
“FERDİ’NİN ÇOCUKLARI, ÜLKENİN YOKSUL ÇOCUKLARI…”
“Ferdi’nin böyle kurduğu, yarım kalan hayalleri var benim bildiğim, Nurcan‘ın bildiği, siyaset arkadaşlarının bildiği. Kurmadığı ama kurması olası hayalleri de var. Ferdi’nin kurduğu, kuracağı bütün hayaller insana dairdir, çocuklara dairdir ve Manisa’ya dairdir. Ferdi Zeyrek Vakfı, bu hikayenin yani o günleri çok konuşmayı beceremiyorum, hepimiz açısından çok zor. Ama tabutunun başında ‘Şimdi ne olacak?’ diye konuştuğumuzda ‘Bu hikayenin burada böyle bitmemesi gerekiyordu’ dedik ya. Vakfiye geleneği, Osmanlı’dan kalma öyle kuvvetli bir gelenektir. Vakıf, kurulması zor ve denetimi sıkı, paranın içeri girmesinin kolay, dışarı çıkmasının zor olduğu, devlet eliyle de denetlenen, kolay kolay kimsenin de amacı dışında bir şeye yönlendiremediği güvenceli bir alandır. O yüzden ilk günlerde herkes ‘Ben ne yapabilirim?’ dediğinde ki o kadar çok telefon aldık ki. Aklımızda olan var, unuttuğumuz, birkaç gün şoku atlattıktan sonra yanımızda bulunan özel kalem arkadaşlarımıza not ettirdiklerimiz var. Herkes bir şey yapmak istiyordu. Sağ olsunlar aileye dair ‘Şunu yapalım, bunu yapalım’, onlar zaten hızla ve kendiliğinden halloldu. Ama esas Ferdi’nin çocuklarına sahip çıkmak her birimizin ayrı ayrı sahip çıkacağı, ailesinin zaten sahip çıkabileceği Nehirimize, ikizlere sahip çıkmak değil. Ferdi’nin çocuklarına sahip çıkmak mümkünse Türkiye’deki bütün yoksul çocuklara sahip çıkmakla olur. Ferdi’nin hayali, umudu, çocukları o. Onun için herkes bir şeyler yapmak isterken ‘Bekleyin’ dedik, ‘Doğru bir iş yapılacak.’ Doğru iş, vakıftı.”
“İLK HEDEF; ÖĞRENCİ BURSU, GURBETTEKİ EVLATLARA DESTEK”
“Bu vakfın siyasilerden oluşmaması lazım. O yüzden vakıfta siyasi kimse yok. Aile var, arkadaşları var. Ama bütün siyasilerin mesajları kıymetlidir. Başka toplantılarda belki de daveti ben yapmalıyım. Tabii bir partinin genel başkanının katıldığı bir yerde başka partilerin milletvekilleri, yöneticileri belki zorlanıyor, belki daveti bizim yapmamız lazımdı. Bütün siyasi partilerin Manisa’da MHP’nin, AK Parti’nin, İYİ Parti’nin, Gelecek Partisi’nin, Saadet Partisi’nin, DEVA’nın… Demokrat Parti burada. Çok değerli yöneticileri bugün aramızda ama milletvekilleriyle ve yöneticileriyle birlikte olmalıyız. Çünkü Ferdi yedi cihanla barışık, aslında CHP’de siyaset yapan ama siyaseti hizmet boyutunda siyaset üstü yapan birisiydi. Bundan sonra kim ne yapmak istiyorsa bu vakfı arayacak. Artık bizleri aramak ve partiyi aramak değil. Biz de zaten oraya yönlendireceğiz. Bundan sonraki ilk hedef, öğrencilere burs ve Manisa’nın gurbetteki evlatlarına sahip çıkmak, Manisa’ya gelmiş yoksul çocuklara sahip çıkmak. Ama bu vakfın parlak fikirlere ihtiyacı var ve gerçekten kalıcı, gitgide büyüyecek desteklere ihtiyacı var. Bu konuda ben hemşerilerimin ve belediye başkanlarımın, siyasetçilerin yaratıcılıklarına güveniyorum. Öyle şeyler bağışlamalıyız ki vakfa o sadece harcanıp tükenecek bir şeyden çok gelir getirecek, iyi fikirler, iyi merkezler, iyi alanlar, belli konularda yapılacak halka erişimlerin vakıf üzerinden yapılmasını sağlayacak projelere ihtiyaç var. Bir imece kendi kendine çoğalıyor. Çağdaş Yaşam’cılar arıyor, ‘Biz bu işi biliyoruz, yardımcı olmak isteriz’ diyorlar. Sekiz sene boyunca TEMA’nın yöneticiliğini yapmış olan arkadaşımız, genel başkan yardımcımızın eşinin deneyimleri var. Çeşitli vakıflarda çalışmış olan genel başkan yardımcılarımız var. Türkiye’de benim ilişki içinde olduğum birçok vakıftan ‘Bize bir şey düşerse’ diyorlar. Belki onlarla arama toplantıları yapıp çeşitlendirmek lazım. Ama bu vakfın böyle bağışlarla değil… Elbette çok bağışla, hepimizin bundan sonra bir süredir beklettiği bu bütün bağışları hızla vakfa aktarması çok kıymetli olacak. Ama vakfa kalıcı gelirler sağlayacak bir takım alanlar, binalar gibi farklı gelirleri bunun üzerinden değerlendirilmesini ben son derece önemsiyorum.”
