21 Mayıs 1995’de, 27. yaş gününde uyandığında Everest’deydi. İngiliz haritacının adının verildiği ismiyle 1865’den beri Everest, oysa çok daha önceden beri yöresel adıyla Chomolungma; Dünyanın Ana Tanrıçası… “Everest Dağı Nepal’in kuzeydoğu köş

 

21 Mayıs 1995’de, 27. yaş gününde uyandığında Everest’deydi.

İngiliz haritacının adının verildiği ismiyle 1865’den beri Everest, oysa çok daha önceden beri yöresel adıyla Chomolungma; Dünyanın Ana Tanrıçası…

“Everest Dağı Nepal’in kuzeydoğu köşesinde, Tibet sınırında, çevresindeki etkileyici dorukların arasından yarı saklı bir biçimde yükselir.”

‘Tibet’ten, dağlar arasından gerçek bir kral gibi gururlu ve tek başına, Hindistan’dan ise başka muazzam dorukların arasından sadece ucu görünen,’ yüzyıllardır insanoğlunun zirvesine varmak için yarıştığı, dev yamaçlarında birçok dağcının hayatını kaybettiği, insanoğlunun yükseklikle ve kendiyle mücadelesinin simgesi, Himalayaların ve dünyanın çatısı Everest…

Uyandığında 6400 metre yükseklikteydi. 4 gün önce zirveye ulaşmış, yüksek irtifa ve hava koşulları nedeniyle, yorgunluktan bitkin bir vaziyette önceki gün İleri Ana Kamp’a varmış, olabildiğince dinlenmişti.

Yutkunmakta bile zorluk çekiyor, öksürükten muzdarip bir halde ama bugün artık hareket etmesi ve 22 km yürüyerek, akşamüstü 5200 metredeki Ana Kamp’a ulaşması gerek. Ana kamp bile Ağrı Dağı’ndan yüksek… Bu kadar yükseklikte daha fazla kalmamalı, bu şartlarda boğazının iyileşmesi mümkün değil.

Tırmanışın başından beri, baş ağrısı, diş apsesi, dizindeki sorun ve şimdi uykusunu bölen öksürük. Bu sorunlar ona kendini mutlu hissettiriyor, çünkü ayak veya el parmaklarını da donarak kaybedebilir, hatta daha kötüsü de başına gelebilirdi. Zirveye ulaşmak kadar inmeyi de bilmeli, engebeli bir 22 km. kendisini bekliyor. Festina lente. ‘Ağır ağır acele etmeli…’ Doğum gününü yürüyerek geçirecek.

“İnsan tırmanırken yapayalnızdır. Doruğa ulaştığında onu alkışlayacak kimse yoktur.”

8848 metreye ulaştığında yapayalnızdı…

Bu tırmanışta farklı ekiplerden 19 Batılı dağcı ve 16 Şerpa vardı. Herkes farklı günlerde, yalnız veya ekip arkadaşlarıyla zirveyi gördüler, kimi göremedi.

O zirveye vardığında yalnızdı. Saat 10.00-10.30’da doruğa ulaştı, sırt çantasını yere bıraktı.

Video kamerayı çıkarıp küçük tripodun üzerine taktı, kayıt düğmesine basarak yaptıklarını kaydetti.

Yanında getirdiği ‘armağan’ı Chomolungma’nın zirvesine gömdü.

Yapayalnızdı, dünyanın damında yapayalnız…

“Dünyanın Ana Tanrıçası’nın zirvesinde bir yalnız genç adam, bütün yalınlığı, çıplaklığı ve kırılganlığıyla gözyaşlarını gizleme ihtiyacı duymadan kendini bıraktı. Hıçkırıklar, gözyaşları ve dudaklarındaki gülümseme birbirine karışırken, o hayatının en büyük tecrübesini yaşıyordu; insan bir Tanrıçanın önünde yalnız ağlayabilirmiş.”

*

İnsanların çoğu doğum günlerini önemserler ve bu günlerinin özel olmasını, özel insanlarla birlikte geçmesini ve bir anı olarak hayatlarında yer almasını isterler.

İnsanın doğum gününü, dünyanın en yüksek dağının dev yamaçlarında, engebeli bir arazide, bir “ilk”i başarmanın verdiği pek çok duygunun ruhunu sarmasıyla 22 km. yürüyerek geçirmesi bana ilk okuduğumdan beri her zaman çekici ve özgün gelmiştir.

