Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi toplantısı bugün İstanbul’da düzenleniyor.

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, “Göstergeler ekonomimizin son 10 yılın en sıkıntılı döneminden geçtiğini gösteriyor. Buna göre ihracat geriliyor, cari açık artıyor, net rezervler eksiliyor, bütçe açığı büyüyor, hayat pahalılığı satın alma gücünü düşürüyor, yüksek enflasyon bilançoları bozuyor ve işlem maliyetlerini artırıyor, mevduat ve kredi faiz oranları yükseliyor, politika faiz oranının düşüklüğüne rağmen yatırımlar canlanmıyor, TL değer kaybediyor, yabancı yatırımcı gelmiyor ve uzun süredir ilk defa ikiz açık yaşıyoruz” dedi.

Özilhan’ın konuşmasının satır başları şu şekilde:

* Türkiye bunca yıllık demokrasi kültürüyle seçim yarışını adil rekabet kurallarıyla yürüyecek olgunluğa sahip. Buna karşın geçtiğimiz seçim dönemini, iktidarın ve muhalefetin, ülkemizin sorunlarını çözmek için önerdikleri programları yapıcı bir ortamda tartışarak geçirdiğimizi söyleyemeyiz. Fakat seçimleri çok yüksek katılım oranlarıyla tamamladık.

* Her parti liderinin kendi tabanına rol model olmasını, diğerini ötekileştirecek bir üsluptan kaçınması gerekiyor.

* Bu parlamento döneminde, temel hak ve özgürlüklerin yükselebilmesi için yeni bir atılım yapabilmeyi umuyoruz.

* Temel değerler konusunda netleşmeli ve çoğulcu demokrasiyi, laikliği, piyasa ekonomisini ve kurallara dayalı liberal dünya düzeninin parçası olmayı artık tartışma dışına itmeliyiz.

*En önemli sorunların başında ekonomi geliyor.

MEHMET ŞİMŞEK İLE GÖRÜŞTÜLER: PROGRAM ÇAĞRISI

* İtibarı yüksek bir ekonomi programının hazırlanarak ilan edilmesi, kilit kurumlara liyakati ön planda tutan ve piyasalara güven veren atamaların yapılması, merkez bankası başta olmak üzere ekonomi politikalarının şekillenmesinde etkili olan kurumların esas görev tanımına uygun çalışma düzenine girmesi, bu içinde bulunduğumuz tablodan çıkışta yardımcı olacaktır.

* (Mehmet Şimşek ile bu saban yapılan toplantı için) Açık ve samimi bir toplantı oldu. Şimşek'e tespit ve önerilerimizi paylaştık.

* Sayın bakanın ortaya koyacağı ekonomi programının makro ekonomik istikrar yönünden katkı sağlamasını umuyoruz.

‘ÜÇ AYAKLI POLİTİKA’ ÖNERİSİ

* Ekonomideki sorunların çözüm için 3 ayaklı program gerekiyor, makroekonomik istikrar, yapısal reformlar ve hukuk devleti.

* İşe her şeyden önce makroekonomik istikrarı sağlayarak başlamak gerekiyor.
* Enflasyonla mücadelenin yolu TL’ye değer kazandırmaktan geçmiyor, bunu geçmişte gördük.

* Yurtdışından para girişi halinde TL’de değerlenme yerine Merkez Bankası rezervlerini tahkim etmek gerekiyor.

* Sıkı para politikası tercihleri büyümede arzu edilmeyen bir yavaşlamaya yol açmamalı.

* Cari açık sorunun çözümü daha zor olacak daha uzun zaman gerektirecek.

Kamuda tasarruf lafta kaldı Kamuda tasarruf lafta kaldı

* Yatırımı artırmak için uzun vadeli öngörülebilir kurallara dayalı ekonomi yönetimi ve ekosistemi girişimi gerekiyor, bu da bizi hukuk devleti alanına getiriyor.

‘DİĞER TALEBİMİZ, EĞİTİM REFORMU’

* Yeni döneme ilişin bir diğer talebimiz de, eğitim reformu.

* Gençlerimizin iyi yabancı dil konuşmasını sağlamalıyız. Dünyadaki gelişmeleri takip edebilmeli, eğitim sistemimiz tüm çocuklarımıza fırsat eşitliği sağlamalı. Tüm çocuklarımıza kreşlerden başlayarak kaliteli eğitim vermeliyiz. Büyümenin nimetlerinden sadece iyi bir eğitimi finanse edebilenler yararlanmamalı. Bu unsurları hayata geçirecek bir eğitim reformunu hızla gündeme almalıyız.

* Demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, toplumsal cinsiyet eşitliği gündemimizin önemli konuları.

‘FAİZ DÜŞÜRÜLMESİNE RAĞMEN KREDİYE ERİŞİM ZORLAŞTI’

* Göstergeler ekonomide ciddi bir tabloya işaret ediyor. Hem cari açık hem bütçe açığı veriyoruz. Çifte açık, çözülmesi zor bir denklem yaratıyor.

* Gösterge faiz oranının sürekli olarak düşürülmesine rağmen reel sektörün kredi erişimi giderek zorlaştı, ticari kredilerin artış hızı enflasyonun bir hayli altına indi, finansmana erişim sorunu yatırımları baskıladığı fiyatların ekonominin gerçeği yansıtmaz hale gelmesi özel sektörün risk ve getiri hesaplamalarını güçleştirdi. Bu da yatırım kararlarının ertelenmesi ne yeni istihdam yaratma kapasitelerinin azalmasına ve büyümenin de zayıflamasını yol açtı.

‘ŞİMŞEK İLE YAPICI BİR TOPLANTI GERÇEKLEŞTİRDİK’

* Sayın bakanın da ifade etmiş olduğu gibi (Şimşek) kolay çözümler ya da hızlı sonuç verecek yöntemler bulunmuyor olsa da şeffaflık, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik prensipleri doğrultusunda kural temelli politika yapımına bağlı kalınması, ekonomideki bu zor durumun aşılmasını sağlayacaktır.

* Sayın bakanla son derece faydalı ve yapıcı bir toplantı gerçekleştirdik. Önerilerimizi paylaştık. Ekonomik ve sosyal konseyin toplumun çeşitli temsilcilerinin katılımıyla ekonomik ve sosyal sorunları ile bunlara ilişkin çözüm üretilmesi konusunda önemli katkısı olacağını değerlendirmekteyiz.

‘ENFLASYON SORUNU BİR SÜRE DAHA DEVAM EDECEK’

* Enflasyon gerilemiş gözüküyor ancak TL’deki hızlı değer kaybı bir süre daha bu sorunun bizimle kalacağını gösteriyor. Oysa ki sağlıklı büyümenin ilk şartı fiyat istikrarı. Parasal istikrarı sağlamanın görevi merkez bankasına verilmiştir.

* Önümüzdeki dönemde merkez bankasının bağımsızlıkla birlikte bu misyonu yerine getireceğini görmek en büyük dileğimiz.

‘PİYASA ENGELLERİNİ KALDIRMALIYIZ’

* Türkiye ekonomisinin tek sorunu enflasyon ve faiz değil. Umuyorum ki para politikalarında başarıyı yakalarız, artık para politikasını konuşmaktan vazgeçeriz. Böylece asıl konuşmamız gereken konuya odaklanabiliriz. Gelir dağılımının iyileştirilmesi, büyümenin kapsayıcı olması ilkelerini unutmamalıyız. Vergi sistemini daha adil hale getirmeliyiz. Sosyal koruma yardımlarını daha etkin yapmalıyız. Mevcut üretim yapımızı güncellemeliyiz. Daha fazla katma değer yaratmalıyız.

* Finansmana erişimi iyileştirmeliyiz. Son 2 ayda sanayi, verimlilik raporları yayımladık. Verimliliği artırmalıyız, bu artış sınırlı. Her firmanın verimli olmasını sağlamamız gerektiği gibi kaynakların eşit dağılımını da sağlamalıyız. Rekabet koşullarını daha adil hale getirmeliyiz. Piyasa engellerini kaldırmalıyız.

AB İLE İLİŞKİLERİN CANLADIRILMASI TALEBİ’

* Beyin göçünü durdurmalıyız.

* Seçimler sonrası dönemde Türkiye-AB ilişkilerinin canlandırılması hem bizim hem Avrupa’nın ortak menfaatinedir.

‘GERÇEK BEKA SORUNU DEPREM’

*  Gerçek beka sorunu deprem.

* Kurumlarımızı güçlendirerek afet yönetiminde planlı ve katılımcı bir süreci hayata geçirmeliyiz. Siyasi kutuplaşmanın ve kısa vadeli önceliklerin, bu gerçek beka sorunun gölgesine izin vermeyelim. Marmara Bölgesi için çalışmalarımızı süratle tamamlayalım. Deprem deyince aklıma Voltaire’in Candide ya da İyimserlik başlıklı kitabı geliyor.

Editör: Ali Gözen