“GEREKLİ MESAFEDE AMA VAR GÜCÜMLE ARKASINDAYIM”
“Ferdi Zeyrek temizliğin, vicdanın ve çalışkanlığın timsali bir kişiydi. Bundan sonra onun hikayesinin yarım kalmaması, bu vakfın başarılı olmasına bağlı. Hepinizin vicdanlarında böyle şeyler istediğini zaten biliyorum, hep söylediniz. Ama bu vakfı, hepinizin emeklerine, gayretlerine, yaratıcılığına emanet etmek istiyorum. Ben vakfı bir siyasi partinin vakfı gibi görünmemesi için gerekli mesafede ama bu vakfı desteklemek için var gücümle arkasında duracağım. Hepinizden de bunu bekliyorum arkadaşlar. Bundan sonraki süreçte vakfın etkinliklerinde bir arada olacağız, çağrıldığımızda koşalım. Bizim yetkinliklerimize ihtiyaç duyacaklar, bize başvurduklarında esirgemeyelim. Bundan sonraki süreçte sadece vakfa maddi katkılarda bulunmanın yanında vakıftan herkesin haberdar olması için başta sosyal medya olmak üzere her yerde haberdar edelim. İşin pek çok boyutu var teknik olarak. Oralarda elimizden geleni hiçbirimiz esirgemeyelim.”
“MANİSA RÜYASINA, SEVDASINA SAHİP ÇIKMAKTIR”
“Bundan sonra Ferdi Zeyrek Vakfı’na sahip çıkmak, bir Manisa rüyasına, bir Manisa sevdasına ve iyiliğe sahip çıkmaktır. Ben bu salondaki herkesin çok iyi yürekli insanlar olduğuna bizzat şahidim. Manisa’da çok iyi yürekli insanlar yaşıyor. ‘15 gün uzak kaldığımda Spil Dağı, kardeşim Barış’ı özlediğim gibi burnumda tüter’ diyordum. ‘Ferdi’yi özlediğimiz gibi burnumuzda tüter’ diyorduk. Manisa, çok güzel insanları kentidir. Manisa, iddialı başlangıçların kentidir. Fatih Sultan Mehmet’in babasının vefatını öğrenip, yere dizüstü çöküp, üç kulhuvallah, bir elham okuyup, beyaz atının sırtına bindiği, ‘Beni seven arkamdan gelsin’ dediği şehirdir. Payitahta, Edirne’ye gidip iki sene içinde çağ açıp çağ kapatacak, İstanbul’u fethedecek komutanın harekete geçtiği şehirdir. O yüzden bu başlangıç yine şehzadeler kentinde, Şehzadeler ilçesinde yapılıyor. İyi bir başlangıçtır. Niyetler halistir, sonu da başarılı olacaktır. Hayırlı, uğurlu olsun. Yolunuz açık olsun. Yas tutmaktan Ferdi için çalışmaya başlayan ailesi hepimize örnek olsun. Hepinize teşekkür ediyorum. Sevgiler, saygılar sunuyorum.”










