İSTEYENE HER GECE YILBAŞI! Eskiden yılbaşı gecelerini haftalar önce beklemeye başlardık. Çünkü bizim için asıl eğlence o gece televizyondaki programlardı. Televizyon derken TRT’yi kastediyorum. Tek kanal vardı, siyah beyaz…   Sanatçıları yılda bir kez

İSTEYENE HER GECE YILBAŞI!

Eskiden yılbaşı gecelerini haftalar önce beklemeye başlardık. Çünkü bizim için asıl eğlence o gece televizyondaki programlardı. Televizyon derken TRT’yi kastediyorum. Tek kanal vardı, siyah beyaz…   Sanatçıları yılda bir kez görebiliyorduk o da yılbaşı gecesi… Yılbaşı falan bahane! Herkes ekran başına geçip çıkacak olan sanatçıları beklerdi. Televizyonu olan kişi sayısı çok azdı. Belli başlı insanlar o tüplü ve arka kısmı kocaman televizyona sahipti. TV’nin üzerindeki dantel kaldırılıp, örtüsü açılırdı. Ve yılbaşı eğlencesi başlardı. Zeki Müren, İbrahim Tatlıses, İzzet Altınmeşe, Belkıs Akkale, Emel Sayın, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur ve diğerleri… Hele Nurhan Damcıoğlu çıktı mı eğlence doruk noktaya ulaşırdı. O gece gözümüzü ekrandan ayıramazdık. Arada tombala oynardık. Bileti olanlar çekiliş sonucunu heyecanla beklerdi. Yılbaşı geceleri bugünkünün aksine herkes evine koşardı. Çünkü eğlence TV’deydi ve TV evlerdeydi.   Zamanla teknoloji gelişti, önce herkesin televizyonu oldu sonra ise renkli televizyonu… 90’lı yıllarda özel kanalların açılmasıyla birlikte çeşitlenen programlar yılbaşı gecelerinin o kendine has özelliğini yitirmesine neden oldu.  Yılbaşının zaten Türk toplumu için manevi tarafı tartışma konusuydu. Çekici olan yılbaşı gecelerine özel programlardı ve televizyonun sihriydi. Teknoloji geliştikçe, özellikle bilgisayar evlere girdikten sonra TV’deki programların bir esprisi kalmadı. Artık yılın 365 günü her gece çeşitli kanallarda eğlence programları, ünlü sanatçılar ve konserler var. Yani anlayacağınız isteyene her gece yılbaşı... Zaman su gibi akıp gidiyor. Hayatımızdaki kurallar hatta gelenekler değişiyor. Hayatın gerçekleri değişiyor. Eğlence kültürü ve haliyle yılbaşı geceleri de değişti. Bu çok doğal… Beni hüzünlendiren o eski samimiyetin kaybolup gitmiş olması. Galiba özlediğim de bu. Yoksa bugün yüzlerce TV kanalı ve LCD TV’ler varken o eski siyah beyaz TRT’yi ve o tüplü televizyonu niye arayayım ki? Niye özleyeyim ki? Sizi bilmiyorum, ama ben özlüyorum…    O GÜNLERE AİT BİR HATIRA Televizyonun hayatımıza ilk girdiği yıllarda yaşanmış bir hadise. Komşular bir evde toplanıp heyecanla televizyon denen cihazın açılmasını beliyormuş. Yayın başlamış. Gözler ekranda… At yarışları var. Kameranın atları tam karşıdan çektiği görüntünün ekrana yansıdığı sırada kalabalıktan bir kişi, “Kaçın atlar üzerimize geliyor” diye bağırınca herkes kaçışmış! Sonra gerçek anlaşılınca gülmüşler uzun uzun…   Gülmek hayatımızdan hiç eksik olmasın. Mutlu seneler…