10’U KARŞILAMAK!..

Nenad Milijas diye diye sonunda geldi…

Gelişi pek de kolay olmadı.

Kızılyıldız gibi Avrupa’ya mal olmuş, her iç saha maçında on binlere oynayan bir kulüpten, Türkiye PTT 1. Lig’de 60 milyon TL borcu olan, 300-500 taraftara oynayan, kimsenin umrunda olmayan, bir paçavra yerine konan, bir basamak haline getirilen, hep siyasi çıkar amaçlı kullanılan bir kulübe geliyorsunuz!..

MANİSASPOR’a geliyorsunuz!.

Nenad’ın geçmişini tekrar tekrar yazmanın bir anlamı yok... Adamın kariyeri belli. Klası belli…

Böylesine üst düzey bir ismi Manisa’ya getirenleri öncelikle kutluyorum...

Futbol tek kişilik bir oyun değil elbette… Eğer takım olursanız, sahaya iyi yayılırsanız, rakibin pas kanallarını tıkarsanız, son ana kadar savaşırsanız işte Nenad Milijas gibi adamların farkı ön plana çıkmaya başlar!..

Sahada saydığım tüm bunları yapmak kazanmak için yetmeyebiliyor…

En fazla 1 puan alabiliyorsunuz…

Bu vaziyette sahneye özel oyuncularınızın çıkması gerekir…

Eğer bir 10’unuz varsa eğer özel yeteneklerini kullanmaya başlarsa, işte o özeller sizleri umulmadık anlarda 3 puanlara ve hedeflere taşıyabiliyor.

En önemlisi büyük morale götürüyor…

Taraftarlar, Sezer Öztürk’ün özel yetenekleriyle 90+6’larda Kaf-Kaf’a orta sahadan hiç beklenmedik anda attığı golü iyi hatırlar ve unutmazlar!..

Sadece o golün Manisaspor’a Süper Lig virajında nasıl avantaj sağladığını unutmak mümkün mü?

İşte Milijas tam da böyle bir oyuncu.

ÖZEL!..

3-4 dakikalık Kızılyıldız özetlerinden çıkardığım izlenim şu; İyi bir frikikçi, iyi bir pasör, iyi bir gol ustası ve iyi bir dinamo…

Hem de tecrübeli mi tecrübeli… Hem de deli gibi sevilen bir yetenek…

Şimdiden yazıyorum… Bu adam bir kurtarıcı değil…

Bu adam, şehrin o arzuladığı ve yıllarca beklediği özel adamlardan biri…

Ağzıyla kuş tutsa dahi takım bütünleşmesi ve kent bütünleşmesi sağlanmazsa hedefe ulaşılmaz.

Sezon içinde kötü oynasa istenilen verimi veremese dahi başlangıçta “ucuz ve bomba bir transfer” kim ne derse desin…

Futbolunu geçtim. Nenad aynı zamanda Manisaspor’un saha dışı oyuncusu. Şehre tanıtımın öncüsü…

Nenad, kentin Manisaspor’a bakış açısını değiştirebilecek bir isim sadece…

Taraftarları ve bu şehri heyecanlandıracak bir isim…

Passolig ve Kombine satışlarını patlatacak bir isim…

Maliyeti öyle Makukula gibi 2 milyon ‘euro’cuk değil… Yani gittiğinde bu kulübe 10 trilyonluk bir zarar getirmeyecek.

Yani Sırbistan’da alamadığı 400 bin Euro’nun sadece 220 binini burada alacak.

220 bin euro Manisaspor’u batırmaz.

Bu kulüp nelere milyon eurolar harcadı?

Bu klastaki bir oyuncuya 220 bin euro az bile!..

Bu paranın iki üç katı sözleşmesi imzalanan Iwanski ile mahkemelik olduk.

Erkan Taşkıran’ı Emin Aladağ’ı da Türk parasıyla aynı paraları istiyor.

Haa!.. 400-500 bin euroları bulsaydı, o zaman buna ilk itiraz eden ben olurdum.

İstediği kadar yetenekli ve özel olsun, Manisaspor’un şu vaziyette Süper Lig düzeyindeki bu paraları vermesi mümkün değildi.

