“Futbolda Şike Depremi!” “Şike Futbolu Sarstı!” “Süper Lige Şike Gölgesi!”  “Fenerbahçe Küme Düşer mi?” “Futbolda Pazar Bombası!”   Tabi ki Pazar günü olacaktı operasyon, Pazar futbolun günüdür çünkü! Bütün futbolseverler, hafta boyu Pazar günün

 

Futbolda Şike Depremi!” “Şike Futbolu Sarstı!” “Süper Lige Şike Gölgesi!”  “Fenerbahçe Küme Düşer mi?” “Futbolda Pazar Bombası!”   Tabi ki Pazar günü olacaktı operasyon, Pazar futbolun günüdür çünkü! Bütün futbolseverler, hafta boyu Pazar gününe odaklanırlar. Haftanın en önemli maçı, en önemli futbol tartışma programları o gün yapılır çünkü. Operasyonun da Pazar günü olmasından daha doğal ne olabilir ki?   Sıkı bir futbolsever olarak bu operasyondan son derece memnunum. Sporda Şiddet Yasası çıkana kadar herkes atıp tutuyordu, yok o maç satıldı, bu maça teşvik verildi, şu kaleci satın alındı, bu hakem etki altında kaldı vs. Şimdi ortaya çıksın işte bütün gerçekler. Kim ne yaptıysa cezasını alsın, suçsuz olduğu ortaya çıkana da kimse sallamasın artık yüksek perdeden.                                                              **   Şike, teşvik primi, hatır şikesi, tehdit gibi kavramlar futbolun içindeki paranın ve gücün büyümesiyle doğru orantılı bir biçimde çoğaldı. Bütün dünyada böyle bu... Teşvik, şike söylentileri hep oldu, şaibe kavramı en çok futbol aleminde kullanıldı. Ama hem geçmişte ‘teknik takip’ denilen kavramın olmaması veya yetersiz olması, hem de özellikle ülkemizde yasal düzenlemelerin eksikliği bunların açığa çıkmasını engelledi.   Futbol tarihi bunun örnekleriyle doludur. Simon Kuper’in dediği gibi “futbol asla sadece futbol değildir”!                                                              **   13 Haziran 1943 İspanya Kral Kupası yarı final rövanş maçı. Real Madrid- Barcelona İlk maçı Barcelona kendi sahasında 3-0 kazanmış. İkinci maç Madrid’de, sonuç Real Madrid 11 Barcelona 1 !! Yalnız skor bile şaibeli değil mi? Çünkü dönem diktatör Franko dönemi ve Real Madrid Franko’nun takımı. Maç 11-1 bitiyor çünkü maçtan önce Franko Barcelona soyunma odasına girerek oyunculara “Rejimin cömertliği sayesinde buradasınız” diyerek açıkça tehdit ediyor!                                                              **   1978 Dünya Kupası Arjantin’de yapıldı. İlk finalist belli olmuş: Hollanda. İkinci finalist için final grubu maçları oynanıyor. Arjantin’in finale çıkması için Peru’ya en az dört gol atması lazım. Sonuç: Arjantin 6 Peru 0 ! Peru’nun kalecisi o maça kadar turnuvada toplam 6 gol yemiş ama o maçta hepsini birden yiyor! Üstelik Arjantin doğumlu bir Perulu! Arjantin finalde de Hollanda’yı yenerek kupayı alıyor ve turnuvadan sonra Arjantin Merkez Bankası’ndan Peru’ya 50 milyon dolar kredi gönderiliyor!                                                              **   1982 Dünya Kupası. Yer İtalya. Grubun son maçı... Almanya-Avusturya. Almanya’nın kazanması için kesin galibiyete ihtiyacı var, Avusturya’ya tek farklı mağlubiyet bile yetiyor. Sonuç: Almanya 1 Avusturya 0 ! Elele gruptan çıkıyorlar!                                                              **   2004 Avrupa Şampiyonası. İsveç ve Danimarka aynı grupta. Son maçta birbirleriyle oynuyorlar. İkisini de gruptan çıkaracak tek bir skor var o da 2-2. Ve maç 2-2 bitiyor!                                                              **   Benzer örnekler ülkemizde de oldu. Herkesin aklına gelen şaibeli maçlar, şampiyonluklar vardır. Bursaspor taraftarı küme düştüğü sezondan hala Beşiktaş’ı sorumlu tutar. Bursaspor 2003-2004 sezonunda 40 puan almasına rağmen küme düştü. Aynı sezon Beşiktaş küme düşme potasındaki iki takım Akçaabat Sebatspor ve Çaykur Rizespor’a sezonun son iki maçında yenildi. Bu iki maçtan 1 puan alsa Bursaspor küme düşmüyordu. Bursa taraftarları Beşiktaş’ın bilerek yenildiğini iddia ediyorlar. İki takım taraftarları arasındaki husumetin kökleri o yıla dayanıyor.                                                              **   Ama Türkiye deyince Zalad unutulur mu?   1986-1987 sezonunun son maçı. Galatasaray 14 yıldır şampiyonluğa hasret. Evinde Eskişehirspor’la oynuyor. Maçı kazanırsa şampiyon olacak. Eskişehirspor kalecisi Zalad öylesine 2 gol yiyor ki, Galatasaray şampiyon oluyor ama dedikoduların da arkası kesilmiyor.   Aradan 6 yıl geçiyor. 1992-1993 sezonu. Galatasaray’ın şampiyonluktaki rakibi Beşiktaş... İş son maça ve averaja kalmış. Son maçı Galatasaray Ankara’da Ankaragücü ile oynuyor. Kalede kim var? Aaa Zalad! Maç 8-0 bitiyor! Galatasaray şampiyon! Ama bütün golleri Zalad yemiyor! İlk 45 dakikada 5 gol yiyince ikinci yarı teknik heyet diğer kaleciyi sokuyor oyuna!                                                              **   Beşiktaş’ın 100. yıl şampiyonluğu, Fenerbahçe’nin 100. yıl şampiyonluğu, yine Fenerbahçe’nin 2001 yılında kazandığı şampiyonluk, rakip takım taraftarlarının şaibe sözcüğü ile yan yana konuştuğu yakın tarihimizden örnekler...                                                              **   Şike ve teşvik Türkiye’nin kanayan yarasıdır. Dedikodular hiç bitmez. Hele spor yorumcuları, bu konuda sürekli top dolaştırırlar. Erman Toroğlu sürekli kaleyi yoklar... Ahmet Çakar orta yapar ama Ziya Şengül kafayı vuramaz... Gökmen Özdenak zaten hep ofsaytta kalır... Şansal Büyüka, ölü noktalarda gezinir durur, Ertem Şener bağırıp durur... Reha Muhtar koşmadan dolaşır durur... Rıdvan Dilmen arada çıkar ‘gol olur’ der... Ama hiç nihayete varmaz bu laf kalabalıkları. Paslaşıp dururlar kendi aralarında, gol olmaz bir türlü. Öyle çevresinden dolaşmışlar ki yıllar boyunca, operasyon haberi gelince ne yapacaklarını şaşırdılar. Hele o spikerler. Ne deseler bilemediler... Sabri Ugan, ‘isim zikretmeyelim aman’, diyor, Halil Özer, ‘henüz bir şey de bilmiyoruz ki’, diyor, aynı şeyleri söyleye söyleye saatleri doldurdular... Oysa Ergenekon, Balyoz tutuklamalarında öyle mi? Herkes yüksek perdeden atıp tutuyor. Savunanlar da, karşı olanlar da. Çünkü orada saflar belli. Ama bizim spor camiası kontrpiyede kaldı! Nasıl hareket edeceğini, nasıl tavır alacağını bilemedi. Çiçeği burnunda milletvekili, gazeteci Şamil Tayyar ise hemen teşhisi koydu ve şike operasyonunu Ergenekon’a bağlayıverdi! Spor camiasının öğreneceği çok şey var vesselam!                                                              **   Sonuç olarak; hukuk iyi ki bu olaya el koydu ve temizliğe başladı. Ben tamamen destekliyorum. Suçlananlar eğer suçsuz çıkarlarsa, Türk futboluna verdiği emekler helal olsun deriz ve kimse de onlara dil uzatıp ahkam kesemez. Suçlu çıkarlarsa da umarım futbolumuz için tertemiz yeni bir sayfa açılır.

Artık sadece futbol izlemek istiyoruz çünkü...