ÖZEL RÖPORTAJ-MUSTAFA TATLI

Hani derler ya “orta sahanın sigortası” diye… İşte öyle bir yetenek Eray Ataseven… Doğuştan gelen yeteneğini geç de olsa abisinin desteğiyle Manisa Belediyespor’da lisansladı. Henüz 13 yaşındayken profesyonel futbolcu olma merdivenlerini birer birer tırmandı. 16 yaşında Manisaspor’a transfer oldu, Milli Takım’a gitti, şimdi ise Manisaspor’un vazgeçilmezi!..

Çok koşup çok mücadele edip adeta arı gibi çalışmak… Bunlara bir de top çalmayı ve zaman zaman gol atmayı da ekleyelim. Tüm bunların hepsi Manisaspor’un 20 yaşındaki yeteneği Eray Ataseven’de var. O, doğduğundan beri futbolcu olmaktan başka hiçbir şey hayal etmemiş; ama annesi, “idmana gitmesin ve okusun” diye kimi zaman kramponlarını bile saklamış. Bu hikaye, eğitim mi spor mu ikileminde kalan Türk futbolunun temel problemlerinden biriydi oysa…

SOKAKTAN GELEN YETENEK

3 erkek çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olan Eray, futbolla sokak aralarında tanışmış. Annesinin oyuncak araba aldığı çocukluk dönemlerinde futbol topuna aşık olmuş. Topla ilişkileri giderek arttıkça mahalle maçlarında yeteneği, arkadaşların tarafından farkedilmiş. Eray o dönemi şöyle anlatıyor: “Ahmet Tütüncüoğlu İlköğretim Okulu’nun bahçesinde oynardık. Ben hep zayıf takımda yer alırdım. Aileden veya sülalemde Koray abim dışında futbolla ilgilenen kimse yoktu. Çam kozalağını top yapıp oynadığımızı bilirim.”

FUTBOLA GEÇ BAŞLADI ÇABUK YÜKSELDİ

Farklı bir hikayesi var Eray’ın… Bir Koray abisi dışında elinden tutanı olmamış. Bu yüzden de keşfedilmesi epey bir zaman almış. 13 yaşına geldiğinde o dönem Manisa Belediyespor’da oynayan abisinin desteğiyle Belediyespor altyapısına gelmiş.  Eray, kısa süreli performansının hemen beğenildiğini ifade ederek, lisansının çıktığını belirtiyor. Hocalarının direktiflerini harfiyen yerine getirmeye çalışan Eray, çok çalışmanın karşılığını Manisaspor’un kendisini ısrarla istemesiyle almaya başlamış. Ancak Manisaspor’a gelişi hiç de kolay olmamış. Zor süreci şöyle anlatıyor: “Belediyespor beni bırakmıyordu. 2 yıl geçmişti ve A takımda oynamaya başlamıştım. Transferin son saatinde Manisasporlu oldum. Çok da önemliydi benim için. Bu adım futbol hayatımın dönüm noktası diyebilirim. Çünkü Belediyespor’da kalsaydım Manisaspor’a gelmem sıkıntılı olabilirdi.”

HAKAN KUTLU VE KEMAL ÖZDEŞ FAKTÖRÜ

Manisa’da yaşayan futbolcu olmak isteyen her oyuncunun büyük hayalidir Manisaspor’da oynamak. Eray da bu hayalinin ilk adımını son dakikada da olsa gerçekleştirmiş. Süper Genç’ten A2 Takımı’na yükselirken buradaki 3 yıllık yükselen performansıyla, hayatını değiştiren en önemli gelişmeyi gerçekleştirdi… O artık profesyonel olmuştu!.. Genç oyuncu o süreçle ilgili, “Hakan Kutlu’nun beni kamplara götürmesi ve Kemal Özdeş’in de Milli Takım’a çağırmasının katkısı büyük oldu. Bu sayede profesyonel sözleşmeye imza attım” diyor.

BEYAZ ZENCİ LAKABINI KİM TAKTI?

