İçerde aslan dışarda kedi.
Sezona şampiyonluk parolasıyla başlayan Manisa Büyükşehir Belediyespor’un 5 haftalık tablosu bu.
Daha ilk haftalarda lider ve ikincinin 6 puan gerisine düşmek, can sıkıcı bir mesele.
Ağrıma giden bir mesele.
İyi başlayan işler nasıl olur da bu kadar keskin şekilde kötüye gider?
Futbolseverlerin kafasındaki soru işareti bu.
Bu soru işaretinin nedenlerini masaya yatırmak gerekiyor.
Bir futbol takımının birkaç hafta mağlup olması kadar doğal bir şey yok. Hele hele ilk haftalarda bu tür gidişatların olması doğal. Dünyanın en iyi takımları da bu tür türbülanslar yaşayabiliyor. Ancak önemli olan hastalığın teşhisini çabucak koyup, tedaviye bir an önce başlamaktır.
Böylesi proje takımlarının para sorunu yoktur.
FIFA’lık borçları yok. Ulusal Kulüp Lisansı gibi bir sorunu yok. Eksi puan cezaları gibi bir derdi yok. Futbolcu alacakları yok. Prim sorunu yok.
Tesis sorunu yok.
Yemek sorunu yok.
İstenen tek şey vardır o da başarı.
Başarısız olursanız, harcadığınız bunca paranın hesabını vermek kolay değildir.
Sportif başarıya giden yolun en önemli ayağı yönetimlerdir.
Paranız olsa dahi yaptığınız transferlerin karşılığı alınamayabilir.
Doğru transferler yapsanız dahi, teknik anlamda da bunları sahaya yansıtsanız bile Kemal Sunal’ın ‘şiki şiki baba’ efsanesinde olduğu gibi bir şeyler eksikse şampiyonluk gelmeyebilir.
Bu iş biraz da hava meselesi.
Biraz da şehir halkının takıma vereceği enerjiyle alakalı.
Hava ve enerji meselesine şimdilik girmiyorum.
Benim takıldığım konu, yönetimsel ve tekniksel anlamda gördüğüm bazı hatalar.
1 hazırlık maçı, 1 kupa, 5 lig maçında genel anlamda gördüklerimden yola çıkarak, Büyükşehir’in yönetimsel hata olarak, transferde özellikle ana plan olarak, kanat bölgelerine “hızlı-çabuk, savunma arkasına kolayca sarkabilen, rakip savunmaların başına sürekli iş açan, gol adedi yüksek” oyuncu transferleri yapmadığının altını çizebilirim.
Bence ne Artun Akçakın, ne Zafer Şensoy, ne Umut Sönmez ne de Onur Kolay vs… oyuncu tipleri tam anlamıyla bahsettiğim bu özellikte değiller.
Onur Kolay sezon başından bu yana forvet arkasındaki ikiliden biri olarak görev yapıyor ki bana göre eldeki kanatların arasında en performanslısı. Belki bu oyuncu üzerinden kanat planı yapılabilir.
Teknik Direktör Levent Devrim, kanat sorununu sürekli kenar bekler Erhan Kara ve Mehmet Yılmaz üzerinden çözmeye çalışıyor.
Evet, kenar bekler çok hızlı, gerçekten çok iyiler. Ancak onlar da bir insan. Robot değiller. Bu oyuncuların öncelikli olarak birinci görevleri savunma olduğu gerçeği unutulmamalı.
Koca takımın hücum sorununu iki kanat bekine yüklemek, önde oynayan kanat oyuncuların gerçek rollerini askıya alıyor.
Büyükşehir’in iç sahada bu denli etkili olmasının sebebi de rakiplerini kendi alanına kapatmasıyla alakalı.
Yani top bizdeyken eldeki iç kanatlar iş yapar. Ama top rakipteyse kaleye gidebilmek için çok evrelerden geçmek gerekir ki bu da tempomuzu oldukça yavaşlatan unsurların başında geliyor.
Bazen top rakipteyken kaptığınız topla tek pasla bile gole gidebilirsiniz.
İç kanat oyuncularına, kenar beklerin bindirmeleriyle skor üretebiliyoruz. Ancak deplasmanda farklı bir hikaye yazmak gerekiyor.
Bunu da bahsettiğim türde hızlı-çabuk, savunma arkasına sarkabilen kanat oyuncuları ile yapabilirsiniz. Sert mücadeleci bir orta saha ile yapabilirsiniz.
Levent Hoca’nın tek ön liberolu 4-1-2-3 oyun şablonu, orta sahadaki sert-kaos futbolunu durdurmaz. Aksine özellikle deplasmanlarda çok kolay geçilebilen bir orta saha olur.
Burası, sentetik sahaların ve derme çatma saha ve zeminlerin olduğu, hakemlerin kolay etki altında kalabildiği bir lig.
Tek ön liberodaki Emir Alagöz, ayakları iyi olan bir oyuncu olsa da ikili mücadeleleri çok sert olan bir oyuncu değil. Öndeki ikili Umut Kaya ile Onur Kolay da teknik özellikleri fazla olan oyuncular. Yani işin savunma kısmı, bu lige göre hafif kalıyor. İç sahada tek ön libero olabilir ama özellikle dış sahada çift ön liberolu sisteme dönüş olmalı gibi geliyor bana.
Bu da Emir’in yanında Kürşat Ergun ve Fatih Gül’ü monte ederek yapılabilir.
Yaser sakatlandı diye neredeyse ligi bırakacağız. Yarın öbür gün Allah korusun kenar beklere de bir şey olursa ne yapacağız?
Dolayısıyla herkesin bu takım için maksimumu vermesi gereken bir süreçten geçiyoruz.
Sorunun başlıca sebebi tekniksel sıkıntılar. Taşların yerine yanlış oturtulması…
Sonuçta öyle ya da böyle devre arasına kadar bu oyuncu grubu ile yola devam edilecek. Eldeki malzemeden en iyi yemeği çıkaracak olan da teknik direktör Levent Devrim’dir.
Takımın geri dörtlüde sorununun olduğunu düşünmüyorum.
Büyükşehir Belediyespor’un başarılı olmasını isteyen bir yazar olarak altını çizerim ki;
Kafasına göre oynayan, iç saha ve dış saha ayrımı yapan, zemine bahane bulan, rakibin sertliğine aynı sertlikle karşılık vermeyen, kora kor, dişe diş oynamayan, tabiri caizse nazik, çıtkırıldım bir takım istemiyoruz.
Büyükşehir Belediyespor, hem doğrudan şampiyonluk hem de Play-Off’ta yer alabilecek imkanlar içerisinde yüzüyor.
Herkes şapkasını önüne koyup, bu ligin kurallarına ve gerçeklerine göre hareket etmek zorunda.
Ben yine de iki haftadır mağlup olsa da bu takımın oynadığı futbolu beğeniyorum. Oyuncuları genel olarak beğeniyorum. Levent Hoca’nın oyun felsefesini beğeniyorum.
Başkan ve yönetimin, ‘yönetim şeklini’ beğeniyorum.
Ortada bir gerçek var ve bu gerçek üzerinden yol haritasından sapmamak gerek.
Bu takım bu ligde her takımı yenebilecek seviyede.
Bu takımda olan karizma bu ligde kimse de yok.
Beyler!
Kendinize gelin.
Size verilen imkanların 10’da 1’ini bulamayanlar var!