Saruhan'dan Rumeli'ye gönül köprüleri...
''Geldik bir zaman Sarı Saltuk'la Asya'dan, bir bir Diyar-ı Rum'a dağıldık Sakarya'dan.''...
Üsküp'lü Şair Yahya Kemal Beyatlı'nın bu dizelerinde dile getirdiği gibi;
Biz Türklerin; Orta Asya'nın Bozkırlarından kalkıp önce Anadolu'yu ve daha sonraları Rumeli Coğrafyasını nasıl Yurt haline getirdiğimizi bizlere en güzel sözlerle ifade ediyor.
Manisa'mın ve Yurdumun güzel insanları. Sizlere bu köşemden merhaba demek istiyorum.
Bundan böyle bu köşemde her hafta sizlerle birlikte olacağım. 1980 Yılından bu güne kadar ömrünün 36 yılını Rumeli Tarihinin ve Kültürünün yaşatılması, unutulmaması ve genç nesillere aktarılması için uğraş veren ben;
İlber ŞİYAK, Yıllardır, gerek yurt içinde ve gerekse Balkan Ülkelerinde yayınlanan pek çok gazete ve haber portallarında yıllardır yazdığım köşe yazıları, makaleler ve kitaplarımda, Rumeli'nin Fethi ve İskan Hareketlerini ve Anadolu'ya gerçekleşen 'Göç' hareketlerini yazdım. Benim ilk kitabım ''Makedonya Rekalar Kazasında Türk İzleri'' Manisalı Kültür Sevdalıları Serkan Öngider ve Tolga Tunç Çalışkan'ın maddi destekleriyle sizlerle buluştu.
İkinci Kitabım''Bistra'nın Kardelenleri'' ise hem İzmir - Konak Belediyesi ve hem de Akhisar Belediyesi tarafından yayınlandı.
Üçüncü kitabım ''Rumeli Dedikleri'' Akhisar Belediyesi tarafından yayınlandı. Son yazdığım ve Manisa Büyük Şehir Bld. tarafından basımı gerçekleşecek olan ve çok yakında siz değerli okurlarımla buluşacak olan, ''Saruhan'dan Rumeli'ye Gönül Köprüleri'' isimli kitabımda sizlere bu kez Rumeli'nin ve Manisa'nın bilinmeyen tarihini ve Saruhan (Manisa) diyarından Rumeli'ye gerçekleşen Fetih ve İskan Hareketlerini, Saruhan ve Anadolu'nun Akıncı Beylerini, Sarı Saltuk'tan, Akhisarlı Ayvaz Dede'ye kadar Rumeli diyarının İslamlaşması için hizmet veren Gazi Dervişleri, Rumeli'de unutulan Türkleri, Rumeli'den gelip Çanakkale'de Şehit olan gencecik fidanları ve 500 yıl sonra Balkan Savaşları ardından  geri çekilme ve Anavatan Türkiye'ye özellikle de Manisa'ya yaptığımız göç ve sonrası hakkında ki bilgilerimi sizlere anlatmaya çalıştım.
Bu gün bu köşemden sizlere Rumeli Dedikleri Ecdat Diyarının kalbi Üsküp'ün Türkler tarafından Fethedilmesini anlatacağım.
Ancak; Öncelikle Rumeli diyarını tanımamız gerekmektedir.
Saygıdeğer okurlarım; Türk Milleti Rumeli'de koskoca bir Anavatanını kaybetmiştir. 14. y.y.'da ayak bastığımız Rumeli Diyarında 20. y.y.'ın başlarında insanlık tarihinin görmediği ve bir daha göremeyeceği Vahşet, Katliam ve Asimilasyonlara maruz kalmak suretiyle terk etmek zorunda kalan Osmanlı Devleti'nin, Balkanlar'da İskanını, Fetihlerini ve yaklaşık 600 yıl sonra geri çekilmenin yaşattığı hüsran ve göç yıllarını, 1915 yılında Çanakkale'de destanlaşan Milli ve Manevi Ruh'un, 1920 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Vatanımızın İstiklal mücadelesine nasıl dönüştüğünü çok iyi bilmemiz gerekmektedir.
Unutmayalım ki...! ''Yeryüzünde Rumeli insanının yaşayabileceği başka hiç bir Acı, Ölüm , Soykırım kalmamıştır.''... 13 Ocak 1392 tarihinde Vezir Çandarlı Ali Paşa'nın emriyle Saruhan (Manisa) diyarının cengaver evladı 'Yiğit Paşa Bey'in Üsküp'ü Fethi ile Rumeli'nin kalbi Türk Yurdu haline gelmiştir.
