İlk idmanında eli kırıldı; ama çabuk toparladı.

Galatasaray’ın kupadaki Antalyaspor sınavında 11’de sahaya çıktı.

Eli sarılıydı, sakatlığı tam olarak geçmemişti. Turuncu pabuçlu ve 45 numaralı sırt formasını giyen bir çocuktu bu…

Aslen Aydınlı… Ama kendini o kadar Manisalı hissediyordu ki kendisini bulup yetiştiren kulübünün şehrinin sırt numarasını tercih etmişti.

Sol çizgide başladığı maçta zaman zaman sağ tarafta bazen de ön orta sahada oynadı.

Takım savunması ön plandaydı… Takımla birlikte hareket edip arı gibi çalışıyordu. Gençlerle dolu 11 arasında en çok parlayan 2-3 isimden biri olduğu, dakikalar ilerledikçe göstermeye başlamıştı.

Sol taraf gerçek yeri değildi ama yadırgamadı, ayağına aldığı her topu çok olumlu kullandı. En önemlisi basit tek toplarıyla oyunu rahatlatmasıydı. Bazen ters top attı bazen de frikik kullandı. Kullandığı bir frikikte kaleciyi direğe yapıştırdı!..

Böyle bir çocuktu… 45 numaralı… Turuncu pabuçlu… Eli kırık…

Sahada Eboue var, Yekta var, Emre Çolak var. Yaşı 18 ama öyle özgüvenli ki abilerine insiyatif nasıl alınır? dersi verir gibiydi.

Dakikalar 66’yı gösterdiğinde iki oyuncu değişikliği birden oldu. Çıkan numaralar arasında 45 numara yoktu.

Demek ki İtalyan hocası da ondan memnundu. Son bölümde sağ tarafa geldi. 83’te bir tabela daha yandı. Yine 45 numara çıkan numara değildi.

Ondan sonra Adana Demirspor maçının son 20 dakikası geldi aklıma… Yine bütün toplar bir anda onda birleşmeye başlamıştı… O kadar düzgün bir sol ayağı var ki rakibi tehdit edercesine…

Asıl dikkatimi çeken şuydu…

Düşünsenize… Galatasaray gibi bir takıma gelmişsin, ilk maçına çıkıyorsun, 90+3 olmuş, kazanılan frikiği Hamit Altıntop dahil herkes bu turuncu pabuçlu 45 numaralı çocuğa bırakıyor.

Eminim maçı izleyenler futbolseverler de yahu kim bu çocuk? Koskoca Galatasaray’da henüz bu yaşta böyle sorumluluk alıyor diye düşünmüştür…

Manisasporlu taraftarlar da bu çocuk için oldukça heyecanlanıyordu… Onu daha fazla süre almış bir şekilde çıplak gözle izlemek istiyordu. Ama maalesef onu TV’de Galatasaray formasıyla izlemek varmış…

Sağ olsun bir zamanlar Kemal Özdeş diye bir hocası vardı… Ona güvenmeyen hocası!..

Bu hocanın sayesinde Manisaspor, geleceğin starını daha henüz faydalanamadan kaybetti. Kulübün geleceğine etki edecek bir kayıp bu…

Şimdi yana yana Bekir Yılmaz’ı arıyoruz… Neden? Çünkü her topun sorumluluğunu alabilecek bir isim elde kalmadı da ondan. Duran top oluyor, topa gidenlerin isimleri hep farklı. Lay lay lom havası. Kimin frikik kullandığı belli değil.

Bu çocuk, burada bunu rahatlıkla yapabilirdi. Bu eksiği fazlasıyla giderebilirdi…

Şimdiden böyle bir transfere ihtiyacımız doğdu. Eminim ki bugün bu çocuğu Galatasaray’dan almaya kalksan milyonları feda etmen gerekir.

Mancini ile Özdeş arasındaki fark şu; Biri bu çocuğu daha gelir gelmez kupanın önemli bir maçında banko 11’de oynatıp 90 dakika oynatıyor. Sorumluluk veriyor. Diğeri ise koskoca yarım sezonda bu çocuğa 55 dakika şans tanıyor.

56 bile değil… Biri kupadaki olası kötü sonucu kafaya takmadan bir Süper Lig ekibine karşı gençleri kazanmaya çalışıyor, diğeri ise 3. Lig ekibi Belediye Van maçında as kadrosunu oynatarak gençlere kapıyı kapatıyor.

45 numaralı, turuncu pabuçlu, eli kırık çocuğun adı malumumuz Oğuzhan Kayar…

Böyle devam et koçum sen!..

Sen böyle devam et ki sana güvenmeyenler hep böyle mahcup olsun.

Zaten sen bu isabetli pas yüzden ve tiki-taka oyununla Barcelona’ya daha çok yakışıyorsun!..

Editör: TE Bilişim