Kitabın adı “Everest’te İlk Türk, Chomolungma- Dünyanın Ana Tanrıçası”

Yazarı Nasuh Mahruki…

Everest’e çıkan ilk Türk ve dünyadaki ilk Müslüman dağcı…

Henüz 20 yaşında Bilkent Üniversitesi’nde okurken arkadaşlarıyla birlikte kurduğu DOST- Doğa Sporları Topluluğu’ndan beri Everest’i gözüne kestirmişti muhtemelen.

Everest’e tırmanmadan bir yıl önce dünyanın en tehlikeli 7000’liği kabul edilen Pobeda’ya tırmanmış, böylece Asya’nın 7000 metrenin üzerinde en yüksek beş dağına tırmanma başarısını göstererek Rusya Dağcılık Federasyonu tarafından verilen “Kar Leoparı” ünvanını almıştı. 1995 Mayısı’nda da Everest tırmanışı…

Hedefler bitmiyor tabi, bir yıl sonra, dünyanın yedi kıtasının her birinin en yüksek zirvesine tırmanmayı içeren “Yedi Zirveler” projesini tamamlayan dünyanın en genç dağcısı oluyor.

Nasuh Mahruki, dağcılığın sadece fiziksel bir tırmanma eylemi olmayıp aynı zamanda sosyal, kültürel, felsefi bir yolculuk olduğunu göstermek istediğini söylüyor.

O yüzden de “Kendi Everest’inize Tırmanın” kitabında, “Herkes Everest’e tırmanamayabilir ama herkesin tırmanabileceği bir Everest’i vardır. Asıl olan birbirimizin daha iyi olması değil, her birimizin kendi içimizde taşıdığımız potansiyeli, kendimiz için en iyi ve en doğru olanı bulmasıdır” diyor.

O Ana Kamp’a dönüş yolundaki doğum günü yürüyüşünde saatler boyunca ne düşündüğünü merak ediyorum açıkçası.

Bir zafer elde etmiş olduğunu düşünmediğini, “Seni yendim Everest!” diye içinden geçirmediğini biliyorum. Çünkü “dağları, alt edilmesi gereken rakipler, zirveleri de fethedilmesi gereken kaleler olarak değil, yüce gövdelerinde kendisini geliştirebileceği varlıklar olarak algıladığını” biliyorum.

Belki de sonrasında neler yapacağını düşünüyordu, belki sonra karar verdiği üzere, “bir gezgin gibi gezeceğim, bir dağcı gibi tırmanacağım, bir aşık gibi seveceğim; kısacası, bu kadarı yeter diyene dek bir abdal gibi yaşayacağım” diye düşünüyordu, belki Türkiye’deki arkadaşlarına şaka yollu ‘eğer başaramazsam orada bir manastıra kapatırım artık kendimi’ dediğini hatırlayarak, Ana Kamp yakınlarındaki Rongbuk Manastırı’nın bunun için uygun olacağını düşünüyordu, ya da sadece bir an önce Ana Kamp’a ve sonrasında da ülkesine sağ salim dönmeyi düşünüyordu kim bilir…

“Bir Dağcının Güncesi” kitabında şöyle diyor;
“Doğayla savaşılmaz, onunla ancak bir uyum yakalanabilir; sizi sadece seyreden bir şeyle nasıl savaşabilirsiniz ki? Savaş kişinin kendi içinde, ruhunda, bedenindedir.”

Kendiyle mücadele eden, kendi Everest’ini arayan herkesin Nasuh Mahruki’nin kitaplarını okumasının kendilerine çok şey katacağını düşünüyorum.

“Everest’te ilk Türk” kitabı, Everest tırmanışını anlatmanın yanında, Everest ile ilgili tarihsel bilgiler, teknik bilgiler ve muhteşem fotoğraflar içeriyor.

“Kendi Everest’inize Tırmanın” kitabı ise bildik kişisel gelişim kitaplarından çok farklı, oldukça faydalı bir kitap.

Doğum günlerinizi Himalayalar’daki değil belki ama kendi Everest’lerinizde geçirmenizi diliyorum…

 

*Everest’te İlk Türk, Nasuh Mahruki, Yapı Kredi Yayınları

*Kendi Everest’inize Tırmanın, Nasuh Mahruki, Alfa Yayınları

*Bir Dağcının Güncesi, Nasuh Mahruki, Yapı Kredi Yayınları