Manisalı Hemşerilerim; Rumeli'nin tam orta yerinde, Şardağlarına yaslanmış, Vardar Nehrinin her iki yakasına kurulmuş ve günümüzde Makedonya Cumhuriyeti'nin Başkenti olan Üsküp (Skopje) 'ün, Saruhan Kökenli bir Akıncı Beyi tarafından Feth edildiğini Biliyor muydunuz? Saruhan (Manisa)'nın 'Anemon Lalesi'ni Şardağ'ın zirvelerinde yeşerten, Gediz Nehri'nin sularını Vardar'ın sularına karıştıran Cengaver... Paşa Yiğit Bey, 1392 yılında Fethettiği Üsküp'ü 1414 yılına kadar 22 yıl boyunca Sancak Bey'i olarak yönetmiştir. Üsküp'te inşa edilen ilk Osmanlı Eseri olan Arasta Camii'ni yaptırmıştır. Yiğit Paşa Bey 1414 yılında Üsküp'te vefat etmiştir. Mezarı Meddah Baba Camii'nin içinde bulunan Türbede bulunmaktadır. Bakımsızlık ve vefasızlık neticesinde harabe haline dönen türbe, Üsküp - Çair Belediyesi, Bursa Büyük Şehir Belediyesi ve İş adamı Şarık Tara'nın Maddi katkılarıyla Türbe ve Meddah Baba Camisi Restore edilerek ziyarete açılmıştır. Bu çalışmalarından dolayı emeği geçenleri kutluyorum...
19-21 Aralık 2016 tarihleri arasında kutlanan Makedonya'da Türkçenin Eğitim Dili Bayramı törenleri için T.C. Üsküp Büyükelçiliği ve Sivil Toplum Kuruluşu 'MATÜSİTEB' tarafından Türkiye'den Resmi Davetli olarak gittiğim Üsküp'te Yiğit Paşa Bey'in Türbesini ziyaret edip, manevi şahsına Manisa'nın Selamlarını ileterek Ruhuna Fatiha hediye ettim. İşte böyle dostlar; Bir Ata yadigarı Yurt'tur bizlere 'RUMELİ' dedikleri.
Bizler; Tam 600 yıldır Atalarımızı ve nereden geldiğimizi ve kim olduğumuzu biliyoruz. Rumeli Türkleri olarak, Gurur ve Şerefle yaşadık ve yaşamaya da devam edeceğiz.
''Vaktiyle öz vatanda bizimken bu gün niçin,
Üsküp bizim değil, bunu duydum için için.
Kalbimde bir hayali kalıp Kaybolan Şehir,
Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir.''
 ''Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene.
 Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene...''
                                    Yahya Kemal BEYATLI
Önemli uyarı:
Bu bilgilerin kaynağı ,İlber ŞİYAK'ın 'Saruhan'dan Rumeli'ye Gönül Köprüleri' adlı kitabından alıntı olup başka amaç için izinsiz kullanılamaz.
Değerli Hemşehrilerim; Bu haftalık bu kadar. Allah'a emanet olunuz. Selam ve Saygılarımla
 
''Geldik bir zaman Sarı Saltuk'la Asya'dan, bir bir Diyar-ı Rum'a dağıldık Sakarya'dan.''...
Üsküp'lü Şair Yahya Kemal Beyatlı'nın bu dizelerinde dile getirdiği gibi;
Biz Türklerin; Orta Asya'nın Bozkırlarından kalkıp önce Anadolu'yu ve daha sonraları Rumeli Coğrafyasını nasıl Yurt haline getirdiğimizi bizlere en güzel sözlerle ifade ediyor.
Manisa'mın ve Yurdumun güzel insanları. Sizlere bu köşemden merhaba demek istiyorum.
Bundan böyle bu köşemde her hafta sizlerle birlikte olacağım. 1980 Yılından bu güne kadar ömrünün 36 yılını Rumeli Tarihinin ve Kültürünün yaşatılması, unutulmaması ve genç nesillere aktarılması için uğraş veren ben;
İlber ŞİYAK, Yıllardır, gerek yurt içinde ve gerekse Balkan Ülkelerinde yayınlanan pek çok gazete ve haber portallarında yıllardır yazdığım köşe yazıları, makaleler ve kitaplarımda, Rumeli'nin Fethi ve İskan Hareketlerini ve Anadolu'ya gerçekleşen 'Göç' hareketlerini yazdım. Benim ilk kitabım ''Makedonya Rekalar Kazasında Türk İzleri'' Manisalı Kültür Sevdalıları Serkan Öngider ve Tolga Tunç Çalışkan'ın maddi destekleriyle sizlerle buluştu.
İkinci Kitabım''Bistra'nın Kardelenleri'' ise hem İzmir - Konak Belediyesi ve hem de Akhisar Belediyesi tarafından yayınlandı.
Üçüncü kitabım ''Rumeli Dedikleri'' Akhisar Belediyesi tarafından yayınlandı. Son yazdığım ve Manisa Büyük Şehir Bld. tarafından basımı gerçekleşecek olan ve çok yakında siz değerli okurlarımla buluşacak olan, ''Saruhan'dan Rumeli'ye Gönül Köprüleri'' isimli kitabımda sizlere bu kez Rumeli'nin ve Manisa'nın bilinmeyen tarihini ve Saruhan (Manisa) diyarından Rumeli'ye gerçekleşen Fetih ve İskan Hareketlerini, Saruhan ve Anadolu'nun Akıncı Beylerini, Sarı Saltuk'tan, Akhisarlı Ayvaz Dede'ye kadar Rumeli diyarının İslamlaşması için hizmet veren Gazi Dervişleri, Rumeli'de unutulan Türkleri, Rumeli'den gelip Çanakkale'de Şehit olan gencecik fidanları ve 500 yıl sonra Balkan Savaşları ardından  geri çekilme ve Anavatan Türkiye'ye özellikle de Manisa'ya yaptığımız göç ve sonrası hakkında ki bilgilerimi sizlere anlatmaya çalıştım.
