Nasıl bir düzen içindeyiz? Geçen zaman neyi öğretmeye çalışıyor? Aklımızın almadığı yüzlerce şey yaşıyoruz halbuki peki ne kadar başarıyoruz? Hangimiz aitiz yaşadığımız yere veya hangimiz tam anlamıyla huzur içinde yaşıyoruz hiç endişelenmeden... Güdüm

Nasıl bir düzen içindeyiz? Geçen zaman neyi öğretmeye çalışıyor? Aklımızın almadığı yüzlerce şey yaşıyoruz halbuki peki ne kadar başarıyoruz? Hangimiz aitiz yaşadığımız yere veya hangimiz tam anlamıyla huzur içinde yaşıyoruz hiç endişelenmeden...

Güdümsel yaklaşımlar tercih ediyoruz ama hiçbiri sormuyor sen neden böylesin diye?

Normal olduğunu söyleyen bir sürü insan tanıdım kimisi ise gerçekten normaldi (bana göre) kimisi ise sadece yalan söyleyip karşısındakini kandırma çabası içerisindeydi çoğu zaman.

Kişi kendisine sormalı aslında neden ben böyleyim diye. Hep bir kalıbın içine girmiş veya o kaba göre şekil almış insanlarız aslında. Toplum, güdü, çağrışım ve çaba içerisinde…

Toplumun değer yargıları diye meşhur klişeleşmiş o deyimi hepimiz bir kez olsun kullanmışızdır hayatımızın bir noktasında... Peki neden hala tembeliz toplum karşısında?

Ne oldu bizim öz benliğimize. Ben iyiyim ben en iyisiyim cümlesini kaç kez kurduk yastığa her başımızı koyduğumuzda… Aslında evet iyi olan taraflarımız oldukça fazla peki huzur veya ehemmiyet duygusunu ne kadar hissettik derimizin altında?

Huzur demişken benlik ve huzur ne kadar ilişi oysa ki baktığımızda.

Benliğimizi yüceltme adına hep rahatsız olduk aynalardan. Bakamaz olduk çoğu zaman kendimize ve o yüzden hep anlık rahatlama yani huzur bulduk kendi içimizde... O derin dipsiz kuytularda yoğurduk huzurumuzu ortaya çıkan küçücük mutlulukları huzur sandık belki de... Zamana karşı yenik düştük hep.

Asırlardır zamana savaş açan biz değil miyiz? Huzura eşdeğer yaşantımız olsun diye günlerce haftalarca yıllarca çabalamadık mı? Peki ne kaldı içimizde ki dipsiz kuytularda ne kadar ait olduk başka soluklara veya şehirlere.

Yerine koyamadığımız sevgilerle yüceltildik ama bir türlü hazmedemedik benimseyemedik aitliğimizi düşünmedik çoğu zaman kendi içimizde ki boşluğun yerini.

Yüzdük keşfetmeyi istediğimiz denizi..Ama yüzme bilmediğimizi gördük ve bazen yenildik yani boğulduk. Bata çıka yaşıyoruz bu hayatı ve kabullendik zamanın o benzersiz acımasızlığını. Öyle ya bugün var olduk yarın kaybolduk… Huzuru içimize gömdük çıkarmayı deneyenler şanslı oldu unutanlar ise karanlığa gömüldü.

Kim bilir belki de zaman getirecek kusursuz huzuru bizlere...

Mevlana’nın da dediği gibi

"Ne Arıyorsan Kendinde Ara"... Kişinin değeri nedir? - Aradığı şeydir!

Arayışlar hep sürecek elbette ta ki gerçek huzuru bulana dek…