Kentimizin belediye yönetiminin değiştiğini nereden anlarsınız? Elbette kaldırım ve yol yapım çalışmalarından!.. Gençliğimizde elimizde çiğdem çekirdek, Hükümet binası önünden Ulupark’a kadar yürür, sonra aynı yolu gerisin geri arşınlardık. Hiç aklım

Kentimizin belediye yönetiminin değiştiğini nereden anlarsınız?

Elbette kaldırım ve yol yapım çalışmalarından!..

Gençliğimizde elimizde çiğdem çekirdek,

Hükümet binası önünden Ulupark’a kadar yürür, sonra aynı yolu gerisin geri arşınlardık.

Hiç aklımıza gelmezdi o üzerinde volta atıp dertleştiğimiz, sohbet ettiğimiz kaldırımların her belediye başkanı değiştiğinde el konulacak ve çözülecek ilk sorun olarak görüleceği…

Çünkü o yıllar,

Süleyman Demirel “ yollar yürüyerek aşınmaz” diyordu,

Ve biz de aşınmaz sanıyorduk!

Bilmiyorduk kaldırımların ömrünün bir seçim dönemi ile sınırlı olduğunu…

Bilseydik, elbet bir kaldırım taşı söker saklardık evimizde.

Hem müzelik hem ibretlik olurdu.

Kentimizin üvey evlatları, geçici konuklarıdır kaldırımlar.

Her gelen yerinden yurdundan eder, yenisini getirir yerine.

Belediyeciliğin besmelesidir sanki,

Onlara dokunmadan işe başlanamaz.

İşinize giderken mutlaka bir cadde,

kaldırım ve yol çalışması nedeniyle kapalı olmalı ki,

Geç ama huzur içinde ulaşabilmelisiniz varacağınız yere.

Yerel yönetimim benim için çalışıyor, kaldırımları genişletiyor, yayaların yürüme yollarını çoğaltarak onların caddelerde yürümesini engelliyor, benim trafikte arabamla daha güvenli ve rahat bir şekilde ilerlememi sağlıyor  diye düşünmeli ve bir oh çekip yollamalısınız kentinizin temiz havasına.

Bakmayın siz oflayanlara, öfke içinde söylenenlere,

Onlar ya Manisalı değiller, ya da zerre kadar şehircilikten anlamıyorlar.

Kentin en önemli dokusudur kaldırımlar,

Yağmur zamanı romantik, bayram zamanı dinamiktir.

Hem şehri şekillendirir, hem Necip Fazıl’da olduğu gibi kalbi şekillendirir:

 

 

“Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.”

Ustanın dediği gibi hem kentimde hem içimde yaşayan insandır kaldırımlar.

Gerçi sesi ses kesilince değil,

Yönetim değişince duyulur.

Ve içimde kıvrılan bir lisan değil bir ukte olur ancak:

Ne zaman kaldırımların sesiyle uyansam ve yolda karşılaşsam

“Keşke” derim,

“keşke arkadaşlarımın alaylarına aldırmayıp gerçekten kaldırım mühendisi olsaydım!”

Ne de olsa kentimin “taşı” toprağı altın!...