Manisaspor’da geriden gelip puan veya puanlar almak moda oldu…

Moda demeyelim de kötü bir alışkanlık oldu... İçerde dışarda aynı tarz oyun. Yeter beyler!.. En sonunda kalp krizi geçirteceksiniz bu taraftara.
Rakibin Adana Demirspor.
Golü kalesinde görmeye en müsait takımlardan…
Geçen sezondan kalan alışkanları devam ediyor, dağınık, çok ama çok kolay kırılmaya müsait bir takım.
12 MAÇ ART ARDA GOL YEMİŞLER!.. Hem de öyle böyle değil. 5-4 biten Buca maçı en basit örneği. Elinde öyle bir done var ki maçın kilidi tam da burada. Aslında tam da dişimize göre.
Ama sen ne yapıyorsun sevgili Kemal Hocam?
Takımını geride bekletiyorsun. Son haftalarda aldığı seri galibiyetlerle gaza gelmiş, üflediğini yıkacak kıvamda olan takımına gereksiz yere fren koyduruyorsun. Hem de Adana Demir gibi kolay gol yiyen bir rakibe karşı.
Golün geleceği apaçık belliydi.
Foto muhabirleri olarak ilk yarıda maçı Adana kalecisi gibi resmen izledik. Sıkıldım, “Gol yemeden rahat durmuyoruz” diye söylenirken top ağlarımıza gitti. 40 dakika heba oldu. Adamlar biraz daha dikkatli olsaydı ilk yarı 3-0 bitebilirdi.
Devre biterken 5 dakikalık hücuma da şaştım kaldım… Uyan da balığa gidelim. Bu takım, bu kadar coşkulu, istekli, arzulu, iştahlı bir oyun oynuyor da neden geride bekletildi?
İkinci yarı sandığımız gibiydi. Riskler alınmalıydı. Senaryo belliydi. Bu kez İBB ve Tavşanlı maçlarındaki gibi erkenden golü bulamayınca işler sarpa sardı. Son dakikada gelen gol, kimseyi kandırmasın.
Hocamız maç sonrası son dakikaya kadar golü kovalama iştahına dikkat çekip diyor ki; “21 puanın 11 puanını geriden gelerek kazandık. Bu bizim için önemli bir referans. Bir puan önemli bir iş!..”
Demek ki haftaya da aynı sistemle başlayıp Simonek ve Umut’u kesmeyecek. Hem rakibin üzerimize gelmesini bekliyoruz hem de 9 kişi oynuyoruz. Ne önemli işi? İki puan kaybettik. Bir puanı da kazanç olarak görmüyorum.
Yine altını çizerek yazıyorum, yazmaya da devam edeceğim. Bülent sol önde oynamalı, Perovic’te en önde. (Allah aşkına şu son dakika golünü tekrar tekrar izleyelim, bu takımda hangi santrforda var böyle gol vuruşu?)
Elinde pek golcüsü yok. Simonek ısrarını anlıyoruz da Umut ısrarına ne demeli?
Bu maç, Özdeş’in Umut ısrarının bir bakıma iflasıydı. Madem elinde OĞUZHAN KAYAR gibi bir yetenek vardı da Umut’a neden bu kadar sabrediyorsun?
Yazının finalini Oğuzhan’la bitirmek istiyorum.
Fevkaladeydi. Olağanüstüydü… Ansızın Arena’ya atılmasına rağmen ayakları hiç titremedi. Aldı-verdi, duran toplarda da insiyatif aldı. O topu alıp bir iki hareket yaptığında “Vaavv” diye inleyen tribünlerin sesi hala kulaklarımda!.. Hocamız da bu sesi duymuştur eminim!..

Editör: TE Bilişim