Soma Kömürleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru’nun, ihale almak için işçileri dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Manisa mitingine götürdüklerini itiraf etmesi hakkında konuşan Özgür Özel, şunları söyledi:

  “Kazadan önce gündeme getirmiştim. O zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Manisa mitingine Soma’daki 3 bin tane maden işçisinin zorla firmalar tarafından getirildiğini, bu kişilerin askeri disiplin içinde orada durduklarını, katılmamanın mümkün olmadığını, katılmayanların işinden endişe ettiğini ve ekmeklerinden edilme korkusuyla orada bulunduklarını, talimatla 3 bin kişinin kare oluşturarak orada bulunduklarını, zamanı gelince baretlerini kaldırarak görevlerini yaptıklarını, daha sonra madene dönüp madene girdiklerini, madende ölenlerin öldüğünü, kalanların Recep Tayyip Erdoğan’a yettiğini söylemiştim. Bu, bu kazadan 15 gün önce yapılan konuşmadaydı. Daha sonra Soma Komisyonu’nda bu iddiaları tüm işçilere sorduk. İşçilerin tamamına yakını o mitinge gittiğini, zorla gittiğini, işsizlik kaygısıyla gittiğini söylemişti. Biz bunu söylediğimizde önce komisyondaki AKP’li üyeler, daha sonra AKP’nin yetkili ağızları bunu kesin bir dille reddetmiş, böyle bir şeyin olamayacağını, kendi mitinglerinde böyle bir baskının olmadığını söylemişti.”

 

“ÖZÜR DİLEMELERİNİ BEKLİYORUZ”

 

Ramazan Doğru’nun tüm açıklığı ile bütün iddiaları doğrular, AK Parti’nin savunmasını çökertir biçimde konuştuğunu ifade eden Özel şöyle konuştu: “Ramazan Doğru, ‘3 bin tane işçi var, rezevrler tükeniyor. O mitingden iki ay sonra ihale yapılacak, o ihaleyi alabilmek için o mitinge biz de gittik. Diğer iki maden de işçilerini zorla götürdü’ dedi. Daha sonra o mitingdeki katılıma Soma A.Ş.’nin organizasyonu yaptığını itiraf etti. Böylece daha önce bizim tarifesini dahi açıkladığımız bütün iddiaların doğru olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Şimdi AKP’li yetkililerin Türkiye’ye bir özür borcu vardır. Soma’ya bir özür borcu vardır. Bize bir özür borcu vardır. Mitinge katılımın ihale ile ilişkilendirildiğini, o çocukları mitinge götürürken ihale kaygısı ile bunu yaptıklarını söyledi. AKP’den bir üst düzey yetkilinin, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın ya da AKP’nin kurumsal kimliğini temsile yetkili birinin çıkıp Türkiye’den, Soma’dan ve şahsımızdan özür dilemesini bekliyoruz.

 
İNANDIRICI BULMADIM

 
Özel kendisi tarafından meclis gündemine taşınan madendeki sıkıntılar hakkında bir bilgisi olmamasını inandırıcı bulmadığını belirterek, “Bir ikinci husus, bir avukatın benim Soma faciasından 15 gün önce yaptığım uyarıyı ve 6 ay önce vermiş olduğum önergeyi duyup duymadığına yönelikti. Ramazan Doğru bunu duymadığını söylediğinde salondaki tüm madenci yakınları hep bir ağızdan isyan ettiler ve ayağa kalktılar. Durum şudur: Ben Ramazan Doğru’nun durumdan haberdar olup olmamasına bir şey diyemem. Elbette şaşırdım. Konuyla bu kadar ilgili ve onların madeniyle ilgili verilmiş bir önergeden haberdar olmaması ve burada bir facianın gelmekte olduğunun ifade edilmesinden haberdar olmamasını yorumlamakta güçlük çekiyorum. Ama şunu çok net ifade edeyim. Ben o konuşmayı yapmadan önce 9 farklı kazada 11 tane madenci ölmüştü. Tüm soru önergelerimiz ya cevapsız kalıyordu tüm denetim yolları işlevsizdi. En etkili denetim yolunun işletilmesini gerektiğini söylemiştik ve ben o bilgileri Soma’daki kahvehanelerde karşılaştığım madencilerden edinmiştim.Ama burada açıklayayım o konuşmadan 2 yada 3 gün önce Soma’nın Avdan beldesinde madencilerin çokça bulunduğu bir kıraathanenin önündeki durakta 30 kadar madenci bana her geçen gün madenin ısındığını, her geçen gün başlarının ağrıdığını ve baş ağrılarından kurtulamadıklarını saatlerce uyusalar da yorgunluklarının geçmediğini söyleyip, ‘Bu madende tehlike var diye üstlerimize söylüyoruz. Bize işinize bakın hedeflenen kadar kömür çıkartamazsanız yevmiyenizi keseriz’ dediklerini söylemişlerdi. O madenciler servise binip giderken arkalarından baktık ve bu konuşmayı meclis gündemine getirmenin gerekliliğine inandık ve o konuşmayı öyle yaptık. Benim haberdar olduğum bu meseleden Soma’daki madenlerde en deneyimli kişiyim diyen birinin özellikle de işçiler bu kadar yaygın şikayetlerde bulunuyorken haberdar olmamış olması, hadi benden duymadın işçilerden duymamış olması, kendisine bu şikayetlerin iletilmemiş olması, madende her gün artan sıcaklığın, işçilerin çizmelerinin yarısına kadar terle dolan, günlerce uyuyup dinleyemediklerini ifade eden, baş ağrılarını madenin en başındaki kişinin haberdar olmasını inandırıcı bulmuyorum. Buna duyarsız kaldıklarını ve faciaya zemin hazırladıklarını düşünüyoruz.” dedi.
 

 

Editör: TE Bilişim