Geçen sezondan bu yana Manisaspor’un en istikrarlı isimlerinden biri oldu Eray… Başkan Emre Hasgör, onun sahada bitmek tükenmek bilmeyen enerjisini görünce dayanamayıp lakabı takıvermiş: “Beyaz zenci!..” Gerçekten de bu tabire uyan ender futbolculardan biriydi genç yetenek. Bu lakabı nasıl bulduğunu sorduğumuza gülerek yanıt veriyor: “İlk defa duydum. Doğru bir tanım olmuş. Arkadaşlarım da bana Lassana Diarra diyorlar. Top çalma konusunda doğuştan gelen sezilerim olduğunu düşünüyorum.”

BU TEMPOSUNUN SIRRI…

Eray’ın sahada bu kadar aktif olmasının bir sırrı vardı mutlaka. Bunun hem fiziksel hem de doğuştan gelen bir koşu temposunun olduğuna dikkat çekiyor genç yetenek. Elbette çok çalışıp kendine bakmanın performansına yaptığı etkiden de… Futbol, sadece top çalmak, koşmak ve mücadele etmekle sınırlı değil. Genç yetenek, hücum yönünü geliştirmek için ekstra çalıştığını söylüyor.

“RİZE VE ERCİYES’İ BİZ ŞAMPİYON YAPTIK”

Geçen sezon müthiş bir birliktelikle birçoğunun “küme düşer” dediği Manisaspor, Play-Off finali oynadı ve kaybetti. Herkes, doğrudan Süper Lig hayali kurarken, bu takıma son 8 haftada ne olduğunu merak ediyordu. Biz de bunun nedenini sorduk Eray’a. O da, “Rize, Göztepe ve Tavşanlı maçları moralimizi çok bozdu. Psikolojimizi etkiledi. Bizlerde hata yaptık. Tecrübe eksikliği vardı. Rize ve Erciyes’i biz şampiyon yaptık.” şeklinde özetliyor bu tabloyu.

“ARMASI İÇİN AĞLAYAN ÇOCUK…”

 

Tarih: 26 Mayıs 2013… Yer: Eskişehir Atatürk Stadyumu. Manisaspor tarihinin belkide en önemli maçıydı Konyaspor ile oynanan Play-Off finali!.. İlk 11’de olması beklenen Eray Ataseven, bel sakatlığı nedeniyle sadece son bölümde oyuna girebilmişti. Hayal kırıklığı ile biten maçın ardından hıçkıra hıçkıra ağlamıştı bu genç çocuk. Süper Lig sevincinin ardından ülkemizde düzenlenen Dünya Kupası aday kadrosuna davet edilmeyi umut ediyordu. Ama bu da olmadı. Ne şampiyonluğu tadabildi ne de Dünya Kupası’nı. Ama o yine de “çok büyük deneyim kazanıp bu sezonu kazandık” diyor.

“HER ŞEYDE VARDIR BİR HAYIR”

Eray, Milli Takım’a çağrılmadığı haberini aldığı gün, bir hafta kendine gelemediğini söyleyip şöyle devam ediyor: “Milli Takım kamplarının hepsine çağrılmıştım. Sonra o talihsiz sakatlık oldu, takımımda da bir süre oynayamamıştım. Yine de çağrılmayı bekliyordum. Feyyaz Hoca’yla konuşmuştum. ‘Çağrılmayacaksın’ diye bir şey dememişti. Hak etmiştim; ama her şeyde vardır bir hayır. Bel sakatlığımla ilgili demek ki daha kötü şeyler olabilirdi. Bu yüzden kendimi tekrar buraya motive edip çalıştım. Ümit Milli Takım var. Çok şükür o kampa çağrıldım.”

