Manisa'nın Soma İlçesi'nde 13 Mayıs 2014 tarihinde, evlerine ekmek götürmek için kömür madeninde metrelerce derinlikte çalıştıkları sırada meydana gelen faciada, 301 kişi hayatını kaybetti. Onlarca madencinin evine ateş düşüren facianın ardından, Soma'ya yardım yağdı, işçilere de birçok sözler verildi. Aradan geçen sürede başlatılan soruşturmada tutuklananıp haklarında dava açılanlar oldu, duruşmalar devam ederken, facia unutulmaya yüz tuttu.

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü 3'üncü sınıf öğrencisi üç arkadaş Mert Cemal Pekşan, Taylan Akan ve Oben Karasuil, duruşmaları takip etmeye başladı. Yüreklerindeki acı bir an olsun soğumayan madenci yakınlarını gören üç arkadaş, duruşmalarda karşılaştıkları manzaralardan çok etkilendi. Soma'nın farklı bir şekilde sesini duyurmak isteyen 3 genç, geçen kasım ayında orta metrajlı bir belgesel yapmak için yola çıktı.

O İNSANLARIN YERİ DURUŞMA SALONU DEĞİL

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lale Kabadayı da öğrencilerine destek oldu. Öğrencilerden Mert Cemal Pekşan, "Soma'daki maden faciasının ardından başlayan davanın duruşmalarına gittik, Soma'yı gezdik, sonra bazı şeylere dikkat çekmek istedik. Duruşmalara katılan mağdurların orada olmamaları, evlerinde aileleriyle olmaları gerektiğini gördük. Daha sonra sahaya inip belgeselimizi çekmeye başladık. Soma Sosyal Haklar Derneği'nin ciddi desteğini gördük. Projedeki amacımız, oradaki insanların sesini farklı bir şekilde duyurmaya çalışmaktı. Belgeselde Soma'nın faciadan önceki günleri ve facianın yaşandığı günü anlattık. Soma artık yardıma doyurulmuş bir yer. Biz bunu da belgeselde işledik. Toplum olarak vicdan rahatlatmayı çok seviyoruz. Ama Soma'nın sıcak bir sohbet ve sevgiye ihtiyacı var" diye konuştu.

MADENCİ ÇOCUĞU DEDESİNE "BABA" DİYOR

Gece vardiyasının adının işçiler tarafından 'Serseri' vardiya olarak anıldığını, kazanın da bundan sonraki vardiyada yaşandığını kaydeden Pekşan, daha fazla imkanlara sahip kişiler tarafından çok daha dikkat çekici belgesel ve yapımların yapılabileceğini belirtti. Pekşan, "Amacımız bizim gibi öğrenci arkadaşların da bu tarz hassas konulara yaklaşabileceğini ve bizleri gören daha fazla imkanlara sahip büyüklerimizin daha iyi çalışmalar ortaya çıkartabileceğini göstermekti. Belgeselde yer verdiğimiz madencilerin faciadan sonra da madenlere indiğini gördük. Çünkü bölgede yapacakları başka bir şey yok. Önlemlerin alındığını söylüyorlar ama biraz geç kalındı, orada 301 işçinin hayatını kaybetmesinden önce alınması gerekiyordu bu önlemler. Duruşmada, bir karar sonrası şehit yakınının feryadı çok etkiledi beni, hatta bazı polislerin bile ağladığını gördüm. Bir madencinin evindeydik ve madende hayatını kaybedenlerden birinin çocuğu rahatsızdı, o madencinin orada çocuğunun yanında olup bir şeyler yapması gerekiyordu ama çocuk dedesine 'baba' diye sesleniyordu bu da çok etkiledi bizi" dedi. Pekşan, belgeselle uluslararası festival ve yarışmalara gönderdiklerini, ilerleyen dönemlerde de yeni çalışmalarda bulunacaklarını söyledi

Editör: TE Bilişim