Eleştiri  konusunda uzman olup, hayatta hiçbir işi başaramamış insanlarımız çok. Bunlardan birkaçı geçenlerde baş başa vermiş konuşuyorlardı. “Bu yol böylemi olur? Bu yolun en az 50 metre olması gerekirdi. Eskilerin de hiç kafası çalışmıyormuş...”Dedim ya hiçbir işi başaramamış kişiler eleştiri yapıyorum diye her konuda ahkam keserler. Gerçi  onları da kimse dikkate almaz da neyse…  Bay muhalefetlerin bu yol dediği, “Doğu Caddesi” isimli caddemiz.  Manisa’nın ortasından geçip Şehzadeler ilçemizi  Yunusemre’ye bağlayan, en  yoğun yollarımızın  başında yer alan caddemiz , ana arterimiz. Bu sözleri duyduğumda bu yolun yıllar içindeki değişimi gözlerimin önüne geldi.

Ellili yılların sonlarına doğru Belediye Meclisi, hükümetin önünden geçen caddenin, dümdüz İzmir istikametine doğru gitmesine karar vermiş . Fakat ortada böyle bir yol yok.  Yol olması  düşünülen yerde yer evleri ve bir kısım mezarlık varmış. Daha önemlisi yolun başladığı , şimdilerde dört yol ağzı dediğimiz  yerde tarihi bir yapı var . O günlerde karakol olarak kullanılan bu yapının yanından ancak bir at arabasının geçtiği bir yol varmış. Günümüzde Lale Salonu olarak kullandığımız yer o zamanlar cezaevi. Mahkum yakınları bu dar yoldan cezaevine ulaşmaya çalışıyorlarmış. Şimdi Ulupark dediğimiz  yer büyük bir mezarlık. Bu mezarlık kaldırılıyor. Bir kısmı açılan bu yola giderken , geri kalana Ulupark yapılıyor. (Buraya bu ismi vatandaş Ulupark olarak koymuştur. Resmi kayıtlarda 8 Eylül parkı olarak geçmektedir. 8 Eylül parkı nerede diye sorsak, çoğu Manisalı’nın bileceğini zannetmiyorum) Kısaca  uzun yıllar insanların içinden geçmeye çekindiği mezarlık, günümüzde Manisa’nın en  işlek  parkı durumuna gelip, hergün binlerce kişiyi ağırlıyor. Ayrıca bugün Hakkı İplikçi parkının önünde (Bazı okuyucularımız burayı cafesera önü diye hatırlıyabilirler) büyük bir cami var , adı Mollaşaban Camisi. 17 yy'da Manisa kadısı  Molla Şaban’ın  yaptırdığı büyük ve tarihi bir camii.  Bakanlar kurulu kararı ile  yıkılıyor.  Yıkılmayıp günümüze kalan süpyan mektebi, o camiden kalan tek bölüm, büyükşehir belediyesi zabıta binası olarak kullanılmakta.  Karakol olarak kullanılan binayı hiç hatırlamıyorum. Resimlerini bugün bazı arşivlerde görüyorum.  Doğudan batıya doğru kamulaştırılarak yıkılan evleri yıllar içinde gördüm. Mollaşaban Camisinin  ilk yıkımdan en az 5 yıl sonra   yıkıldığını sanıyorum. Canlı olarak gördüğüm, çocukken içinde namaz kıldığım, Mollaşaban camisinin maalesef günümüzde resmini bulamıyoruz. Yıkılan tarihi camii yerine 1970 yıllarında Ticaret Lisesi’nin karşısında bir camii yapılmış , adına Mola Şaban  Camisi adı verilmiştir. Bu yolun tamamen açılması  70’ li yılların başına kadar sürmüştür. Moris Şinasi Hastanesine kadar uzaması 80’li yılları bulmuştur. Yol açıldığında bu caddenin trafik yoğunluğu nasıldı derseniz, anlatayım. Yetmişli yılların başında bu caddede top oynardık. Arada bir at arabası geçer. Günde 3 -5 kere askeriyenin  bir aracının  geçtiğini görürdük. Bugün Manisa Lisesi’nin  olduğu yerlerde meralar vardı.  Buralarda otlayan inekler akşam üstleri kendi başlarına evlerine giderlerdi. Onların doğu caddesinden  geçişi sırasında maçımız yarıda kalırdı. Sığır sürüsü okuldan çıkan öğrenciler gibi toplu olarak gider, kendi evini bulurdu. Ev sahibi kapısına gelen ineği içeri alırdı. Bunları takip etmek çocuklar için ayrı bir oyun gibiydi. Bunları neden anlattım. Elli yıl bu caddenin üzerinde oturan biriyim. Günde birkaç  motorlu taşıttan, şehrin en işlek arterine gelen caddenin yoğunluğunu hesaplamak ayrı bir  bilgelik gerektirir.

Her konuya muhalefet yapan arkadaşların yerine , bu yolun açılmasında emeği olan herkesi saygı ile anıyorum. Hayatta olanlara sağlıklı ömür, ölenlere de Allah’tan  rahmet diliyorum.
MANİSA  HEPİMİZİNDİR. SAHİP ÇIKALIM….