Zaten başımızda Makukula belası varken bir de başarısızlıkta bunun paralarıyla uğraşmak sıkıntı verebilirdi.

Neyse… Yine yazdıkça yazasım geliyor ama yazıya yavaş yavaş noktayı koymaya başlayalım.

Nenad Milijas, Sırbistan’da “Hagi” muamelesi görüyor… TV’ler gazeteler adamın peşinde… Taraftarlar ona hayran… Teknik direktörü, kulüp başkanı bu gidişe eli kolu bağlı…

Söz verip üç maç oynuyor. Goller atıyor, asistler yapıyor… Camiasına ne kadar vefalı bir isim olduğunu gösteriyor…

Vojvodina maçı sonrasında takım arkadaşları onu omuzlara alıp havaya fırlatıyor.

Gideceği gün havalimanında taraftarlar onu bir güzel uğurluyor.

Gel gelelim Manisa’da sıradan bir futbolcu muamelesi görüyor!..

Bunun en büyük sebebi de Manisalının futbol kültürünün olmayışıdır… Ne yönetiminin ne taraftarının ne de kent yönetiminin!.. Ne de gazetecisinin!..

Kendimize de sallayalım da tam olsun.

Erman Güracar adamı karşılıyor… Adam valizlerini yeni evine bırakıyor… Oradan Manisa 19 Mayıs Stadyumu’na geçiyor.

Ortada ne taraftar var ne de bir organizasyon…

Adam imzayı atıyor, ertesi gün kulüpten açıklama yapılıyor. İmza saati 13.00’te statta diye…

Adam imza töreninde 3-5 gazeteciye imzayı atıyor…

Topu topu 3 tane soru soruluyor… Tokalaşma oluyor…

Adam daha sonra çimleri geziyor, başkanla poz veriyor, 10 numarasını gösteriyor…

Ama görsel bir şov yok…

Top dahi yok…

Taraftarlar Derneği ile Manisaspor Yönetimi’nin arasındaki bu iletişim bozukluğu, böylesine bir transferin imza törenini tam bir fiyaskoya dönüştürdü…

Topu topu 10 kişi dahi olsa bir meşale yakılsa bir atkı takılsaydı kötü mü olurdu?

Ben Sırbistan’da her gün gazetecilerin ve taraftarların peşinden koştuğu bu adamın yerinde olsam, “Manisaspor’un taraftarı bu kadar mı ilgisiz?” diye sorardım.

Şaşar kalırdım bu işe…

Eee daha dur bakalım Nenad efendi!..

Daha neler göreceksin!..

Burası Manisa!..

Vurdumduymazların, plansızların şehri!..

Burada yapılacak projeler jet hızıyla olmaz. Olsa da tam tersine olur.

Seçim zamanı gelir, projeler yapılır. Şehir yavaş yavaş kaplumbağa hızıyla gelişir.

İzmir’e daha çabuk gidelim diye dağlar delinir.

Bu şehir doğuya kayması gerekirken batıya kayar.

Bir Spil Dağı vardır, bir Ağlayan Kaya’sı bir de Mesir’i…

Başka bir şeyi yoktur…

Onlar kadar değer görmeyen bir Manisaspor’u vardır.

Bu şehrin insanları, öyle Kızılyıldız’daki gibi takımlarına delicesine bağlı olmazlar.

Fener’i, Galata’yı, Beşik’i tutarlar.

Kentin takımı varmış yokmuş hikayedir…

Onlar önce Fener önce Galata önce Beşik derler.

Bir kombine rakamlarına bak istersen…

Madem ki imzayı attın bunları ben sana anlatayım ki sonra şaşırma.

Bak mesela bu hafta Alanyaspor maçında Sırbistan’daki gibi bir tribün hayal ediyorsun ama ben sana peşin peşin yazayım.

Bu takımı gerçekten seven, toplasan toplasan 300-500 kişiyi tribünde görürsen daha da şaşırma ha!..

Boş tribünlere karşı resital yapacağın günler çok olacak.

Aman ha!.. Futbol oynama hevesin kaçmasın.

Şimdiden kendini hazırlasan iyi olur.

Sonra hayal kırıklığı yaşama tamam mı?

Editör: TE Bilişim