Yıllar önce, mikotoksinlerle okratoksin A ve aflatoksin ile ilgili kaygılar dile getiriliyordu.
Mikotoksinleri üreten aspergillus, penicillium, fusaryum, alternaria vb gibi küf üreten ve çürüklüğe neden olan mantarlardır.
Hepsi de toprak kaynaklıdır.
Doğal olarak üretim döneminden başlayarak mikotoksinleri üretmeye başlıyorlar.
Yıllar önce tarım ürünlerinde, özellikle kuru üzüm ihracatı ile uğraşırken, ne yapmalıyız ki bu problem başımıza bela olmasın diye çalışmış, sorgulamıştım.
Bir İngiliz firmasının Güney Afrika'daki bir projesini izleme fırsatı bulduğumda sorunun çözülebilecek bir sorun olduğunu anladım.
Mart başında, hasat döneminde Güney Afrika bağ bölgesi yoğun yağış aldı.
Bulunduğumuz çiftlikte asmalar boğazlarına kadar su içindeydi.
Proje yöneticisi İtalyan ve Hollandalı ziraat mühendislerinin hiç kaygıları yoktu.
Bizde aynı durum olsa üzümlerimizin tamamı çürür demiştik.
Sular çekildi hasat devam etti. Salkımlarda hiçbir zarar oluşmamıştı.
Nedenini topraktaki organik maddeyle açıklıyordu.  Organik madde miktarı yüzde 5 ve üzerindeydi.
Her yıl dekara 1 ton kompost veriyorlardı.
Önce kompostun tanmına bakalım: Siyah altın ya da doğal gübre olarak da adlandırılan kompost, hayvansal ve bitkisel atıkların çürütülmesi ya da öğütülmesi sonucunda elde ediliyor. Kompost, doğrudan gübre yerine geçmiyor. Ancak kompostun içeriğinde toprağa verim kazandıran besin maddeleri bulunduğu için toprağın yapısal düzenini ve pH dengesini korumaya katkısı çok büyük. Komposta belirli eklemeler yapıldığında da oldukça kaliteli bir gübre elde etmek mümkün oluyor.  
Kendi kompost üretim alanları vardı.
Çok yıllık bitki artıkları, hayvan gübresi, deniz yosunlarından vb gibi atıklardan kompost üretiyorlardı.
Önce 85 dereceye kadar fermantasyon sıcaklığını çıkarıyorlar, patojenler, tohumlar ve tüm canlılar ölüyor.
Sonra uygun ekipmanlarla bu kompost karıştırılıp nemlendirilir, sıcaklık 55-65 derecede tutularak fermantasyon tamamlanıyordu.
En son işlem olarak komposta toprak bakterileri püskürtülerek verdiklerini görmüştüm.
Sonra toprakta patojen çürükçül küflerle, yararlı bakterilerin rekabetini anlamışlardı. 
Toprakta yeterli organik madde varsa, çok miktarda yararlı bakteri, az miktarda çürükçül mantarlar var olacaktır.
Organik maddeler daha çok bakteriler tarafından kullanılarak, küf mantarlarının gelişimini engeller.
Toprak alanı bakteriler tarafından kaplanır, mantarlar gelişim alanı bulamaz.
Bu nasıl oluyor diyebiliriz.
Bakterilerin çoğu patojen küf mantarlarını öldüren antibiyotikleri ürettiklerini biliyoruz.
Bakteriler aynı zamanda patojen küf mantarların hücre duvarlarını parçalayan enzimler üretirler.
Patojen çürükçüller bu ortamda gelişemez.
Ayrıca bakteriler bitki besin maddelerinin alınımını kolaylaştırarak bitkiyi güçlendirir.
Patojenlerin zarar vermesini frenler.
Daha söz edilecek çok şey var.
Ama mikotoksin riskini minimize etmek için topraktan başlar, toprağın faydalı bakteriler le yüklü organik madde açısından zenginleştirirsek, doğru ilaçlama yapar, kurutma yerlerini iyi hazırlarsak, iyice kurutur ve doğru depolarsak okratoksin A ve aflatoksin ve buna benzer mikotoksin problemleri ihracat ürünlerinde olmaz diyorum.