Ortadoğu haberleri günlerdir gündemimizin üst başlıklarında yer alıyor. Ve daha haftalarca da yer alacağı kuşkusuz. Mısır, Tunus, Yemen... Hiç gündemden düşmeyen İsrail-Filistin... Zaman zaman gündemi belirleyen İran, Suriye...   Ortadoğu’da neler o

Ortadoğu haberleri günlerdir gündemimizin üst başlıklarında yer alıyor.

Ve daha haftalarca da yer alacağı kuşkusuz. Mısır, Tunus, Yemen... Hiç gündemden düşmeyen İsrail-Filistin... Zaman zaman gündemi belirleyen İran, Suriye...   Ortadoğu’da neler oluyor? Ortadoğu’da neler olduğunu anlayabilmek ve neler olacağını öngörebilmek için bölgenin siyasi ve kültürel tarihine hakim olmak, en azından aşina olmak gerek. Ortadoğu’nun siyasi, özellikle kültürel tarihi ile ilgili gazete sayfaları dışına taşarak derinliğine bilgiler öğrenmek isteyenler için bir kitap önereceğim. Bernard Lewis-ORTADOĞU- İki Bin Yıllık Ortadoğu Tarihi, Arkadaş Yayınevi, 2006   Bernard Lewis, Amerikalıdır, Princeton Üniversitesi’nde profesördür. 1916 doğumlu bu koca çınar, dünyanın en saygın tarihçileri arasındadır. İslam Tarihi ve İslam-Batı ilişkisi üzerine uzmanlaşmıştır. Yüksek lisansını Ortadoğu Tarihi, doktorasını İslam Tarihi konusunda yapmıştır. Çalışma alanları özellikle Ortadoğu ve Osmanlı İmparatorluğu üzerinedir. Dilimize de çevrilmiş çok sayıda kitabı var. Özellikle “Modern Türkiye’nin Doğuşu” eseriyle Türkiye’de daha geniş kitlelere ulaşmıştır. Batılı tarihçiler ve siyasetçilerden tepki çekme pahasına 1993’te verdiği bir demeçte, 1915’de Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanan olayların bir Ermeni soykırımı olmadığını söylemiş ve dayanaklarını açıklamıştır. Tabi bunun üzerine “uygar batı” diğer yüzünü göstermiş ve Paris’te bir mahkeme ermeni soykırımını inkar ettiği gerekçesiyle tarihçiyi sembolik olarak 1 Frank para cezasına çarptırmıştır! Yazarın 1998 yılında Atatürk Barış Ödülü aldığını da belirtelim ve biraz ORTADOĞU kitabından bahsedelim.   Öncelikle kitabı bir tarih kitabı olarak görmemek gerekir. Yazar da önsözünde, “çok gerekmedikçe siyasi tarih anlatmadan, özellikle ekonomik, toplumsal ve en önemlisi kültürel tarih üzerinde durduğunu” belirtiyor. O yüzden konuya ilgi duyanların, bir tarih kitabı değil, tarihsel olayların kültürel-ekonomik-toplumsal eksenli yorumlandığı bir eser okuyacaklarını vurgulamalıyım. Tabi yazar siyasi çatışmaları ve kronolojik olguları kitaba ustaca giydiriyor ki, bölge hakkında bilgisiz bir okur da yabancılık çekmesin!   İki bin yıllık bir tarihi elbette yaklaşık 500 sayfalık tek bir cilde sığdırmak zor. Yazar da bunun bilincinde. O yüzden günümüze yansımalarını da dikkate alarak en önemli gördüğü olaylar üzerinden hareket ettiğini belirtiyor.   Ortadoğu halklarını incelerken din, ekonomik yaşam, hukuk sistemleri ve kültürel yaşamlarını ele alarak tespitlerde bulunuyor.   İlk bölümde hristiyanlık öncesi ve İslamiyet öncesi dönemleri özetledikten sonra İslamiyetin Doğuşu ve Yükselişi’nin inceliyor. Mısır, İran, Osmanlı Devletleri’nin devlet ve toplum yapılarını inceliyor. Egemen devletlerin çatışmalarını ve bunların toplumlar üzerindeki yansımalarını örnekliyor. Modern Çağ bölümünde ise savaşları, özgürlük kavramının gelişimini, bölgenin değişimini, etki-tepki olgularını ve bitip tükenmeyen mücadeleleri ayrıntılarıyla anlatıyor.   Kitapta, hem Hz. Muhammed zamanı ve sonrasında Emevi-Abbasi süreçlerini, hem Memluk egemenliğindeki Mısır’ı izliyorsunuz, hem de Osmanlı’nın bölge ile etkileşimine, Ortadoğu’nun Batı ile olan ilişkisine ve ekonomik-kültürel çatışmalarına tanık oluyorsunuz. Eser, tarihin derinliklerinden günümüze ulaşmış minyatür, mozaik, anıt, mimari yapıların resimleri ile de zenginleştirilmiş.   Tabi kitabı dilimize çeviren Selen Y. Kölay’ın emeğini de takdir etmeliyiz. Kitabın son derece anlaşılır olmasında onun da katkısı göz ardı edilemez.   Ben okurken hem bilgilendim, hem bakış açımı genişleterek günümüz dünyasını algılamaktaki belirsizliklerimi giderdim.  

Günümüz olaylarına ve Ortadoğu dünyasına ışık tutan bu kitap çok önemli bir kaynak niteliğini taşıyor.