Yayıncı kuruluşun muhabiri Loran Vayloyan sonunda hakkındaki eleştirilere ve özellikle Galatasaray camiasından gelen baskılara dayanamayarak kurumundan istifa etti.  Neydi peki olay kısaca hatırlayalım.  Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı 2-1 yendiği TT Arena

Yayıncı kuruluşun muhabiri Loran Vayloyan sonunda hakkındaki eleştirilere ve özellikle Galatasaray camiasından gelen baskılara dayanamayarak kurumundan istifa etti.

 Neydi peki olay kısaca hatırlayalım.

 Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı 2-1 yendiği TT Arena’daki maçtan sonra koridorda ve Fenerbahçe soyunma odasında sevinen Fenerbahçeli oyunculara katılmış hatta bir kulüp çalışanıyla “çak” yaparken görüntülenmişti. Bu olay başta Fatih Terim olmak üzere Galatasaray camiasının sert tepkisiyle karşılanmış ve ULTRASLAN Grubu Loran ‘ın bir daha TT Arena’ya gelmemesi konusunda basın açıklaması yapmıştı. 

Bütün bu gelişmeler üzerine NTV deneyimli  LİG TV muhabiri  Loran Vayloyan psikolojik olarak yıprandığını belirterek görevinden ayrıldı.

 

Loran gibi deneyimli bir muhabirin taraftarlık duygularını bir kenara bırakarak işini yapması gerekirken böyle bir krize imza atması içinde bulunduğumuz futbol iklimine ne kadar da yakıştı doğrusu.

Loran’a şunu söylemek gerekir ;  illa da sevineceksen bunu abartmadan yapacaksın. Üstelik rakip sahada ve hatta onun yenildiği çok kritik bir maçtan sonra asla yapmayacaksın. Yok eğer taraftarlık veya fanatiklik duygularını bastıramıyorsan hazır istifa etmişken FB TV ‘ye geçeceksin. Nasıl olsa orada hem istediğin gibi sevinir hem de işini yaparsın.

Loran’la ilgili eleştirilerimi yazdım şimdi de çuvaldızı kendimize batıralım biraz.

Sadece futbolda şike olaylarının gündemde olduğu son bir yıla bile baksak spor, medya, siyaset, sanat, ekonomi dünyasından bin tane LORAN VAYLOYAN rahat çıkar.

Kulüpleriyle kurdukları çeşitli çıkar ilişkileri ya da farklı bağlantılarla adeta amigoluğa soyunmuş ve kulübü aleyhine bir tek satır bile yazamayan anlı şanlı spor yazarlarının Loran’dan ne farkı var Allah aşkına?

Televizyonların en önemli spor tartışma programlarında kulüp ve hatta yönetim yalakalığı yapan yorumcuların Loran’dan daha az suçlu olduğunu söyleyebilir miyiz?

Şike yasasındaki cezaların hafifleştirilmesini cumhurbaşkanımız veto etmesine rağmen ikinci kez jet hızıyla meclisten geçiren sayın vekillerimizin durumu nedir?

Aman havuz dağılmasın, yayıncı kuruluştan gelen para kesilmesin de ne olursa olsun diyen yöneticilerimizi nereye koyacağız?

Bu soruları çoğaltabiliriz elbette. Sonuçta varacağımız yer;  hepimizin içinde bir LORAN olduğudur.  Yani o meşhur sloganı tam da yazının sonunda söyleyebiliriz. “HEPİMİZ LORAN VAYLOYANIZ”

Ya profesyonel düşünmeyi, yönetilmeyi, oynamayı öğreneceğiz ya da içimizdeki Loranlarla yaşamayı hazmedeceğiz.  Tercih sizin…

 

Yaşar Fahri CAN