Bu gün bu köşemden sizlere Rumeli Dedikleri Ecdat Diyarının kalbi Üsküp'ün Türkler tarafından Fethedilmesini anlatacağım.
Ancak; Öncelikle Rumeli diyarını tanımamız gerekmektedir.
Saygıdeğer okurlarım; Türk Milleti Rumeli'de koskoca bir Anavatanını kaybetmiştir. 14. y.y.'da ayak bastığımız Rumeli Diyarında 20. y.y.'ın başlarında insanlık tarihinin görmediği ve bir daha göremeyeceği Vahşet, Katliam ve Asimilasyonlara maruz kalmak suretiyle terk etmek zorunda kalan Osmanlı Devleti'nin, Balkanlar'da İskanını, Fetihlerini ve yaklaşık 600 yıl sonra geri çekilmenin yaşattığı hüsran ve göç yıllarını, 1915 yılında Çanakkale'de destanlaşan Milli ve Manevi Ruh'un, 1920 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Vatanımızın İstiklal mücadelesine nasıl dönüştüğünü çok iyi bilmemiz gerekmektedir.
Unutmayalım ki...! ''Yeryüzünde Rumeli insanının yaşayabileceği başka hiç bir Acı, Ölüm , Soykırım kalmamıştır.''... 13 Ocak 1392 tarihinde Vezir Çandarlı Ali Paşa'nın emriyle Saruhan (Manisa) diyarının cengaver evladı 'Yiğit Paşa Bey'in Üsküp'ü Fethi ile Rumeli'nin kalbi Türk Yurdu haline gelmiştir.
Manisalı Hemşerilerim; Rumeli'nin tam orta yerinde, Şardağlarına yaslanmış, Vardar Nehrinin her iki yakasına kurulmuş ve günümüzde Makedonya Cumhuriyeti'nin Başkenti olan Üsküp (Skopje) 'ün, Saruhan Kökenli bir Akıncı Beyi tarafından Feth edildiğini Biliyor muydunuz? Saruhan (Manisa)'nın 'Anemon Lalesi'ni Şardağ'ın zirvelerinde yeşerten, Gediz Nehri'nin sularını Vardar'ın sularına karıştıran Cengaver... Paşa Yiğit Bey, 1392 yılında Fethettiği Üsküp'ü 1414 yılına kadar 22 yıl boyunca Sancak Bey'i olarak yönetmiştir. Üsküp'te inşa edilen ilk Osmanlı Eseri olan Arasta Camii'ni yaptırmıştır. Yiğit Paşa Bey 1414 yılında Üsküp'te vefat etmiştir. Mezarı Meddah Baba Camii'nin içinde bulunan Türbede bulunmaktadır. Bakımsızlık ve vefasızlık neticesinde harabe haline dönen türbe, Üsküp - Çair Belediyesi, Bursa Büyük Şehir Belediyesi ve İş adamı Şarık Tara'nın Maddi katkılarıyla Türbe ve Meddah Baba Camisi Restore edilerek ziyarete açılmıştır. Bu çalışmalarından dolayı emeği geçenleri kutluyorum...
19-21 Aralık 2016 tarihleri arasında kutlanan Makedonya'da Türkçenin Eğitim Dili Bayramı törenleri için T.C. Üsküp Büyükelçiliği ve Sivil Toplum Kuruluşu 'MATÜSİTEB' tarafından Türkiye'den Resmi Davetli olarak gittiğim Üsküp'te Yiğit Paşa Bey'in Türbesini ziyaret edip, manevi şahsına Manisa'nın Selamlarını ileterek Ruhuna Fatiha hediye ettim. İşte böyle dostlar; Bir Ata yadigarı Yurt'tur bizlere 'RUMELİ' dedikleri.
Bizler; Tam 600 yıldır Atalarımızı ve nereden geldiğimizi ve kim olduğumuzu biliyoruz. Rumeli Türkleri olarak, Gurur ve Şerefle yaşadık ve yaşamaya da devam edeceğiz.
''Vaktiyle öz vatanda bizimken bu gün niçin,
Üsküp bizim değil, bunu duydum için için.
Kalbimde bir hayali kalıp Kaybolan Şehir,
Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir.''
 ''Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene.
 Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene...''
                                    Yahya Kemal BEYATLI
Önemli uyarı:
Bu bilgilerin kaynağı ,İlber ŞİYAK'ın 'Saruhan'dan Rumeli'ye Gönül Köprüleri' adlı kitabından alıntı olup başka amaç için izinsiz kullanılamaz.
Değerli Hemşehrilerim; Bu haftalık bu kadar. Allah'a emanet olunuz. Selam ve Saygılarımla