“BAŞARIDAKİ EN BÜYÜK SIR BİRLİKTELİĞİMİZ”

Daha sonra aile ortamında olmaktan duyduğu memnuniyeti anlatmaya başlıyor genç yetenek… Nedir bu başarınızın sırrı? diye sorduğumuzda, “Takımdaki abilerime her derdimi anlatıp şakalaşıyorsam, bu takım güzel bir takımdır.  Müthiş bir kaynaşma ortamı var. Hocalarımız da çok anlayışlı. Dilimizden anlıyorlar. Personeliyle de harika birlikteliğimiz var. Her giden buraya dönmek istiyor. Her gören buradaki sırra inanamıyor. İnşallah bu da böyle devam eder.” diye yanıtlıyor. Eray, gelecekten beklentileri olmalarının başarıda etken olduğunu da sözlerine ekliyor.

“MANİSA İNSANI MANİSASPOR’U SEVMİYOR”

Eray, bu sezon devrede topladıkları 34 puanı beklediklerini; ancak rakiplerin bu kadar maç kazanma yüzdesine sahip olacaklarını tahmin etmediklerini ifade ederek, kendileri için yapılan “küme düşer” yorumlarına anlam veremediklerinin altını çiziyor. Yıllardan beri sağlanamayan takım-kent bütünlüğünün nereden kaynaklandığını sorduğumuzda ise “Manisa insanı Manisaspor’u sevmiyor. Sadece büyük takımlar geldiğinde stat doluyor. İçinden gelerek bir şey yapan yok. Gelenler var. Maçta onların desteğini hissediyoruz. Az olmalarına rağmen öz destek veriyorlar. Kentle bütünleşme anlamında bizimde bir şeyler yaptığımızı ama bir işe yaramadığını düşünüyorum. Ben hep çarşıdayım. Eskiden buda yoktu. Eskiden Manisalı oyuncu da yoktu. Şimdi iki seneden beri Manisa’nın kendi evladı oynuyor. Ama yine olmuyor” diye özetliyor vaziyeti.

 “RAKİPLERİ GÖRÜNCE…”

Manisa’da başarıya göre gösterilen ilgiye dikkat çeken Eray, iki kötü maç oynadıkları zaman verilen tepkilerinde anlamsız olduğunu ifade ediyor. “Manisa seyircisi bize nankör davranıyor” diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Gittiğimiz deplasmanlarda taraftarların takımlarına nasıl sahip çıktığını maç esnasında yaşıyoruz. Bize saygı duyan rakip takım seyircisi var. 2-3 hafta çok iyi sonuç aldıktan sonra artış görülüyor. Böyle olmaması lazım.”

“BİZE İNANSINLAR YETER”

Genç oyuncu, ikinci yarıdan beklentilerinin şampiyonlukla noktalanacağına inandığını belirtip taraftarlara şöyle bir mesaj gönderiyor: “İlk 6-7 hafta daha zor geçecek. Her maçımız final olacak. İnşallah daha fazla taraftarımızı yanımızda görürüz. Bize iyi moral olur. Bize güvenip inansınlar yeter.”

“KAPTAN OLMAK İSTİYORUM”

Eray’ın Manisaspor’da oynamak hayali gerçekleşmişti. Şimdi buradaki şahsi hedefleri neydi? Bu soruyu da  “Kaptan olmak istiyorum” diye cevapladı. Sonra devam etti: “Bu takımı şampiyon yapmadan bir yere gitmek istemiyorum” diye… Genç oyuncu, boş zamanlarında takım arkadaşlarıyla vakit geçirdiğini, Plays Station oynamayı, Gokart’a binmeyi, yabancı dizi ve maç izlemeyi çok sevdiğini de sözlerine ekliyor.

“ABDESTSİZ MAÇA ÇIKMAM”

Her futbolcunun maça çıkmadan önce asla vazgeçmediği alışkanlıkları vardır. Eray da abdest alarak maçlara çıktığını belirtiyor. Başarılı oyuncu, röportajın sonunu bu sözlerle tamamlıyor: “Her maça abdestli çıkarım. Abdestsiz çıktığım maç olduğunu hatırlamıyorum. Almazsam kendimi kötü hissediyorum. Benim maç önceleri uğurum; dua ve abdest. Namaz kılmaya elimden geldiğince gayret ediyorum.”

 

Editör: TE Bilişim