İLGİ BÜYÜK Son günlerde yerel basınımızda sık sık bu başlıkla karşılaşıyorum. ‘Panele ilgi büyük’ ‘Sinema günlerine ilgi büyük’ ‘Konsere ilgi büyük’ Bunlar Manisa’mızda çok alışık olmadığımız olgular ya, bu başlıklar inanılmaz hoşuma gidiyor. Pan

 İLGİ BÜYÜK

Son günlerde yerel basınımızda sık sık bu başlıkla karşılaşıyorum.

‘Panele ilgi büyük’

‘Sinema günlerine ilgi büyük’

‘Konsere ilgi büyük’

Bunlar Manisa’mızda çok alışık olmadığımız olgular ya, bu başlıklar inanılmaz hoşuma gidiyor.

Panelistlerle birlikte 8 kişi olduğumuz panelleri, döneminin popüler sanatçılarının konserlerine, tiyatro oyunlarına 100 bilet dahi satamadığımız, söyleşilere, dinletilere sırf kalabalık yapsın diye zoraki eş, dost, arkadaş götürdüğümüz günleri yakın geçmişinde iyi hatırlayan biri olarak, bu tür etkinliklere Manisalı’nın gösterdiği büyük ilgi açıkçası beni çok mutlu ediyor.

Etkinliğin mahiyeti, kim tarafından ne amaçla düzenlendiği hiç önemli değil, yeter ki Manisa’mızda bu tür sosyal, kültürel ve sanatsal etkinlikler düzenlensin ve her geçen gün sayıları daha da artsın.

Hatta öyle günler gelsin ki, aynı gün, aynı gece hangisine gideceğimiz konusunda kararsız kalalım.

İlk bakışta ‘tuzu kuru isteği’ gibi görünen bu dilek, bence zannettiğimizden çok daha önemli.

Her şeyden önce, büyük şehirlere insanları yönlendiren başlıca faktörlerden biri, sosyal hayat zenginliğidir diye düşünüyorum.

Öte yandan bu etkinliklerin, kentleşme ve kentlileşmeye katkısını çok açık olarak görüyorum.

İnsanları bir araya getiren, tanışma, kaynaşma ortamı yaratan her vesile, iyi bir şeydir bence.

Kendi bireysel dünyamızdan, 1 - 2 saatliğine de olsa uzaklaşıp başkalarının dünyasına girebilmek, başka hayatlara dokunabilmek ve en nihayetinde bu hayatta yalnız olmadığımız duygusunu tadabilmek hangimize iyi gelmez ki?

En anti-sosyalimiz bile sosyal bir varlık sonuçta.

Ve bu tür etkinliklere her katılım sonrası evimize dönerken, farkında olduğumuz ya da olmadığımız bir ya da daha fazla kazanımımız oluyor muhakkak.

Bu kazanım, izlenimlerimizin olumsuz olduğu durumlarda bile geçerli.

Mesela hepimiz aynı filmi izleyip farklı farklı yorumlarda bulunabiliriz.

Kimimiz diyebilir ki; ‘iyi ki izledim çok güzel bir filmdi’

Diğerimiz diyebilir ki; ‘Zamanıma yazık, ne kadar gereksiz bir filmmiş.’

Bir diğerimiz de diyebilir ki ‘Rezalet’

Kişinin muradı, kendini geliştirip bakış açısını genişletmekse eğer, her 3 durumunda kazanım olduğunu düşünüyorum.

Ve hatta özellikle tam da bu yüzden, bana duymak istediğim şeyleri değil de duymak istemediğim şeyleri söyleyen etkinliklere katılmayı da aynı derecede önemsiyorum. Bu tür katılımlar empati yeteneğime katkı yaptığı gibi, dünyaya bakış açımı genişletiyor, bilgi, görgü, duygu zenginliğimi arttırıyor, hayatı sorgulamamı kolaylaştırıyor. Bulunmaz nimet yani.

İşte bütün bu nedenlerle, Manisa’da düzenlenen her türlü kültürel, sosyal ve sanatsal etkinliğin büyük ilgi görmesinden mutlu oluyorum ve bunları düzenleyen, kim olursa olsun herkese çok teşekkür ediyorum.

Bu tür etkinliklere kaynak ve zaman ayıran kişiler, kurumlar, kuruluşlar, odalar, dernekler, özel şirketler, gönüllü oluşumlar  her Manisalı’dan teşekkürü hak edecek kadar hayırlı bir hizmet sunuyorlar bence.

Bu kapsamda özellikle teşekkür edilmesi gereken kurumların başında Manisa Belediyesi geldiğini düşünüyorum. Durun hemen siyasete bağlamayın.

Bülent Kar döneminde başlatılan bir girişim, Cengiz Ergün döneminde devam ettirilmiştir. Konu bu. Teşekkürüm herhangi birine değil, kurum olarak Manisa Belediyesi’ne yani.

Her ay düzenli olarak mutlaka bir tiyatro oyunu, sinema filmi, gösteri, söyleşi, dinleti, panel, seminer vb. derken Manisa’nın sosyal hayatı görünür şekilde canlandı.

Bunun hep böyle devam etmesi ve diğer kurumların da daha aktif şekilde bu tür faaliyetlere yönelmesi, büyük şehir olma yolunda bize önemli bir mesafe aldıracaktır.

Sosyal hayat zenginliği, büyük şehirin olmazsa olmazıdır çünkü.